ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

6 Eyl 2016

HDP lideri Selahattin Demirtaş ifadeye çağrıldı!

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP lideri Selahattin Demirtaş’ı 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan, ifadesini alınmak üzere adliyeye çağırdı.
            
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamındaHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Milletvekili Nursel Aydoğan'a ifadevermeleri için davetiye gönderildi.

Demirtaş ve Aydoğan'ın soruşturma kapsamında "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan şüpheli sıfatı ile ifadelerinin alınması için davetiye gönderildiği öğrenildi.



DHA

12 Tem 2016

İçişleri Bakanı'ndan flaş Suriyelilere vatandaşlık açıklaması!


İçişleri Bakanı Efkan Ala, Suriyelilere vatandaşlık konusunda: “Bu politikamızı büyük bir onur ile savunuyoruz. Hiç de tereddüt göstermiyoruz” dedi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Suriyeli sığınmacıların Türk vatandaşlığına alınması konusunda açıklama yaptı.

''Yarar gördüğümüz Suriyelileri Türk vatandaşlığına alacağız'' diyen Ala, vatandaşlık alan Suriyelilerin kendi vatandaşlarına hizmet edeceklerini söyledi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Suriyeli sığınmacıların Türk vatandaşlığına alınacağına ilişkin şu ifadeleri kullandı:

"SİZ İKTİDAR OLURSANIZ HİÇ ALMAYABİLİRSİNİZ"

"Çifte vatandaşlık konusunda düzenlemeler, değişiklikler yaptık. Çalışmalara İçişleri Bakanlığı olarak Türkiye'nin bütün o göçmenlerinin olduğu bölgelerde daha da hız verdik. Türkiye dosya dosya ele alınıyor. Ailesiyle birlikte ele alınarak tehlike, tereddüt olmayacak şekilde ele alınıyor.

Eleştirebilirsiniz. Siz iktidarda olursanız hiç almayabilirsiniz. Bunları millet değerlendirecek. Sakınca görmediğimiz, yarar gördüğümüz hem kendi hem de Suriye bakımından aileleri, Türk vatandaşlığına daha hızlı bir biçimde alacağız. Kendi ülkelerinde düzen kurulduktan sonra elbette dönebilecekleri bir anlayış ile bu meseleyi yönetiyoruz. Bu politikamızı büyük bir onur ile savunuyoruz. Hiç de tereddüt göstermiyoruz."

''AHISKA TÜRKLERİNİ DE VATANDAŞLIĞA ALACAĞIZ''

Ala, Ahıska Türklerinin de vatandaşlığa alınacağını açıkladı.

3 May 2016

Demirtaş'tan dokunulmazlık tehdidi!


Amerika'dan döndükten sonra Meclis'te HDP Grup Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve bazı arkadaşlarının hapse atılması durumunda eğer halk isterse başka parlamentoların kurulabileceğini söyledi.

Siyasetin tansiyonu her geçen gün yükseliyor. Gözler Ankara'da. siyasi parti liderlerinin parti grup toplantılarındaki konuşmalarındaydı. HDP'de kürsüye çıkan isim Amerika ziyaretinden dönen Demirtaş'tı.

Selahattin Demirtaş "vekiller tutuklanırsa,vekillikler düşerse parlamentoları halk kurar, halk isterse birden fazla parlamento da kurar." diye konuştu.

İşte Demirtaş'ın açıklamalarının satır başları:

Her nedense durup dururken Kilis'e düşen roket meselesi. Her yere giderken hedefe gidiyor Kilis'e yalnışlıkla giden roket icat etmişler. 60 roket sadece bir kaç ayda Kilis'e atıldı. 20'yi aşkın kişi can verdi. Bu barbar tecavüz ordusu göstere göstere yapılıyor. Böyle bir akılsızlık olur mu? Ne zaman vurdunuz ne zaman cenazeyi saydınız, bari bir gün sonra açıklama yapın. Bütün ülke büyük bir aldatmacayla karşı karşıyadır.

IŞİD, Ahraru Şam ve Nusra Cephesi kendi içindeki iktidar mücadelesiyle beraber AKP'ye 'Aman bize desteği kesme' diyor roket atıyor bunun için de Kilis'e roket atıyorlar.

PYD, bizim hükümetimize göre azılı bir terör örgütü, Kilis'e 60 roket atan, Suruç'ta Ankara'da yüzlerce kişiyi katledenler öfkeli siviller. Onlar Davutoğlu'nun öfkeli çocukları. İstedikleri zaman Türkiye'deki muhalifeti tehdit etmek için kullanıyorlar. O yüzde IŞİD Kilis'i vurdu diyemiyor, düştü diyorlar. Vali komedyen midir, şakacı mıdır? Kilis Valisi diyor ki yer çekimi var elbette roket düşecek.

Kendi partisini yönetemeyen bir acizliğe düştüler. Nusaybin'de Cizre'de, Sur'da yapılanları görüyorsunuz. Her gün İstanbul'da, Ankara'da, Adana'da, Kilis'te bombalar patlıyor ve hükümet zannedersiniz ki geçmiş 13 yılın enkazını devraldılar sanki yeni iktidara gelmiş gibi davranıyorlar.

Meclis Başkanı'nın laiklikle ilgili açıklama bu sürecin bir parçasıdır. Başkanlık ve laikliğin olmadığı bir sistemi hayata geçirmek istiyorlar. IŞİD'in Kilis'i vurması tesadüf değil, insanlar korkuyorlar. Yüksekova'da operasyonların bitmesine rağmen ev ev yakılıyor olması tesadüf değilk. Referanduma yeni sistemlerini götürüp kendi istediklerini hayata geçirme çabasıdır.

Zorbalıklar karşısında geri adım atarsak bizim çocuklarımız kapkaranlık bir ülkede yaşamaya mahkum olacaklar. Çocuklarımız aydınlık bir gelecekte özgürklük içinde yaşasınlar biz canımızı vermeye hazırız. Bunu söylememiz lazım.

BAHÇELİ'YLE 7 HAZİRAN ÖNCESİ ANLAŞTI

Dokunulmazlıklar mevzusu bütün bu darbe konseptinde asla bağımsız değildir. 7 Haziran sonrası Türkiye'de bir saray darbesi yalandı. Ve 7 Haziran'dan bir hafta önce planlandı. HDP'nin barajı aştığı anlaşılınca darbe planı yapıldı. VE MHP'nin genel başkanı ile 7 Haziran öncesi anlaşma sağladılar. İttifakı 7 Haziran'da kurdular. Ülke savaş ortamına sürüklenecek oylar toplanacak ve tek başına iktidar, tek başına anayasa yapılacaktı. 28 Şubat post modern darbesinin dışında 7 Haziran'da yaşanan da değişik bir darbedir.

Zaten üniversite bitirp bitirmediği muammadır. Kitap bile okumuyorum diyor. Kendisi ifade ediyordu. Entellektüel kapasitesi budur. Bu adam ülkenin 100 yıllık geleceğini ben düzenleyeceğim diyor.

HDP oldukça bu darbenin olmayacağını o da biliyor. 50 tane de üniversite bitirseniz onun kadar yalan söyleyemezsiniz. Stajer başbakan onun kadar iyi değil. Ustasının maaşallahı var. O yalan konuştuğunda anlayamazsınız. Ne dediler milletvekilleri bagajında silah taşıdılar o yüzden dokunulmazlıklarını kaldıracağız dediler. Zannederler ki milletvekilleri sabah akşam bomba taşıyor. Türkiye'nin batısına yalan üzerinden iftira süreci başlattılar.

SAVCI DİYOR Kİ HDP'Lİ VEKİLİN ARABASINDA SİLAH ÇIKMAMIŞTIR

İşte Faysal Sarıyıldız'ın fezlekesi. Silah mühimmat ve diğer malzemelerin Faysal Sarıyıldız'ın aracına yerleştirilmediği ortaya çıktı. Çünkü aracın fotoğrafı olaydan 18 saat önce çekilmiş. Ama savcı diyor ki yine de dokunulmazlığın kaldırılması. Şaka yapmıyorum. Bunun dışında yaptığımız konuşmalar. HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için ortaya atılan iddia budur.

Bir kaç milletvekilimizi yagılatıp kamuoyunun gazını almak istiyorlar. Bu hükümet sizi kandırıyor. Ortada bir başarı yok. Ortada inanılmaz bir hükümet başarısızlığı var. Bizi linç ettirip sizin duygularınızı okşayacaklar. Nerden baksan bundan da PKK kazançlı çıkacak. Ortada bir savaş var bunun bitmesi lazım ama bunun yolu bu değil. Bunun yolu diyalogtur müzakeredir. Bunu anlatmayalım diye tetikçi bir ekip göndermişler. Bunlar vekil seçerken de bunu tercih etmişler. Bu tetikçileri kazma olarajk kürek olarak kullanmak için özellikle seçmişler.

Aldın tezkereni gidiyorsun işte. Kazansan da kaybetsen de gideceksin demedim mi? Ne oldu dedğimize geldiler mi?

23 Nisan'daki çocuklar bile daha rahat oturdu o koltuklara sen o kadar rahat oturamadın. Biz feleğin çemberinden geçmişiz. En az ceza alan benim ya. Biz kendimiz için direnmiyoruz. Mesele biz olsak biraz dinlenmek için gider yatarız içeride.

AKP CHP MHP BİRLEŞMİŞ 1 DOĞRUYU GÖTÜRMEK İSTİYORLAR

Dün komisyonda büyük bir iş başarmışlar gibi birbirlerini kutluyorlar. Biz olacaklardan korkmasak oy verip bir an önce süreci hızlandırabiliriz. Bizim vicdanımız var, ahlakımız var. Böyle olunca elimizden geleni yapmalıyız diyoruz. AKP, CHP ve MHP birleşmiş 3 yalnış birleşmiş 1 doğruyu götürmek istiyorlar. Kürtler başta olmak üzere bütün farklılıkları parlamentodan atma yasasıdır bu yasa.

Bizim önerdiğimiz dokunulmazlık teklifi Avrupa'daki en demokratik düzenlemelerden alınmıştır. Gücünüz yeterse parlamentoda vicdanlı vekiller çıkmazsa 337 ya da 367'yi bulursanız bizi kendi mahkemelerinizde yargılayamayacaksınız. Biz gitmeyeceğiz zorla mı götürmek isteyeceksiniz siz bilirsiniz. Bu parlamento sizin babanızın malı değil halkın malı. Burası bir anonim şirket değil, biz de çalışanları değil. Siz Meclis'e seçimle geldiniz biz KPSS ile gelmedik. Saray'daki seni eze eze yerin dibine sokmuş sen hala HDP'yi tehdit ediyorsun. Darbeye karşı halkın iradesini savunacağız. Eğer halk isterse birden fazla parlamento kurar. Eğer o noktaya getirirlerse 59 vekilimiz halkımızın yanında olur. Parlamentonun iradesini savunmak faşizmi savunmak değildir. Son gücümüze kadar kadar mücadele edeceğiz. Burada olmuyorsa bunların şefaatine de mahkum değiliz. HDP her saldırıya karşı adım adım ne yapacağını bilen bir partidir. AKP yenilecektir, Saray yenilecektir. Kazanacak olan biz olacağız.

5 Nis 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'vatandaşlıktan çıkarma' açıklaması!


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.

Erdoğan, Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde avukatlara hitap etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Adalet kavramının dolayısıyla hukuki çok önemli bir yeri var. Hukuk sisteminin en önemli unsurlarından biri olan avukatlık müessesi ne kadar itibarlı ve ilkeli olursa adalete o kadar katkıda bulunacaktır. Kimse size itibar vermez, güç vermez. Bunu eğitiminizle mesleki kabileyetlerinizle, dayanışmanızla, duruşunuzla sağlayacak olan sizsiniz. Her meslekte olduğu gibi avukatlar arasında da bu sıfatı istismar ederek başka emeller peşinde koşanlar olduğu gibi olacaktır.

'NEYMİŞ, AKADEMİSYENLER TUTUKSUZ YARGILANSINLARMIŞ'

Başbakan Davutoğlu, tutuklu akademisyenlere ilişkin bir açıklamasında 'Tutuksuz yargılanmalarından yanayım' demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı

Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz. Hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerlidir. Şüpheniz var mı? Son zamanlarda efendim işte neymiş, akademisyenler tutuksuz yargılansınmış. Suçluysa, yardım ettiyse tutuklu yargılanacak. Diğerinden onun ne farkı var? Avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama, adeletin tecellisini yardımcı olma misyonları, bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyor. Bizim ülkemizde avukatlar geleneksel olarak toplum lideri, halkın hislerininin tercümanı görevini gören konumu vardır.

Sizleri toplumsal hayatın her yanında görmek istediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Merhamet ve adalet o kadar önemli ki biz merhamet ve adalet peygamberinin izinden giden bir milletiz.

Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları mutlaka vardır.

Benim de danışmanlarımın ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Büyük oranda hukukçu arkadaşlarımdan, akademisyen hukukçular, gerekse avukatlardan oluşan arkadaşlarım, onlardan oluşan bir ekibim var. Buradaki çalışmaların temelini de onun olşuturduğuna inanıyorum. Bugün Türkiye’nin başına musallat olan sorunların ortak noktası bu milletin coğrafyasıyla, geçmişiyle...

Ülkemiz uzun süre farklı isim ve görüntüler altında faaliyet gösteren, vesayet odaklarının altında duran, milletimizin inancını hedef aldılar, başaramadılar, siyaset ve toplum mühendisliği projeleriyle hapsetmeye çalıştılar, istediklerini elde edemediler. Mezhep farklılıkları üzerinden kurgulara giriştiler, sonuç alamadılar. Hepsi sonuçsuz kalınca 2013’ten itibaren yeni olayları devreye soktular.

Gezi olayları üzerinden şahsıma ve hükümete muhalif olan herkesi mobilize ederek sosyal bir kaos çıkarmayı denediler. Başlangıçta kullanılan kavramların çekiciliğine kapılarak bu işe sempatiyle bakanlar bile, mesele Gezi parkı değil, sen hala anlamadın mı şifresini duyunca…

Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.

'ÖNCE HEPSİ BANA SALDIRIYORDU. SONRA...'

Orası (ABD) özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.

Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.

OBAMA'YA ÖLÜM TEHDİDİNE 3 YIL HAPİS

Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.

Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.

 'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR' 

 Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." bit.ly/1oyokck

Demirtaş'tan Bahçeli'ye 'taş üstünde taş' yanıtı!


HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. MHP lideri Bahçeli'nin 'Nusaybin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın' sözlerine yanıt veren Demirtaş, 'Bu vücutta baş gitse bile başsız bedenimiz yine sizin önünüzde diz çökmez' ifadesini kullandı.

"Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler, zaman zaman 'müzakere, görüşme, çözüm' gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur, bunun böyle bilinmesi lazım" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2014'te IŞİD'in eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz dahil 49 kişiyi rehin alması olayını hatırlatarak "Teröristle müzakere olmaz diyorlar. Musul’da yaptınız. Hem de en barbarıyla yaptınız. IŞİD barbarlarıyla, tecavüzcüleriyle Musul Başkonsolosluğu’nda müzakere yaptınız. Cumhurbaşkanı da bunu itiraf etti" dedi.
Selahattin Demirtaş, özetle şunları söyledi:

Yanı başımızda 900 küsur kilometrelik Suriye sınırı ve neredeyse iç içe geçmiş kültürlerimiz, halklarımız, tarihimiz ve geçmişimiz nedeniyle Suriye’deki savaştan etkilenmememiz mümkün değildi zaten.

'BAZI AKP'LİLER HIZINI GAZINI ALAMADI'

5 yıl önce savaş ilk başladığında ne söylediysek aynı noktadayız ve haklı olduğumuz maalesef her geçen gün ortaya çıkıyor. Hatırlarsanız, AKP hükümeti ki o zaman stajyer başbakan dışişleri bakanıydı. 3 ay içinde Şam’ın düşeceğini ve yeni bir hükümetin kurulacağını öngörüyorlardı. Hatta bazı AKP’liler hızını, gazını alamamış, Şam’da “Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diyorlardı.

'Saraydaki zat...'

AKP, Şam’daki Alevi Baas rejiminden rahatsız oluyorlardı. Şam rejimi yıkılacaksa, mezhep açısından, ideolojik açıdan AKP’ye yakın bir iktidar kurulması fırsat doğdu demişlerdi. Mısır’da, Tunus’tan, Libya’ya, Irak’a kadar AKP’ye yakın rejimler kurulursa, saraydaki zatın yeni bir hilafet sistemiyle yeni halife olmasının inşa süreci olarak baktılar. Bir şahsın saraydaki zatı kastediyorum, bir partinin, bir hükümetin hedefleri olabilir. Halife de olmak isteyebilir. "Ben böyle olmak istiyorum, diyebilir. Açıkça ajandamızda şunlar var, adım adım gerçekleştirmek istiyoruz” diyebilir. Halka, topluma sunabilir, halk bunu destekliyorsa, elinde gücü varsa, aleni bir programla hayata geçirmek istiyorsa, meşru, demokratik yollarla yapabilir. Fakat çirkin oyunlarla, İslam’la da, insanlıkla da, halifelikle de alakası olmayan, rant, talan, rüşvet, yolsuzluk, katliam politikaları üzerine kurulu bir sürece haklı bir sistem diyemezdik. Şam’la ilgili düşünceleri buydu.

'Barbarlar ordusunu desteklediler, Suriye'den toplu göçler başladı'

Uluslararası güçler, BM, ABD, Şam ve Suriye’yle ilgili doğrudan müdahale kararı almıyordu. Afganistan ve Irak’tan dolayı “Suriye’ye asker göndermeyeceğiz” demeye başladılar. “Madem Şam yönetimi devrilmiyor, o halde biz bir şey yapmalıyız” dediler. O günden bu yana Türkiye bunun faturasını ödüyor. Bir şeyler yapmak dedikleri şey, oradaki radikal grupların desteklenmesiydi. Bugün IŞİD, El Kaide, Nusra, Ahrar-ül Şam gibi gruplar bu destek yüzünden güçlendiler. Bunu niçin anlatıyorum? Bugün Dikili’ye mülteciler yerleştiriliyor. Nereden nereye geldik diye... AKP bu kafa kesen, tecavüz eden barbarlık ordusunu destekleyene kadar toplu göçler yoktu. Ne zaman bu barbar grupları desteklemeye başladılar, silahla TIR göndermeye başlayınca göçler başladı. Bunlar talan ordusu gibi girdikleri her yerde insana, İslam’a dair ne varsa yok etmeye başladılar. Milyonlarca insan bu tarafa, Ürdün’e göç etmek zorunda kaldılar. Bu göçleri tetikleyen şey, Davutoğlu ve Erdoğan’ın yeni emperyal, alt emperyal, yeni Osmanlıcılık diyebileceğimiz hatalı politikalarından kaynaklı. Bu kadar insan ölmeyebilirdi.

'Binlerce TIR gitti'

Davutoğlu, bizzat terörü örgütledi. Cumhuriyet Yayın Yönetmeni’yle ve Ankara Temsilcisi’nin yargılanmasının nedeni budur. Orada sadece birkaç TIR yakalandı. Yüzlerce, binlerce TIR teslim edildi. Orada bir nüfus değişimi sağlanacaktı. O insanlar göç edecek, Nusracılar, IŞİD’ciler yerleşecek. Bunlar AKP’yle uyumlu kesimler. Musul’da olanlar... Konsolos şu an CHP milletvekili. Keşke konuşsa. Teröristle müzakere olmaz diyorlar. Musul’da yaptınız. Hem de en barbarıyla yaptınız. IŞİD barbarlarıyla, tecavüzcüleriyle Musul Başkonsolosluğu’nda müzakere yaptınız. Cumhurbaşkanı da bunu itiraf etti. "Yaptıysak yaptık" diye.

Bu tarafa gelenler Avrupa’ya şantaj olarak kullanılacak, Türkiye’de yerleştirilecek yerlerde nüfus değişimi sağlanacaktı. İşte AKP’nin Suriye politikasının sonucu bu.

Demirtaş'tan MHP'ye: Çakma milliyetçi, Çin malı parti

Çakma milliyetçi, Çin malı bir parti var. Onların da desteğiyle gensoru reddedildi. AKP’nin kuyruğu diyordum ama düzeltiyorum. Bunlar AKP’liden daha çok AKP’li. Her hafta iki tane AKP grup toplantısı yapılıyor. Birini Bahçeli, birini Davutoğlu yapıyor. Davutoğlu, konuşsa, Bahçeli kafasını sallasa yeterli.

Demirtaş'tan Bahçeli'ye: İçin rahat olsun, katliam zaten yapılıyor

“Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakılmasın” diyerek katliam çağrısı yaptı. Bırakılmıyor zaten. Kan görünce, kendisinin yanaklarına can geldiğini defalarca acı bir şekilde tecrübe ettik. Senin için rahat olsun. Bizim içimiz rahat değil. Bu vücutta baş gitse bile başsız bedenimiz yine sizin önünüzde diz çökmez. Merak etmeyin. Katliamın, alçaklığın tarihini yazmış olanlar, bizi tehdit ederek, halkı tehdit ederek, katliamla korkutarak iktidarlarını güncelleyemeyecek. Maraş’ta, Sivas’ta yaptıklarınızı yapamayacaksınız.

28 Mar 2016

MHP'den o suç için idam teklifi!


MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarının idam ile cezalandırılması gerektiğini belirterek, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) kanun teklifi sundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi sunan MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, cinsel suçların sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Kanun teklifinin gerekçeleri hakkında da bilgi veren Halaçoğlu, şunları keydetti:

"Gün geçmiyor ki ülkemizin herhangi bir yerinden tacize uğrayan çocuk, tacize uğrayan kadın, genç kız, anne, tecavüze uğrayan kız çocuğu, tecavüze uğrayan erkek çocuğu, bu yöndeki ölüm haberleri gazetelerin, televizyonların, sosyal medyanın manşetlerinde yer almasın. Anayasa’nın 102, 103, 104 ve 105. Maddeleri ile düzenlenen ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ kapsamında, 2002’de Türkiye’de dosya sayısı 8 bin 146 iken bu sayı 2011 yılında 32 bin 988 olmuş, yüzde 400 civarında bir artış gerçekleşmiştir.

Cinsel istismar suçları gün geçtikçe artıyor

Bu rakamlar da göstermektedir ki, Türkiye’de cinsel suç sayısında önlenemeyen bir yükseliş vardır. 2011’den günümüze kadar da ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ da artış maalesef katlanarak devam etmektedir. Hatta 18.06.2014 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yapılan değişiklikler ile cezaların iki katına varan oranlarda artırılması bile caydırıcı olamamıştır. Cinsel istismar suçlarındaki artış, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk olarak tanımlanan henüz 18 yaşını doldurmamış vatandaşlarımızı baz aldığımızda çok daha büyük, çok daha ciddi boyutlardadır.

Adalet Bakanlığı verileri; 2011 yılında işlenen toplam 24 bin cinsel saldırı suçunda mağdurların yaklaşık yüzde 70’inin çocuk olduğunu, 7.610 sanığın 15 yaşından küçük çocuklara tecavüzle, 4.903 sanığın cinsel istismarla, 1.759 sanığın ise çocuk yaşta biriyle cinsel ilişkiye girmekle suçlandığını ortaya koymaktadır.

TÜİK verilerine göre sadece 2014 yılında 1.377’si erkek, 9.718’i kız çocuğu olmak üzere toplam 11 bin 95 çocuk cinsel istismara maruz kalmıştır. Türkiye’de son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı yaklaşık 250 bin’dir. Çocuklara yönelik cinsel istismar fiili tıpta pedofili (subyancılık) olarak isimlendirilen bir patolojidir. Cezai ehliyetleri tam olan bu psikopat kişilerin patolojik durumu, hastalığı tedavi edilemez ve bulduğu her fırsatta bu suçu işleyecektir. İşte kanun teklifi;

Halaçoğlu, kanun teklifinde ise şu değişiklikleri talep etti:

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103’üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, idam cezası ile cezalandırılır. "(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, idam cezasına hükmolunur." "(7) Bu suçtan dolayı verilen cezalar para cezasına çevrilemez, indirim uygulanamaz, ertelenemez ve açılan davalarda zamanaşımı işlemez." MADDE 2- 5237 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, idam cezası ile cezalandırılır." MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.