ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

5 Kas 2016

Selahattin Demirtaş Edirne'ye helikopterle götürüldü!

HDP'ye operasyonda dün tutuklanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın önce uçakla İstanbul'a oradan da helikopterle Edirne'deki F Tipi cezaevine götürüldüğü ortaya çıktı.
Selahattin Demirtaş Edirne'ye helikopterle götürüldü
TBMM’de dokunulmazlıklarının kaldırılmasının ardından haklarındaki soruşturmalar kapsamında ifade vermeye gitmeyen HDP’lilere yönelik önceki gece yarısı operasyon düzenlendi. Gözaltına alınan HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile 7 milletvekili tutuklandı. 2 vekil yurtdışında, 1 vekil ise aranıyor. Sırrı Süreyya Önder dahil 3 vekil ise serbest bırakıldı.

DEMİRTAŞ GECE 01.30'DA GÖZALTINA ALINDI

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise Diyarbakır’daki evinde gözaltına alındı. Demirtaş, saat 01.30’da “Diyarbakırda evimde zorla gözaltına alınma kararı ile emniyet yetkilileri kapımda” tweet’ini attı.

                                             

HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, tutuklanmaları istemiyle sevk edildikleri Diyarbakır 2’nci Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandılar. Bingöl’e götürülen İdris Baluken, sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliği’nce tutuklandı.

Bu arada Baluken’in tutuklanmasına gerekçe olan fezlekeleri hazırlayan eski Savcı Ahmet Karacan’ın, MİT TIR’ları davası kapsamında yargılandığı ortaya çıktı.

HDP’li vekiller Leyla Birlik, Nursel Aydoğan, Gülser Yıldırım, Ferhat Encü, Selma Irmak ile Abdullah Zeydan da tutuklandı.                              


DEMİRTAŞ HELİKOPTERLE EDİRNE'YE GÖTÜRÜLDÜ

Tutuklama kararları sonrasında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Gülser Yıldırım, Diyarbakır Havalimanı'nandan uçakla Kocaeli’nin Kartepe İlçesi’nde bulunan Cengiz Topel Havaalanı’na getirildi. Yüksekdağ daha sonra geniş güvenlik önlemi altında Kandıra'daki F tipi cezaevine götürüldü. Demirtaş ise bir süre burada bekletildikten sonra, polis helikopterine alınarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.



20 Eyl 2016

Demirtaş : PKK'dan ve hükümetten silahların susturulmasını istiyoruz!

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş : PKK'dan ve hükümetten silahların susturulmasını istiyoruz. Asker ve polisin silahlarını bırakmasını değil.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş önemli açıklamalarda bulundu. Demirtaş, yeni bir darbe tehdidi olduğunu belirterek, "Darbe tehdidi sürüyor. 15 Temmuz'da asker ile yapılamayan darbe şimdi toplumun tabanında geniş mağduriyetler yaratılarak yapmak isteyen FETÖ'cü kriptolar ve Erdoğan düşmanları var" dedi.

"SİLAHLARIN SUSTURULMASINI İSTİYORUZ"

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'PKK'dan ve hükümetten silahların susturulmasını istiyoruz. Asker ve polisin silahlarını bırakmasını değil. PKK'dan ve hükümetten silahların susturulmasını istiyoruz. Asker ve polisin silahlarını bırakmasını değil. Kürt sorununun silahla çözülemeyeceğini hükümetin de PKK'nın da bu kadar yaşananlardan sonra anlamış olmaları gerekir." dedi

'ERDOĞAN DÜŞMANLARI VAR'

Diyarbakır'da konuşan Selahattin Demirtaş, "Darbe tehdidi sürüyor. 15 Temmuz'da asker ile yapılamayan darbe şimdi toplumun tabanında geniş mağduriyetler yaratılarak yapmak isteyen FETÖ'cü kriptolar ve Erdoğan düşmanları var." ifadelerini kullandı.



DHA

20 Nis 2016

Selahattin Demirtaş'tan flaş Kandil iddiası!


HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, birkaç ay önce tekrar müzakere masasına dönmeleri için PKK ile temasa geçtiklerini ve Kandil'in görüşmeye hazır olduğunu ancak hükümetin masaya dönmeyi reddettiğini iddia etti.

Demirtaş, İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında, "Ben burada belki ilk defa açıklayacağım. Birkaç ay önce bizim bir kez daha diyalog ve masaya dönmek için Kandil ile temasa geçtiğimizi hükümet biliyor. Onun için uğraştığımızı hükümet biliyor bunu reddeden hükümetin kendisidir" dedi.

"Biz bunu tekrarlayacağız fırsat buldukça diyaloga tekrar başlanması için iki tarafı zorlayacağız" diyen Demirtaş şunları söyledi:

"Ama Kandil görüşmeye hazır olduğunu söylerken, Ankara'dakiler 'asla masaya dönüş yok, süreç diye bir şey yok' dediği müddetçe tek taraflı masa mı olur?"

29 Şub 2016

Demirtaş'tan 'Sur'a yürüme' çağrısı!


Basın toplantısında HDP Diyarbakır Milletvekili Selma Irmak (sağda) ve DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek de (solda) hazır bulundu. (Emrah Yorulmaz - Anadolu Ajansı) 
 
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağının sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yasak ve ablukanın kalkması halinde, bir daha hendek ve barikat olmayacağını söyledi. Demirtaş, çarşamba gününden itibaren bütün Diyarbakırlıların, bulundukları yerden Sur'a doğru yürümeleri çağrısı yaptı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle, Selma Irmak ve DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile birlikte Diyarbakır'ın sokağa çıkma yasağı ve operasyonların sürdüğü Sur ilçesinde kalan sivillerin bulunduğu Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Demirtaş, bugün tam 90 gündür Suriçi'nde kapsamlı, büyük sonuçları ve yıkımı itibariyle ağır olan bir askeri operasyon yürütüldüğünü ifade ederek, "Biz şu anda Sur'un başka bir mahallesindeyiz, 100 metre ileride çatışmalar, operasyonlar devam ediyor. Süreç başladığı günden bu yana demokratik siyaset kurumları olarak çatışmaların büyümemesi, yıkımın ve ölümlerin artmaması için Ankara'da hükümet nezdinde, Diyarbakır'da yerel düzeyde, yüzlerle ifade edebileceğimiz görüşmeler yapıldı, diyaloglar kuruldu. Maalesef çabalarımız ve girişimlerimizden kalıcı sonuç vermedi. Hali hazırda AKP'nin dayattığı anlayış nedeniyle Sur'da yüzlerce insan yaşamını yitirmiş durumda. Ölümleri maalesef önleyemedik, durduramadık. Geldiğimiz noktada tek bir ölüm daha olmasın diye zaten Suriçi'nde harabeye dönmüş durumda bir çağrı yaptık abluka kaldırılsın çatışmalar dursun dedik" dedi.

'TOPLU ÖLÜMLER TARİHE NOT DÜŞER VE KIRILMALARA YOL AÇAR'

Demirtaş, bugün sokağa çıkma yasağı ve ablukanın kalkması halinde yarın hendek barikat sorununun olmayacağı aşamasına, görüşmelerde geldiklerini de ifade ederek, "Bunu yapmamıza rağmen ablukanın kalkmasına izin verilmiyor, illa o bölgede bulunan insanların hepsinin katledilmesi isteniyor. Biz bu gidişata dair asla hiçbir zaman rıza göstermedik, Diyarbakır halkı da İstanbul ve Avrupa'da yaşayanlar da asla rıza göstermedi. Diyarbakır'da, 90 gündür her gün Sur'da operasyonların durması için eylemler ve protestolar var" dedi.

'TÜM DİYARBAKIR SUR'DA ABLUKANIN KALKMASI İÇİN AYAKTA OLMALIDIR'

Demirtaş, "AKP hükümeti aklını yitirmiş olabilir, karşılaştığı sorunları diyalog ve müzakere ile çözümü yetisini yitirmiş olabilir ama bugün Sur'da yaşatılanlar sadece artık AKP'ye zarar vermediğini bütün Türkiye'nin görmesi lazım. Bu tür katliamlar toplu ölümler tarihe not düşer ve kırılmalara yol açar" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İlla katledeceğim, şehri yıka yıka dümdüz edeceğiz mantığını kimse içine sindirmiyor. Biz bunu durdurmak istiyoruz. Aileler burada günlerdir çözüm için nöbet tutuyorlar. Biz de artık çözüm nöbeti için buradayız. Buradan abluka kalkmalı, çatışmalar, ölümler durmalı. Ne güvenlik görevlisi, ne sivil, ne kadın ve ne de çocuk ölmesine izin vermeyeceğiz. Hiçbir zaman buna onayımız olmadı. 3 aydır şehrin ortasında 24 saat bir savaş yürütülmesini olağan bir durum olarak görmüyoruz. Tüm Diyarbakır halkı Sur'daki ablukanın kalkması için ayakta olmalıdır.

'ÇARŞAMBA SAAT 16.00'DA...'

Çarşamba saat 16.00'da herkes bulunduğu yerden Sur'a doğru yürümelidir. Mahalle ve ilçelerden bu demokratik bir haktır. Tek bir insanın canına, malına zarar vermeden zarar gelmesine müsamaha etmeden bu demokratik hakkımızı kullanacağız. Halkımızdan ricamız kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Abluka da kalkmadan geri adım atmayacağız demelidir herkes. Bütün STK, meslek örgütleri, işçi, esnaf örgütleri ve kentimizdeki bütün derneklere çağrımızdır. Biz Sur içinde çatışmaların bitmesini istiyoruz. Sadece ablukanın kalkması yeterlidir. Bu saatten sonra biz AKP'den ve çatışma, savaş denkleminden medet umanlara halkın duyarlılığına saygı duyulmalıdır. Bir halk şehri yakılıp yıkılırken sessiz olamaz. Halkın üzgün olmasını bir teslimiyet şeklinde okuyanlar yanılıyorlar. Biz savaşa asla teslim olmadık, olmayacağız. Biz herkes için özgürlük ve adalet istiyoruz. Bize dayatılan savaş politikalarına ancak böyle durdurabiliriz. Talebimiz bellidir, abluka kaldırılsın. Eş başkanlar olarak burada bulunan aileler ile birlikte çözüm nöbetine katılıyoruz. İnşallah tek kişinin burnu dahi kanamadan mevcut durumu stabil hale getireceğiz. Meseleyi bir gurur ve güvenlik meselesi olarak görenlerin bunun yerine çözüm adına ortaya koyduğumuz siyasi iradeye anlarlar ve çözüm konusunda Çarşamba gününe kadar bizlerle diyaloga geçip bir çözüm ararlar diye umuyoruz."











DHA

19 Oca 2016

Demirtaş'tan, eşi için açıklama: Bebeğimizi kaybettik!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eşi Başak Demirtaş'ın rapor alıp öğretmenlik maaşını aldığına dair haberlere ilişkin açıklama yaptı: Eşim bebeğini kaybettikten sonra bir dizi ameliyat geçirdi. Her ne kadar eşimin rızasını alarak bu açıklamayı yapmış olsam da, bu açıklamayı yapmış olmaktan dolayı başta sevgili eşim olmak üzere duyarlı kamuoyundan özür diliyorum.

Bazı basın yayın organlarında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın öğretmen eşi Başak Demirtaş'ın 2004'ten beri 774 gün izin kullandığı ve bu süre boyunca maaşını aldığı iddia edilmiş; bunun ardından da MEB'den açıklama yapılmıştı.

HDP lideri Selahattin Demirtaş ise iddialara şöyle karşılık verdi: Değerli eşim Başak Hanım'ın öğretmenlik yaptığı köy okuluna 4 aydır gitmediği ve haksız yere devletten maaş aldığına dair yapılan yayınlarla ilgili açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur.

Eşim Başak Hanım, bir süre önce bebek beklerken maalesef ki doğum yapmadan bebeği karnındayken kaybetmiş ve bir dizi ameliyat geçirmek durumunda kalmıştır. Ameliyat sırasında ve sonrasında yaşanan bazı komplikasyonlar neticesinde de daha ağır sağlık sorunlarına maruz kalmıştır. Bütün bu tedavi süreçleri yakın ailemiz dışında sadece doktorları tarafından bilinmiştir. Hastalığı ve tedavisi döneminde bile köydeki okuluna devam etmiş ve çocukların mağdur olmaması için gayret etmiştir. Bu yıl, biraz da benim ısrarımla yurt içinde ve yurt dışında yeniden bir dizi ameliyat ve tedavi sürecine girmiştir. Bütün bu süreçler doktor raporları ve hastane kayıtlarıyla sabittir.

Ancak dünyanın en büyük hırsızlık şebekelerinden biri, günlerdir adeta eşim devletin kasasını soyup soğana çevirmişçesine adice yayınlar ve saldırılar yapmaktadır.

Bazı AKP milletvekilleri ve sözcüleri de maalesef ki bu tevzirata dahil olmuşlardır.

Bakanlığın Ankara'dan görevlendirdiği iki müfettiş şu anda Diyarbakır'da idari soruşturma sürdürmektedir. Soruşturma neticesini bile beklemeden psikolojik savaş unsurlarını harekete geçiren bu kararmış zihniyeti kınıyorum.

Elbette siyasetçiler, aileleri ve bütün yakınları kamuoyunun denetimine tabidir. Bu yönüyle verilmeyecek tek bir hesabımız yoktur. Ancak devleti alenen soyup üstünü el birliğiyle örtmüş bir hırsızlık şebekesinin bu haksız saldırısına maruz kalmış olmak, hazmedebileceğimiz bir durum değildir.

Her ne kadar eşimin rızasını alarak bu açıklamayı yapmış olsam da, bu açıklamayı yapmış olmaktan dolayı başta sevgili eşim olmak üzere duyarlı kamuoyundan özür diliyorum.

Eşim hakkında yapılan yayınların tamamının çarpıtma ve karalama olduğunu kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım."

26 Ara 2015

Başbakanlık'tan flaş HDP açıklaması!


30 Aralık'ta Başbakan Davutoğlu ve HDP Eş Başkanları arasında yapılması planlanan görüşme, iptal edildi. Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'Artık aynı masayı paylaşmanın bir anlamı kalmamıştır' denildi.

Başbakan Davutoğlu, 30 Aralık'ta Kılıçdaroğlu ve Demirtaş'la 4 Ocak'ta da MHP lideri Bahçeli ile görüşecekti. Başbakanlık'tan bugün yapılan açıklamada HDP ile yapılacak görüşmenin iptal edildiği duyuruldu.

30 Aralık'ta yapılması planlanan Davutoğlu-Demirtaş görüşmesine ilişkin Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'Ancak, son bir hafta içinde, HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar, bu anlayış ile taban tabana zıt, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletimizin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansımasıdır. Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır.' denildi.

İşte Başbakanlık'tan yapılan açıklamanın am metni:

Sayın Başbakanımız 1 Kasım seçimlerinin ardından dört yıllık istikrar döneminde milletimizin beklediği köklü reformları, tüm kesimlerle diyalog içinde gerçekleştirebilmek için kapsamlı bir görüşme süreci başlatmıştır. Kendisinin hiçbir fark gözetmeden ülkemizdeki her görüş ve fikirden sivil toplum örgütleri, aydınlar, işçi-işveren temsilcileri ile diyaloga verdiği önem saygıdeğer kamuoyunun malumudur. Bu çerçevede 7 Haziran seçimlerinin ardından da benzer bir sürecin takip edildiği, ülkemizi çok daha ileri bir seviyeye ulaştırmak için ortak akla ulaşmak amacıyla mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler de dahil detaylı bir uzlaşma süreci yürütüldüğü hafızalardadır. 1 Kasım seçimlerinden sonra da Sayın Başbakanımız, 47.8 milyon geçerli oyun 23.6 milyonunun oyunu almış güçlü bir tek başına iktidar süreci başlamış olmasına rağmen demokrasi kültürüne saygı ve uzlaşmaya verdiği önem sebebiyle yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan tüm siyasi parti genel başkanlarından ayrım yapmaksızın randevu talebinde bulunmuştur. Meclisin ve ülkenin önünde başta Yeni Anayasa olmak üzere gerçekleştirilmesi gereken önemli reformlar, meclis içtüzüğü ve bütçe konuları bulunmaktadır. Türk siyasi hayatında yeni bir gelenek tesis etmek için başlatılan bu süreç, uzlaşma kültürünü hakim kılmak için bir şanstır. Bu talep tüm siyasi partilere oy veren vatandaşlarımızın demokratik tercihlerine saygının da bir sonucudur.

Ancak, son bir hafta içinde, HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar, bu anlayış ile taban tabana zıt, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletimizin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansımasıdır. Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır. Tüm bu süreç son derece şeffaf bir şekilde kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşmiştir. Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algının tersine Sayın Başbakanımızın görüşme talebi asla terörle mücadeledeki kararlı tutumu tartıştırmak değildir.

Ülkemizin ve milletimizin huzuru ve refahı için yürüttüğümüz terörle mücadele süreci, kesinlikle pazarlık konusu değildir. Güvenlik güçlerimiz bu hedef doğrultusunda kararlı bir mücadele yürütürken, ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız da, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için fedakâr bir çaba içerisindedirler. Milletimizi arkaik anlayışlarla; anti-demokratik, baskıcı söylemlerle ve silah tehdidi ile sindirmeye dönük eylemler içindeki tüm terör örgütleri ile mücadele kesintisiz devam edecektir. Sayın Başbakanımız ayak basmadık il bırakmadığı yurdumuzda aziz milletimizin tüm ‘çay ikramı’ davetlerini tereddütsüz kabul etmiş, gönlü geniş Anadolu insanının misafirperverliğinin simgesi olan bu daveti asla geri çevirmemiştir. Bu kültürle bağını koparmış kişilerle bu anlamda yürütülecek bir diyalog ortamı bulunmamaktadır. Yüce milletimizin desteği ve duası yegane dayanağımızdır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Demirtaş DTK Olağanüstü Kongresi'nde konuştu!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Olağanüstü Kongresi'nde konuştu...

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu Diyarbakır'da gerçekleştiriliyor. Kongrede bir konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Selhattin Demirtaş, hükümete sert sözlerle yüklendi.

Başbakan Davutoğlu'na 'Reisini de al Sur'a git' diyen Demirtaş, 'Artık gelecek yüzyılda Kürdistan olacak! Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak? Kürt halkı burada nasıl yaşamak istiyorsa önce Kürt halkı buna karar verir.' diye konuştu.

İşte Demirtaş'ın açıklamalarının satır başları:

Bizler çocuklarımıza sorun miras bırakmak zorunda değiliz. Cizre'de kadınlar ve çocuklar bu zulmü yaşıyorsa vebali biziz. Bu salondakilerdir. 10 yıl sonra 70 yaşındaki analarımızın cenazeleri sokakta kalıyorsa bize lanet okusalar haklıdırlar. Halkın iradesi silahtan daha güçlüdür. Bu kağıttan kaplanların ucuz kahramanlarıklarının sonu gelmiştir.

"REİSİNİ DE YANINA AL SUR'A GİT"

Başbakan'a çağrı yaptım sen git Cizre'ye. Niye Genelkurmay Başkanı'nın gönderiyorsun? Sen niye Cizre'ye gitmiyorsun? Al reisini de yanına sen git Sur'a. Gelin bu kurtardığınız Kürt halkı sizi nasıl karşılayacak? Yarın hemen Cizre'de miting yapın. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan olacak! Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak? Kürt halkı burada nasıl yaşamak istiyorsa önce Kürt halkı buna karar verir. 1000 yıllık kardeşlik deniliyor ya 200 yılı sorunludur. Geri kalan 800 yılda Kürtlerin ana dili Türkçe değildir. O dönemde resmi dil Kürtçedir. YÖnetim şekli özerk haldedir. Bağımsızlığa yakın bir modeli vardır. Bizim yaşıyan dedelerimiz bunun canlı tanığıdır. Biz nasıl bunu yok sayıp AKP'nin modeline mahkum kalacağız.

"BEDELİ ÇOK AĞIR OLACAK DİYE ONURUMUZU MU YİTİRELİM?"

Bedeli çok ağır olacak diye onurumuzu mu yitirelim? Haysiyetsiz hale mi gelelim! Hepimizin mezar taşı olacak belki! Mezar taşı olmayanlar var! Diyalog kapısı hep açıktır. 7 Haziran'dan bu yana üst düzeyde diyalog talebinde bulunduk. İnfaz kararı aldılar. Kürt halkınun gücünü gördüler. İran bir güçtür, Türkiye bir güçtür. Irak ve Suriye yapay devletler olsa da bir dengedir. Bu ortadoğu dengesi içinde bir de Kürt gücü doğsun istemiyorlar. Üstelik bu Kürt gücü gerici bir güç de değil. Emekten yana kadından yana bir öncüye sahip. Bunu ezebildikleri kadar ezmek onlar için tarihi bir görev.

Kürt halkı özerk olacak diye tüm Türkiye'ye özerklik getirmek zorunda değiliz. Bölgesel dar bir özerklik mi yapıalcak, bunu da konuşalım.

"DİKTATÖRLÜK MÜ ÖZ YÖNETİM Mİ?"

Biz bölgeyi PKK'ya bırakmayız. PKK mı yönetecek burayı? Hayır, seçim olacak bölgeyi kim kazanırsa o yönetecek! Halk MHP'nin siyasetine destek veriyorsa saygı duyacağız. Ortam demokratik olarak inşa edilsin seçimi Cizre'de MHP kazansın ona da saygı duyacağız. Şimdi tarihi kırılmanın yaşandığı bu günlerde halkımız buna karar verecek. Diktatörlük mü, öz yönetim mi?

Direnen, dik duran bizi mahçup etmeyecek düzeyde bir duruş sergileyen yoldaşlarımıza teşekkür ediyorum, şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum. Kongremiz bir kez daha hayırlara vesile olsun.

17 Kas 2015

Selahattin Demirtaş ameliyat oldu!


1 Kasım erken genel seçiminin ardından dün Eşbaşkan Figen Yüksekdağ başkanlığında toplanan HDP Meclis grubu, seçim sonuçlarının değerlendirilmesinin yanı sıra partinin Meclis yönetiminde görevlendireceği isimleri belirlemeye çalıştı.

Bugün Meclis’te yapılacak yemin törenine HDP bir eksikle katılacak. Milliyet'in parti kaynaklarından edindiği bilgiye göre Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, geçirdiği sinüzit operasyonu nedeniyle büyük olasılıkla bugünkü açılışa katılmayacak. Demirtaş’ın İstanbul’da tedavisine devam edileceği, iyileşmesi halinde önümüzdeki günlerdeki Meclis oturumunda yemin edeceği bildirildi.

HDP MECLİS BAŞKAN ADAYINI BELİRLEYECEK

HDP’nin Meclis grubunun toplantısı uzayınca bugüne ertelendi. Toplantıda, Meclis Başkanlığı ve Başkan Vekilliği ile diğer görevlendirmelere ilişkin parti yönetimi milletvekillerini bilgilendirdi. Talebi olanların kendi isimlerini partiye bildirmeleri istendi. HDP’nin TBMM başkan adayı pazar günü yapılacak başkanlık seçimi öncesi belirlenecek..

1 Kas 2015

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş oyunu kullandı!



HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul Sultanbeyli'deki Mevlana Ortaokulu'nda oyunu kullandı.

Demirtaş, oyunu kullanmasının ardından açıklama yaptı. Demirtaş 'Bütün Türkiye'nin en fazla arzuladığı şey huzur ve barıştır' dedi.

Demirtaş şu açıklamayı yaptı:

"Umut ediyorum ki bugün yapılacak seçimlerde ortaya çıkacak siyasi sonuçlar bütün ülke hepimiz açısından en hayırlı sonuç olacaktır. Bütün Türkiye'nin en fazla arzuladığı şey huzurdur, barıştır. Seçim dönemi zorlu sıkıntılı bir seçim dönemi kampanyası oldu. Maalesef ki yitirdiğimiz canlar oldu.
 

Bugün sandıktan ne çıkarsa çıksın herkes açısından geleceğe umutla bakmayı gerektirecek bir sonuç olacağından kuşku duymuyoruz. Herkes bugün oylarını kullansınlar."

LİDERLER NEREDE OY KULLANACAK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi'nde oyunu İstanbul'da Saffet Çelebi İlkokulu'nda kullanacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, memleketi Konya'da Şükrü Doruk Kız Anadolu imam Hatip Lisesi'nde sandık başına gidecek.
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oyunu Çankaya'da Anıttepe İlkolu'nda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çukurambar'da Arjantin İlkokulu'nda oyunu kullanacak.

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Sivas Fevzi Paşa İlkokulu'nda oyunu kullanacak.

17 Eki 2015

Gül'den ders gibi sözler!


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Selahattin Demirtaş'ı aradığı için kendisini eleştiren AK Partili Şamil Tayyar'a isim vermeden cevap verdi.

Son dönemde yaşanan terör olaylarına değinen Gül, “Kanlı olaylarda kaybettiğimiz askerler, polisler ve bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da canlı bombalarla hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımızın, genç, kadın, çoluk, çocuk, hepsini rahmetle anıyorum. Hem bütün milletimize başsağlığı diliyorum hem de hepsinin ailelerinin acılarını paylaşıyorum” dedi. Gül, “Bugün ölülerimize başsağlığı dilediğimizde, bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak? Veyahut da ölülerin olduğu bir ortamda birbirlerine başsağlığı dilediğinizde, ’Ya, ne oluyor?’ diye sorular ortaya çıkarsa, o zaman sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kavramamız gerekiyor” dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Topkapı Eresin Otel'de Ehlibeyt Vakfı'nın düzenlediği iftar programına katıldı. İftara Gül’ün yanı sıra Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Yıldırım Ak, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Milli eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Türk Halk Müziği sanatçısı Bedia Akartürk ile diğer davetliler katıldı. Verilen iftarın ardından kürsüye davet edilen Abdullah Gül, konuşmasına terör saldırılarında hayatını kaybeden kişilerin ailelerine başsağlığı dilemekle başladı.

“BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYORUM”

Abdullah Gül, “İslam tarihinde de, kendi tarihimizde de bu tip acıların olduğunu maalesef görüyoruz. Ama önemli olan bütün bunlardan ders almak, bunları tekrarlamamak. Bu iftarların özellikle bugünlerde olması ayrı bir anlam da taşıyor. Gerek dünya olayları, gerek bölgemizdeki olaylar, gerek memleketimizdeki gelişen birçok olaylar sevginin, saygının karşılıklı ve herkesin birbirine değer vermesinin önemini bir kez daha ortaya çıkartıyor. Bu vesileyle özellikle son dönemde hiç aklımızdan geçmeyecek şekilde yaşanan kanlı olaylar ve bu olaylarda kaybettiğimiz subaylar, askerler, polisler, bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum” dedi.

“AİLELERİNİN ACILARINI PAYLAŞIYORUM”

Terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyen Gül, “Son günlerde artık gazetelerde çok küçük şekilde haber olunuyor ama maalesef olaylar ve şehitler devam ediyor. Yine aynı şekilde yine son dönemde hiç aklımızın almayacağı şekilde Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ankara'da canlı bombalarla hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımızın, genç, kadın, çoluk, çocuk bunları da rahmetle anıyorum. Hem bütün milletimize başsağlığı diliyorum hem de hepsinin ailelerinin acılarını paylaşıyorum” diye konuştu.

“HEPİMİZİN BERABERLİK İÇERİSİNDE, BİRLİK İÇERİSİNDE OLMAMIZ İLK ŞART”

Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir zamanlar bu tip olaylar bizim coğrafyamızın çok uzağında, canlı bombalar, bizden bu tip insanlar çıkmaz diye düşünüp, bunlar bize yaklaşmaz derken bugün ne yazık ki bunları kendi topraklarımızda yaşar hale geldik. Dolayısıyla bu böyle devam etmemesi gerekiyor. Hepimizin beraberlik içerisinde, birlik içerisinde olmamız ilk şart."

“YAKIN SİYASİ TARİHİMİZE BAKTIĞIMIZDA ALINACAK ÇOK ŞÜPHESİZ Kİ DERS VAR”

Siyasi tarihe bakılarak hataların tekrar edilmemesi gerektiğine değinen Abdullah Gül, “Eminim ki önümüzdeki seçimler yapıldıktan sonra Türkiye'de yeni bir iklim oluşur ve bu yeni iklim içerisinde herkes üstüne düşen sorumluluğu layıkıyla yapar. Bunun yolu da şüphesiz ki demokrasiyi en iyi şekilde ülkemizde gerçekleştirmekten geçer. Aslında siyasi tarihe baktığımızda, dünya tarihine, kendi tarihimize hatta kendi yakın siyasi tarihimize baktığımızda alınacak çok şüphesiz ki ders var. Hataları tekrarlamamak gerekiyor.

Demokrasi, hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk kendiliğinden ortaya çıkmış değil. Bir kişinin oturup da veya bir bilim adamanın oturup da yazdığı kurallar değil. Bunlar, ülkelerin, insanlığın kavgaları, savaşları, yıkımlar, acılar neticesinde ortaya çıkan sistem. Onun için ülkemizde de bu acıları yaşamadan, bu acıları çoğaltmadan gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayalı, evrensel hukuku gören ve gerçek anlamda çoğulcu bir demokrasiyi derinleştiren bir yapıyı muhakkak ki oluşturmamız gerekiyor. Bunları yaparken, bunlar kendi değerlerimize, inançlarımıza da hiç aykırı değil.

Hak, hukuk, adalet, hesap vermek, şeffaflık, bütün bunlar aslında bizim kendi terminolojilerimiz. Bunları İngilizce, Fransızca olarak söyleyebiliriz ama bütün bunlar aslında kendi terminolojilerimiz. Dolayısıyla bunlara sahip çıktığımız süre içerisinde inanıyorum ki problemlerimizi de hep beraber aşmanın yolunu bulacağız” şeklinde konuştu. Gül, “Tabi bölgemize baktığımızda bunlar, bütün diğer İslam ülkeleri için de hepsi için de geçerli. Hatta Orta Çağ'da Avrupa'nın, Hristiyan dünyanın yaşadığı mezhep savaşları, bugünkü çağda, haberleşme teknolojisinin bugün en ileri noktaya geçtiği, dünyanın her köşesinde olup bitenlerin önümüze anında canlı olarak geldiği bir dönemde yaşıyor olmak ise hem çok acı hem de hepimiz için utanç verici tabi. Onun için buradan da kurtulmanın yolu yine karar verenler, ülkeleri yönetenlerin doğru politikalar ve cesaretle atacağı adımlarla olacaktır” dedi.

Gül, “Bir kez daha Ehli Beyt Vakfı'nı, değerli başkanını ve kendisiyle yıllardır hep beraber olan arkadaşlarını tebrik ediyorum. Bu geleneğiniz güçlü bir şekilde devam etsin, daha da genişlesin, kıymetini bilmemiz lazım. Bugün öyle ki başsağlığı dilediğimizde bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak. Veyahut da böyle bir ortamda, ölülerin olduğu bir ortamda bile birbirlerine başsağlığı dileyemezsiniz, dilediğinizde; 'Ya ne oluyor?' diye sorular ortaya çıkarsa o zaman sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kavramanız gerekir. Onun için bu şekilde farklı farklı düşünceleri olabilir, hayat tarzları olabilir, insanların bir araya gelmesi, samimi olarak bir araya gelmesi çok değerli.

Hele Türkiye gibi nüfusu bu kadar büyük, coğrafyası bu kadar büyük olan, realiteleri, gerçekleri her yerde ayrı ayrı olan, farklılıkları gerçek olan böyle bir ülkede, böyle büyük bir insan topluluğu, nüfus içerisinde farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyip, farklılıklarımızı tehdit olarak görürsek o zaman beraber yaşamanın şartlarını kendi kendimize berhava etmiş oluruz” diye konuştu.



Posta.comtr

10 Eki 2015

Demirtaş'ın toplantısı öncesi HDP İl Binası'nda güvenlik araması!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın düzenleyeceği basın toplantısı öncesi Ankara'daki patlama haberi gelince HDP İstanbul İl binası boşaltıldı. Olayın ardından konuşan HAP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş saldırıyı Suruç'ta yaşanan katliamın bir benzeri olarak niteledi.

Gazeteciler ve çalışanlar dışarı çıkarılarak partililer tarafından binada arama yapıldı.

Aramanın tamamlanmasından sonra Demirtaş binaya geldi.

Tekrar içeri alınan gazeteciler ve katılanların üzerleri arandı.

DEMİRTAŞ'TAN İLK AÇIKLAMA

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Çok büyük katliamla karşılaştık. Vahşice barbarca bir saldırı gerçekleşti. Diyarbakır ve Suruç’un tıpa tıp benzeri ve devamı. Bilanço çok ağır” dedi.



Kaynak:DHA

24 Ağu 2015

Pkk'dan Selahattin Demirtaş'a yanıt!

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın "PKK 'ama'sız silah bıraksın” çağrısına yanıt veren PKK yöneticisi Cemil Bayık, sorunun silahla çözülmeyeceğini bildiklerini söyledi ancak “Türkiye önce her şeyi erteledi, ardından inkar etti. Artık tek taraflı silahların susması olmayacak” dedi.
KCK yöneticilerinden Cemil Bayık, Almanya’da Pazar günleri yayınlanan Welt am Sonntag gazetesine konuştu ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Pkk’ya “Amasız silah bırak” çağrısına olumsuz yanıt verdi. Bayık bu çağrının değerli olduğunu ve sorunun silahla çözülemeyeceğine katıldıklarını belirtti ve şunu söyledi; “Sadece o çağrı yapmadı. Bu çağrıyı biz değerli buluyoruz. Bize göre, ne Türkiye ne de biz bu sorunu silahla çözebiliriz. 8 kez tek taraflı olarak ateşkes çağrısı yaptık. Son seferinde ise güçlerimizi çekmeye başladık. Ancak Türkiye önce her şeyi erteledi, ardından inkâr etti. Artık tek taraflı silahların susması olmayacak.”

BAYIK'IN ATEŞKES ŞARTLARI 
Tek taraflı ateşkes olmayacağını söyleyen Bayık, bunun için şartlarını ise şöyle sıraladı; “Devlet de resmi olarak ateşkes ilan etmeli. İki tarafta da ateşkesi gözleyen izleme komitesi oluşturulmalı. Müzakereler özgür ve eşit şartlarda sürdürülmeli ve Önder Apo müzakere başı olarak kabul edilmeli. Arabuluculuk yapan üçüncü bir taraf lazım. Bütün operasyonlar durdurulmalı, son dönemde gözaltına alınanlar serbest bırakılmalı. Yoksa, Türkiye’nin yarın tekrar her şeyi inkâr etmeyeceğine nasıl güvenelim?”

DEMİRTAŞ: Pkk'NIN AMASIZ OLARAK SİLAHLI EYLEMLERİNİ DURDURMASI LAZIM
Selahattin Demirtaş Pkk’ya çağrısında şunu söylemişti; “Pkk'nın amasız olarak silahlı eylemelerini durdurması lazım. Silahın demokrasi mücadelesi açısından mazareti yoktur. AKP'nin hatalarını suçlarını, askeri ve polisi öldürerek sorulmaz."



Kaynak:Al Jazeera

17 Ağu 2015

Başbakan'la görüşme sonrası Devlet Bahçeli'den açıklama!

Devlet Bahçeli: MHP oluşacak seçim hükümetine katılmayarakherhangi bir üye vermeyecektir. Türkiye seçimlerin tekrarlanmasıyla karşı karşıya kalmıştır. 45 günlük sürede hükümet kurulamadığı takdirde Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğu aktif hale gelecektir.
TBMM'de Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen MHP lideri Devlet Bahçeli saatler sonra yazılı açıklama yaptı. Ankara kulislerinden Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'görevi Kılıçdaroğlu'na ver' çağrısı yapacağı ileri sürülmüştü. Ancak Bahçeli'nin yazılı açıklamasında böyle bir ifade yer almadı. Devlet Bahçeli'nin açıklamasında " MHP oluşacak seçim hükümetine katılmayarakherhangi bir üye vermeyecektir. Türkiye seçimlerin tekrarlanmasıyla karşı karşıya kalmıştır. 45 günlük sürede hükümet kurulamadığı takdirde Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğu aktif hale gelecektir" ifadeleri dikkat çekti.

Bahçeli açıklamasında şu ifadelere yer verdi: Milliyetçi Hareket Partisi olarak, daha önceden kamuoyuyla paylaştığımız 4 maddelik ilke ve önşartlarımızın AKP tarafından kabulü mümkün olmamıştır. Bu itibarla koalisyon hükümeti kurmak için lazım gelen uzlaşma zemini oluşmamış ve siyasi anlaşma iklimi vasat bulmamıştır. Söz konusu 116. Madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde mevcut Bakanlar Kurulu çekilecek ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere bir Başbakan atayacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi oluşacak bu seçim hükümetine katılmayarak herhangi bir üye vermeyecektir.

DAHA ÖNCE DE "SEÇİM HÜKÜMETİNE BAKAN VERMEYECEĞİZ" DEMİŞLERDİ MHP, seçim hükümetine bakan vermeyeceğini daha önce de açıklamıştı. HDP'li bakanlarla aynı kabinede yer almayacağını belirten MHP'liler, bu durumun sorumlusunun Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu açıklamıştı.



Kaynak:Posta.com.tr

Hdp'den Cumhurbaşkanı ve Başbakana çağrı!

CHP'den sonra HDP'den de Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'na çağrı geldi...
HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Balüken, Twitter'dan yaptığı açıklamada şunları söyledi: "AKP Hükümeti tüm ülkeyi aile şirketi gibi yonetemeyecegini bilmeli,Başbakan bir an önce görevi iade etmelidir... Davutoğlunun görevi iade için Erdoğan'la istişareyi beklemesine gerek yoktur. Halkımızın verdiği yetkiyi 39 gün boyunca kullanamamıştır. Hükümet kurma görevi olası sonuçlara bakmadan Sn.Kılıçdaroğluna bir an önce verilmelidir..."

8 Ağu 2015

PKK derhal elini tetikten çekmeli!

Selahattin Demirtaş, PKK'ya ve Hükümet'e seslendi ve ''PKK derhal elini tetikten çekmeli. Hükümet, bir an evvel diyalog için hazır olduğunu beyan etmelidir.'' dedi. 
HDP Eş Genel Bşkanı Selahattin Demirtaş Van’da yaptığı konuşmada, PKK’ya ve Hükümet’e seslendi ve “PKK derhal elini tetikten çekmeli, tahkim edilmiş ateşkese uyacağını ilan etmeli. Hükümet bir an evvel diyalog için hazır olduğunu beyan etmelidir.” dedi.

İşte Demirtaş'ın sözlerinden satır başları: 
'Barış Mitingi' için gittiği Van'da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, silahların karşılıklı susması ve müzakereye başlanması için çalışılması gerektiğini belirtti. Demirtaş "HDP olarak müzakerelerin yürütülmesini savunuyoruz" dedi ve şöyle devam etti: Bugün çağrı yapıyoruz, iki tarafa da çağrı yapıyoruz. PKK derhal elini tetikten çekmeli, tahkim edilmiş karşılıklı ateşkese uyacağını ilan etmelidir. Hükümet derhal askeri operasyon seçeneğini, güvenlik seçeneğini bir kenara bırakmalı ve müzakere, görüşme, diyalog için hazır olduğunu ilan etmeli, ifade etmelidir. Bütün toplumun en güçlü beklentisi budur.



Kaynak:Posta.com.tr

7 Ağu 2015

Demirtaş'ın Erdoğan hakkındaki suç duyurusu işleme konulmadı!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Başkanı Demirtaş'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında "yargı bağımsızlığını etkilediği ve yönlendirdiği" iddiasıyla yaptığı başvuruyu, cumhurbaşkanlığı sıfatına sahip kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle işleme koymadı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında "yargı bağımsızlığını etkilediği ve yönlendirdiği" iddiasıyla yaptığı suç duyurusunu, cumhurbaşkanlığı sıfatına sahip kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle işleme koymadı. Başsavcılığın, dilekçenin işleme konulmamasına dair kararında, şikayetin HDP ve Selahattin Demirtaş adına avukat Sinem Coşkun tarafından 31 Temmuz’da yapıldığı hatırlatıldı. Kararda, Demirtaş’ın şikayet dilekçesinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 24 Temmuz’da, Güvenlik Zirvesi’nden sonra basın yoluyla "HDP’nin il ve ilçe teşkilat yöneticilerine yönelik gözaltı ve tutuklama operasyonlarının başlatıldığı" yönündeki açıklamalarının bizzat yargı bağımsızlığını etkileyecek mahiyette olduğu iddiasında bulunduğu belirtildi. Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğuna dair belgenin, Cumhurbaşkanlığının internet sitesinden temin edilerek dosyaya konulduğu bilgisinin yer aldığı kararda, başka bilgi ve belgeye gerek duyulmadığı bildirildi. Kararda, Erdoğan’ın isnat edilen suçlamalar esnasında, Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunduğu ve bu görevinin 28 Ağustos’ta ant içmesiyle başladığı hatırlatıldı. Anayasa’nın "Sorumluluk ve Sorumsuzluk Hali" başlıklı 105. Maddesi’ne atıfta bulunulan kararda, Cumhuriyet Başsavcılığının cumhurbaşkanı sıfatına sahip kişiler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisinin bulunmadığı bildirildi. Başsavcılık kararında, bu nedenlerden dolayı söz konusu dilekçenin işleme konulmadığı belirtildi. Demirtaş, şikayet dilekçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamalarla "yargıya tüm kamuoyu önünde talimat verdiğini" savunmuştu. Dilekçede, Erdoğan’ın, "Parti yöneticilerine yönelik söylemlerinin bizzat yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkiler mahiyette olduğu" ileri sürülmüştü.



Kaynak:AA

4 Ağu 2015

Devlet Bahçeli geri adım atmıyor!

MHP lideri Devlet Bahçeli Twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "Hırsıza hırsız demekten korkmamak ne kadar zorunluysa, şerefsize şerefsiz demek o kadar yüksek ve milli bir sorumluluktur. Şahsen bu sorumluluğu yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum." dedi. İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

MHP lideri Devlet Bahçeli Twitter hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "Hırsıza hırsız demekten korkmamak ne kadar zorunluysa, şerefsize şerefsiz demek o kadar yüksek ve milli bir sorumluluktur. Şahsen bu sorumluluğu yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum." dedi. İşte Bahçeli'nin açıklamaları:

ŞÖHRET BAŞKA ŞEREF BAMBAŞKA...
Gündemde şeref tartışmalarının revaçta olduğunu izliyor, ipe sapa gelmez yorumları, mesnetsiz söz ve açıklamaları da ibretle takip ediyorum. Şerefi herkes bilir. Bilmek bir şeye sahip olunduğunun delili değildir. Şerefli olmak manevi bir mükâfat, insan varlığının beyannamesidir. Hayatta haklı ve meşru bir gayesi olan, müdafaa edeceği değerleri bulunan herkes için şeref vazgeçilmez bir nimetin doyumsuz lezzetidir. Şeref; kendimize ve çevremize duyduğumuz saygının vicdan, ruh ve münasebette somutlaşmış ve nüfus etmiş insani hal özetidir. Şöhret başka şey, şeref bambaşka bir şeydir. Nitekim şöhret maddi imkanlarla alakalıyken, şeref maneviyatımızın bayraklaşmış simgesidir. Onurla çatallaşan bir hayatın; bencilleşen donuklaşan hissizleşen, milli ve manevi meselelere yabancılaşan bir ömrün şeref sayfası kapalıdır.

90'LARA DÖNÜLMESİN DİYENLER...
Gözyaşlarıyla şehit cenazeleri her gün omuzlardayken; şehitleri hatırlama, duayla yad etme zahmetine girmeyen kim varsa şeref yoksuludur. Sözde demokrasi ve çözüm narkozuyla silahlar sussun, 90’lara dönülmesin, eller tetikten çekilsin diyenler PKK’ya yataklık edenlerdir. Bir dilim ekmek bulamazken, canını bu kutlu vatan için feda eden asil yüreklerin acılarını paylaşmayıp zulme ortak olanlar şeref kaçkınıdır. Boğaza nazır mekanlara, yazlıklara, yalılara, konaklara, villalara çöreklenip PKK’ya özgürlük kılıfı giydirenler milli şereften kopanlardır. Mazlumların feryadını duymak yerine, Kandil-İmralı ve Oslo havarisi kesilerek değerlerine sırt dönenler şerefin karşı kıyısıdır. Şeref için fedakarlık yapmak yerine keyif için şerefe diyen bir avuç kaymak tabaka HDP ve PKK’nın kuyruğuna tutunmakla kaybetmişlerdir. Şeref; yanlışa direnmek, hakkın ve hakikatin yanında durmaktır. Bohem tavırlar, bozuk fıtratlar, basit hevesler şerefle bağdaşmaz. Şerefi olan için bayrak namus, vatan sevda, millet mukaddes bir emanet, ecdat el üstünde tutulması gereken hatıralar toplamının eseridir.

HIRSIZA HIRSIZ DEMEKTEN KORKMAMAK NE KADAR ZORUNLUYSA...
Hırsıza hırsız demekten korkmamak ne kadar zorunluysa, şerefsize şerefsiz demek o kadar yüksek ve milli bir sorumluluktur. Şahsen bu sorumluluğu yerine getirmenin huzurunu yaşıyorum. Şeref bir isim değil, bir kıymettir. Bu kıymeti ne akili anlar, ne kötü adamı bilir, ne de yattığı yerden Kandil özlemi çekenler anlar.

SON OLSUN İSTİYORUM AMA...
Bakın, bugün dört şehit verdik. Dört eve ateş düştü. Dört ocak karalar bağladı. Katillere ve destekçilerine şerefsiz demeyelim de ne diyelim? Kan döken, uyuyan evlatlarımıza kurşun sıkan, eşinin ve çocuğunun yanında askerlerimizi katledene tek kelimeyle şerefsiz denir. Aziz şehitlerimize rahmet niyaz ediyorum Kederli ailelerine ve milletimize bağşağlığı diliyorum. Son olsun istiyorum ama cani boş durmaz ki! SABREDİN" Biraz daha sabredin, biraz daha bekleyin; umutlu yarınlar önümüzdedir. Büyük ozanımız Yunus ne güzel de söylemiş: “Sabır gözetsin devlet dileyenler, bil ki Hak, sabredenlerle beraber.” “Sabırla halin güzel olur gayet, gelir sabreden Hak’tan inayet.”



Kaynak:Posta.com.tr

3 Ağu 2015

Demirtaş'tan Bahçeli'ye cevap

Selahattin Demirtaş, Devlet Bahçeli'nin sözlerine cevap:
Zergele'ye bir heyetin gönderilmesi kararlaştırıldı. Milletvekillerimizin de aralarında bulunduğu heyet olay yerinde bir tespit yapacaklar. AKP yetkilileri ya da sayın Arınç gelsin alçaklığı yerinde tespit edelim. Ne olmuş ne bitmiş raporlasınlar kamuoyuna da açıklayalım. Kimse bize şeref dersi vermeye kalkışmasın önce şeref kavramını iyi bir araştırsın. HDP İstanbul'da 3. parti. Türkçe'yi doğru dürüst kullanamayan bu insanlardan HDP daha çok oy almıştır. HDP İstanbul'un en fukara semtlerinden oy almıştır. Mali durumu iyi olan zenginler de HDP'ye oy vermiş olabilir. Tek bir seçmenimiz kıymetlidir. Seçmenimize küfredenlere de bin misli iade ediyoruz. Hükümetin operasyonları durdurmalı PKK da elini tetikten çekmelidir. HDP seçime hazırdır. Bütün teşkilatlarımız kararlı bir şekilde erken seçime hazır olduklarını ifade ediyorlar. İnşallah AKP Türkiye'nin başına bela olmaktan çıkar. AKP'lilerden şunu duymak isteriz kaç seçimde yenilince AKP yenilmiş sayılacak.


Kaynak:Posta.com.tr