ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

2 Kas 2016

Figen Yüksekdağ'ın 10 aylık hapis cezası onandı!

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 'terör örgütü propagandası yapmak suçundan çarptırıldığı 10 ay hapis cezasını Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi onadı. Suç terör kapsamında olduğu için Yüksekdağ'ın 7.5 ay hapis yatması gündeme geldi.

İstanbul'da 2012'de el yapımı bombanın patlaması sonucu MLKP terör örgütü üyesi 25 yaşındaki Yasemin Çiftçi ölmüş, Adana'ya getirilerek gömülmüştü. 13 Şubat'ta ise aralarında Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 40 kişi, mezar başında Yasemin Çiftçi'yi anma etkinliği düzenlemişti.

Terör örgütü lehine sloganların atıldığı anma etkinliğiyle ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcılığı, Figen Yüksekdağ ile birlikte 7 kişi hakkında 'terör örgütü propogandası yaptıkları' iddiasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Adana 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Figen Yüksekdağ kendini şöyle savundu:

"Yasemin Çiftçi'nin cenaze törenine, kendisinin her hangi bir terör örgütü üyesi olduğunu bilmeden, sadece sosyalist kimliği nedeniyle, benim de sosyalist olmam ve siyasi bağlılığım ve manevi, insani amaçlarla katıldım. Törende terör örgütü lehine slogan atılmadı, beraatimi istiyorum."

Mahkeme heyeti yargılamanın sonunda, Figen Yüksekdağ ile birlikte Sabahattin Pişkinbaş, Dilek Keskin, Soner Geçgel, Hasan Köse, Meriç Solmaz ve Murat Akıncı'ya terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle 10'ar ay hapis cezası verdi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını onadı.

Figen Yüksekdağ'ın avukatlarından Sevil Aracı Bek, "Yargıtay cezayı onadı ama karar henüz yerel mahkemeye gelmedi. Karar mahkemeye ulaştıktan sonra, mahkeme savcılığa yazı yazarak gereğinin yapılmasını isteyecek. Normalde 10 aylık hapis cezasının yatarı yok ama, terör suçundan ceza verildiği için 10 aylık hapis cezasının 7.5 ay yatarı var" diye konuştu.



DHA

25 May 2016

HDP'li vekiller Anayasa Mahkemesi'ne başvuruyor!


HDP Milletvekilleri, dokunulmazlıklarını düzenleyen Anayasa değişikliğinin iptaline ilişkin yarın saat 14:00'te Anayasa Mahkemesi'ne, bireysel başvurularda bulunulacak.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk, "Dokunulmazlık düzenlemesine ilişkin 26 Mayıs Perşembe günü Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları yapacağız." dedi.

Tuğluk yaptığı açıklamada, hakkında dosya bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıran anayasa değişikliğinin iptali için, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapma kararını yeniden değerlendirdiklerini ve başvuru tarihini 26 Mayıs Perşembe saat 14.00 olarak kararlaştırdıklarını bildirdi.

Aysel Tuğluk, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ adına da bireysel başvuruların yapılacağını belirtti. Kendisinin de parti avukatları ve Ankara’da bulunan milletvekilleri ile Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruya katılacaklarını anlatan Tuğluk, başvuru sonrasında basın açıklaması yapacaklarını kaydetti.

29 Şub 2016

Demirtaş'tan 'Sur'a yürüme' çağrısı!


Basın toplantısında HDP Diyarbakır Milletvekili Selma Irmak (sağda) ve DBP Eş Başkanı Kamuran Yüksek de (solda) hazır bulundu. (Emrah Yorulmaz - Anadolu Ajansı) 
 
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sokağa çıkma yasağının sürdüğü Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yasak ve ablukanın kalkması halinde, bir daha hendek ve barikat olmayacağını söyledi. Demirtaş, çarşamba gününden itibaren bütün Diyarbakırlıların, bulundukları yerden Sur'a doğru yürümeleri çağrısı yaptı.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Eş Başkanları Hatip Dicle, Selma Irmak ve DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek ile birlikte Diyarbakır'ın sokağa çıkma yasağı ve operasyonların sürdüğü Sur ilçesinde kalan sivillerin bulunduğu Dicle Fırat Kültür Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Demirtaş, bugün tam 90 gündür Suriçi'nde kapsamlı, büyük sonuçları ve yıkımı itibariyle ağır olan bir askeri operasyon yürütüldüğünü ifade ederek, "Biz şu anda Sur'un başka bir mahallesindeyiz, 100 metre ileride çatışmalar, operasyonlar devam ediyor. Süreç başladığı günden bu yana demokratik siyaset kurumları olarak çatışmaların büyümemesi, yıkımın ve ölümlerin artmaması için Ankara'da hükümet nezdinde, Diyarbakır'da yerel düzeyde, yüzlerle ifade edebileceğimiz görüşmeler yapıldı, diyaloglar kuruldu. Maalesef çabalarımız ve girişimlerimizden kalıcı sonuç vermedi. Hali hazırda AKP'nin dayattığı anlayış nedeniyle Sur'da yüzlerce insan yaşamını yitirmiş durumda. Ölümleri maalesef önleyemedik, durduramadık. Geldiğimiz noktada tek bir ölüm daha olmasın diye zaten Suriçi'nde harabeye dönmüş durumda bir çağrı yaptık abluka kaldırılsın çatışmalar dursun dedik" dedi.

'TOPLU ÖLÜMLER TARİHE NOT DÜŞER VE KIRILMALARA YOL AÇAR'

Demirtaş, bugün sokağa çıkma yasağı ve ablukanın kalkması halinde yarın hendek barikat sorununun olmayacağı aşamasına, görüşmelerde geldiklerini de ifade ederek, "Bunu yapmamıza rağmen ablukanın kalkmasına izin verilmiyor, illa o bölgede bulunan insanların hepsinin katledilmesi isteniyor. Biz bu gidişata dair asla hiçbir zaman rıza göstermedik, Diyarbakır halkı da İstanbul ve Avrupa'da yaşayanlar da asla rıza göstermedi. Diyarbakır'da, 90 gündür her gün Sur'da operasyonların durması için eylemler ve protestolar var" dedi.

'TÜM DİYARBAKIR SUR'DA ABLUKANIN KALKMASI İÇİN AYAKTA OLMALIDIR'

Demirtaş, "AKP hükümeti aklını yitirmiş olabilir, karşılaştığı sorunları diyalog ve müzakere ile çözümü yetisini yitirmiş olabilir ama bugün Sur'da yaşatılanlar sadece artık AKP'ye zarar vermediğini bütün Türkiye'nin görmesi lazım. Bu tür katliamlar toplu ölümler tarihe not düşer ve kırılmalara yol açar" diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İlla katledeceğim, şehri yıka yıka dümdüz edeceğiz mantığını kimse içine sindirmiyor. Biz bunu durdurmak istiyoruz. Aileler burada günlerdir çözüm için nöbet tutuyorlar. Biz de artık çözüm nöbeti için buradayız. Buradan abluka kalkmalı, çatışmalar, ölümler durmalı. Ne güvenlik görevlisi, ne sivil, ne kadın ve ne de çocuk ölmesine izin vermeyeceğiz. Hiçbir zaman buna onayımız olmadı. 3 aydır şehrin ortasında 24 saat bir savaş yürütülmesini olağan bir durum olarak görmüyoruz. Tüm Diyarbakır halkı Sur'daki ablukanın kalkması için ayakta olmalıdır.

'ÇARŞAMBA SAAT 16.00'DA...'

Çarşamba saat 16.00'da herkes bulunduğu yerden Sur'a doğru yürümelidir. Mahalle ve ilçelerden bu demokratik bir haktır. Tek bir insanın canına, malına zarar vermeden zarar gelmesine müsamaha etmeden bu demokratik hakkımızı kullanacağız. Halkımızdan ricamız kararlı ve ısrarlı olunmalıdır. Abluka da kalkmadan geri adım atmayacağız demelidir herkes. Bütün STK, meslek örgütleri, işçi, esnaf örgütleri ve kentimizdeki bütün derneklere çağrımızdır. Biz Sur içinde çatışmaların bitmesini istiyoruz. Sadece ablukanın kalkması yeterlidir. Bu saatten sonra biz AKP'den ve çatışma, savaş denkleminden medet umanlara halkın duyarlılığına saygı duyulmalıdır. Bir halk şehri yakılıp yıkılırken sessiz olamaz. Halkın üzgün olmasını bir teslimiyet şeklinde okuyanlar yanılıyorlar. Biz savaşa asla teslim olmadık, olmayacağız. Biz herkes için özgürlük ve adalet istiyoruz. Bize dayatılan savaş politikalarına ancak böyle durdurabiliriz. Talebimiz bellidir, abluka kaldırılsın. Eş başkanlar olarak burada bulunan aileler ile birlikte çözüm nöbetine katılıyoruz. İnşallah tek kişinin burnu dahi kanamadan mevcut durumu stabil hale getireceğiz. Meseleyi bir gurur ve güvenlik meselesi olarak görenlerin bunun yerine çözüm adına ortaya koyduğumuz siyasi iradeye anlarlar ve çözüm konusunda Çarşamba gününe kadar bizlerle diyaloga geçip bir çözüm ararlar diye umuyoruz."











DHA

19 Oca 2016

Demirtaş'tan, eşi için açıklama: Bebeğimizi kaybettik!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, eşi Başak Demirtaş'ın rapor alıp öğretmenlik maaşını aldığına dair haberlere ilişkin açıklama yaptı: Eşim bebeğini kaybettikten sonra bir dizi ameliyat geçirdi. Her ne kadar eşimin rızasını alarak bu açıklamayı yapmış olsam da, bu açıklamayı yapmış olmaktan dolayı başta sevgili eşim olmak üzere duyarlı kamuoyundan özür diliyorum.

Bazı basın yayın organlarında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın öğretmen eşi Başak Demirtaş'ın 2004'ten beri 774 gün izin kullandığı ve bu süre boyunca maaşını aldığı iddia edilmiş; bunun ardından da MEB'den açıklama yapılmıştı.

HDP lideri Selahattin Demirtaş ise iddialara şöyle karşılık verdi: Değerli eşim Başak Hanım'ın öğretmenlik yaptığı köy okuluna 4 aydır gitmediği ve haksız yere devletten maaş aldığına dair yapılan yayınlarla ilgili açıklama yapma zorunluluğu doğmuştur.

Eşim Başak Hanım, bir süre önce bebek beklerken maalesef ki doğum yapmadan bebeği karnındayken kaybetmiş ve bir dizi ameliyat geçirmek durumunda kalmıştır. Ameliyat sırasında ve sonrasında yaşanan bazı komplikasyonlar neticesinde de daha ağır sağlık sorunlarına maruz kalmıştır. Bütün bu tedavi süreçleri yakın ailemiz dışında sadece doktorları tarafından bilinmiştir. Hastalığı ve tedavisi döneminde bile köydeki okuluna devam etmiş ve çocukların mağdur olmaması için gayret etmiştir. Bu yıl, biraz da benim ısrarımla yurt içinde ve yurt dışında yeniden bir dizi ameliyat ve tedavi sürecine girmiştir. Bütün bu süreçler doktor raporları ve hastane kayıtlarıyla sabittir.

Ancak dünyanın en büyük hırsızlık şebekelerinden biri, günlerdir adeta eşim devletin kasasını soyup soğana çevirmişçesine adice yayınlar ve saldırılar yapmaktadır.

Bazı AKP milletvekilleri ve sözcüleri de maalesef ki bu tevzirata dahil olmuşlardır.

Bakanlığın Ankara'dan görevlendirdiği iki müfettiş şu anda Diyarbakır'da idari soruşturma sürdürmektedir. Soruşturma neticesini bile beklemeden psikolojik savaş unsurlarını harekete geçiren bu kararmış zihniyeti kınıyorum.

Elbette siyasetçiler, aileleri ve bütün yakınları kamuoyunun denetimine tabidir. Bu yönüyle verilmeyecek tek bir hesabımız yoktur. Ancak devleti alenen soyup üstünü el birliğiyle örtmüş bir hırsızlık şebekesinin bu haksız saldırısına maruz kalmış olmak, hazmedebileceğimiz bir durum değildir.

Her ne kadar eşimin rızasını alarak bu açıklamayı yapmış olsam da, bu açıklamayı yapmış olmaktan dolayı başta sevgili eşim olmak üzere duyarlı kamuoyundan özür diliyorum.

Eşim hakkında yapılan yayınların tamamının çarpıtma ve karalama olduğunu kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarım."