ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

12 May 2016

MHP'li muhaliflerden flaş Kurultay açıklaması!


MHP'li muhalifler Koray Aydın, Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan'dan ortak açıklama: 13 Mayıs Cuma günü mesai bitimine kadar Ankara 3. İcra Mahkemesi'nden karar çıkması halinde 15 Mayıs Pazar günü kurultayı toplama kararı aldık. Karar çıkmazsa Yarıtay'ın kararının ardından belirlenecek tarihte kurultay toplanacak.

MHP’de 4 genel başkan adayının yaptığı toplantıdan, ’Gemerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nin tedbir kararının kaldırılması halinde kurultay toplanabilir’ kararı çıktı. Aksi bir durumda ise olağanüstü kongrenin çağrı heyeti tarafından belirlenecek ileri bir tarihte yapılması kararlaştırıldı.

MHP’li 4 Genel Başkan Adayı, Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ olağanüstü kurultay süreciyle ilgili olarak toplantı yaptı. Toplatıyla ilgili 4 genel başkan adayı konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şu şekilde:

"Milliyetçi Harekat Partisi olağanüstü kurultay süreciyle ilgili olarak; Germenek Asliye Hukuk Mahkemesince hukuka aykırı şekilde verilen tedbir kararına ilişkin, Ankara 25.icra Müdürlüğünce yapılan işlemlerin iptali talebiyle Ankara 3. İcra Mahkemesi nezdinde şikayette bulunulmuştur. Bahse konu şikayetin 13 Mayıs Cuma günü mesai bitimine kadar kabulu halinde Milliyetçi Harekat Partisi olağan üstü kongremiz daha önce belirlendiği şekliyle 15 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecektir. Aksi halde, Yargıtay 18. Hukuk Dairesince kararın mayıs ayı içerisinde verileceği netleşmiş olması sebebiyle, olağanüstü kongremizi, kararın çıkmasına müteakip çağrı heyetimizce belirlenecek bir tarihte yapılması değerlendirilmiştir."



ANKARA, (DHA)

17 Nis 2016

MHP'den flaş Meral Akşener kararı!


MHP Genel Merkezi, Meral Akşener'in Devlet Bahçeli için kullandığı 'başparalelci' sözleriyle ilgili inceleme başlattı...

MHP lideri Bahçeli, geçtiğimiz haftaki grup toplantısında muhalif MHP'lileri paralelci olmakla suçlamıştı. CNN TÜRK canlı yayınına katılan Meral Akşener de 'Ver Bilal'i al iktidarı' sözlerini bizzat Bahçeli'nin söylediğini hatırlatmış ve 'O zaman başparalelci sayın Bahçeli oluyor' demişti.

MERAL AKŞENER HAKKINDA 'İNCELEME' KARARI

MHP Genel Merkezi bu sözleri affetmedi. Genel Merkez Akşener'in "Başparalelci" sözleri nedeniye Akşener hakkında inceleme başlatma kararı aldı.

8 Nis 2016

MHP'de olağanüstü kurultay davasını muhalifler kazandı!


MHP'de muhalifler olağanüstü kurultay talebiyle açtıkları davayı kazandı. Gerekçeli kararın açıklanmasının ardından mahkemenin atayacağı 4 kişilik kayyum heyeti partiyi kongreye götürecek. Kongre tarihi kayyum atamasından sonra belirlenecek. MHP'de şu ana kadar genel başkanlığa adaylığını açıklayanlar Meral Akşener, Koray Aydın, Sinan Oğan ve Ümit Özdağ...

MHP'li muhaliflerin partinin olağanüstü kurultaya götürülmesi talebiyle açtıkları dava bugün görüldü.

Taraflar ve avukatları dışında duruşma salonuna kimsenin alınmadığı davada Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi muhaliflerin lehine karar verdi. Karara göre, oluşturulacak 4 kişilik 'Çağrı Heyeti', partiyi olağanüstü kurultaya taşıyacak.

'Çağrı Heyeti'nin ataması gerekçeli kararın açıklanmasının ardından yapılacak.

Kurultay tarihi ise heyetin atanmasının ardından belirlenecek.



Mahkemenin duruşmayı kapalı yapma kararının ardından davayı izlemek için gelen ve adliye koridorunda bekleyen partililer ile güvenlik görevlileri arasında gerginlik yaşandı.

SİNAN OĞAN: CAMİAMIZA HAYIRLI OLSUN


Partinin muhalif isimlerinden olan ve daha önce genel başkan adayı olduğunu açıklayan Sinan Oğan, kararın ardından attığı twette, ''Olağanüstü kurultayımız vatanımıza, milletimize, partimize ve camiamıza hayırlı olsun. Ülkücü Hareket Engellenemez'' dedi.



SEMİH YALÇIN: ÜST MAHKEMEYE GİDECEĞİZ

Karar sonrası CNN Türk'e canlı telefon bağlantısı ile bağlanan MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, "Mahkemenin bugün vermiş olduğu kararı hukuk adına isabetli bir karar ve sonuç olarak görmüyoruz. Türkiye'de hukuk yolunun tükenmemezliğini de göz önüne aldığınızda bu kararı temyiz edeceğimizi bir üst mahkemeye götüreceğimizi şimdiden alenen ifade etmek isterim" diye konuştu.

SÜREÇ NASIL BAŞLAMIŞTI?

1 Kasım seçimlerinde MHP'nin oylarını ve TBMM'deki sandalye sayısını düşürmesinin ardından olağanüstü kongre yapılması ve yeni bir genel başkan seçilmesi için muhalif kanat ısrarlı davranmıştı.Bu karşın Bahçeli kongreye gitmeyeceğini belirtmişti.

MHP’li muhalifler, partinin olağanüstü kurultaya gitmesi için topladıkları 543 imzanın işleme konulması için 5 Şubat’ta yargıya gitmişti. Meral Akşener, Koray Aydın ve Sinan Oğan, imzaları önce MHP Genel Merkezi’ne teslim etmiş, ancak herhangi bir yanıt alamamışlardı. Muhaliflerin Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne verdiği dilekçede 16 il başkanı “davalı” olarak yer almıştı.

Dilekçede, 2010 yılında Saadet Partisi’ne olağanüstü kongre çağrısı yapmak üzere üç kişiyi görevlendiren Ankara 10. Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile 2005 yılında olağanüstü kongresini yapması için CHP’yi “ihtar” eden Anayasa Mahkemesi kararları emsal gösterilmişti.

YÖNETİM BÖYLE SAVUNMA YAPMIŞTI

MHP ise yaptığı savunmada, “MHP’nin bir dernek ya da bir vakıf olmadığını” vurgulayarak, “Sulh Hukuk Mahkemeleri’nin bu kararı vermekle yetkisiz olacağını” dile getirmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yanıt geldi!


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine yanıt verdi. Erdoğan, "Bu zat bulunduğu makamın adamı değil. Çırak bile hala olamadı. Çok çok ona yakışacak ifadeler var da bu ifadeleri kullanmaya edebim müsaade etmiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışı yaptığı açıklamada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na çok sert yanıt verdi.

Erdoğan şöyle konuştu:

"Şu anda bu zat bir defa bulunduğu makamın adamı değil. Bu zat siyaseti henüz öğrenemedi. Ben kendisi için çırak bile olamadı demiştim, gerçekten çırak bile olamadı. Yakışacak çok çok ifadeler var da, buna edebim müsade etmiyor. Geçen söyledim zaten. Siyasi sapık dedim. Niye dedim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, partimiz kurulduğundan bu yana dava arkadaşımızdır. Bu zatın ne ilmi, ne yaşamı, ne de siyasetteki yeri el vermez. Bir kasetle geldiği makam var, o kaset olmasa o makama gelemezdi. Sayın Baykal'ın yanından çıktığı zaman 'Adaylık düşünmüyorum' diyen kişi ertesi gün aday oldu. Akşam başka sabah başka bir tipleme. Allah Türk siyasetini böyle tiplerden korusun. CHP'ye oy vermiş kadın kardeşlerimin bu saygısızlığı aslında çok farklı değerlendirmeleri gerekirdi"

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendisine yönelik "siyasi sapık" sözlerine yanıt verirken, "O zata soruyorum, Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen kadınlara, kızlara bakıyorum demek nedir? Onlar dikizliyorum demek sapıklık değil midir? Bunun adı cinsel sapıklıktır. Söyleyen bizzat Erdoğan" demişti.

'CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının devamında, Anayasa Mahkemesi'nin "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçunun iptaline yönelik görüşme kararı almasına ilişkin, "Bu bir rutindir. Bu tür müracaatlarda 10 gün içinde yanılmıyorsam esasa girmenin kararını verir, ondan sonra da yine yanılmıyorsam bir ay içerisinde de bunu görüşür, gereken cevabı verir. Olay bu rutinin işlemesidir" dedi.

"BUNLAR CİBİLİYET MESELESİ"

Erdoğan, MKE Silah Fabrikası Müdürü'nün tutuklanmasıyla ilgili soru üzerine şöyle konuştu:

"Bunlar tabii karakter meselesi, cibiliyet meselesi. Buna yok diyemeyiz. Buna benzer şeyler çıkabilir. Nitekim şu anda tutuklandı ve iyi ki tabii ki böyle bir süreç işlemiş oldu. Buna benzer şeyleri yani her yerde bekleyebilirsiniz, olabilir. Temenni ederiz ki bunlar minimize olsun, hiç olmasın ama bu tabii çok çok üzücü bir olay. Bir makama gelmiş böyle bir insanın kalkıp da böyle bir sırrı deşifre etmesi veya buna tevessül etmesi çok çok yanlış bir olaydır. Tabii şimdi artık yargı onunla ilgili gereğini yapacaktır."

6 Nis 2016

Erdoğan muhtarlara seslendi, Kılıçdaroğlu'na sert çıktı!


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlara seslendi. Erdoğan'ın hedefinde CHP lideri Kılıçdaroğlu vardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile Bakanı hakkındaki sözlerle ilgili CHP liderini topa tutan Erdoğan 'Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?' dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından önemli satırbaşları şunlar:

Bizim muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini fevkalade rahatsız ediyor. Öyle ki işi beni eleştirmek adına muhtarlarımızı tahir etmeye aşağılamaya kadar vardırıyorlar. Bir casusluk davasında yargılanan konsolosu eleştirmiştim.

Güya bir mizah dergisi benim muhtarımızla yanak yanağa resim çektirdiğimizi gösterip aklın sıra biz böyle fotoğraf çektiririz siz ancak muhtarlarla ancak siz çektirirsiniz demek istiyorlar.

(İşte Erdoğan'ın isim vermediği o dergi)


Bu kafa kendisini aydın ve solcu olarak tanımlar ama aslında bunlar millet düşmanının önde gidenidir. Bu topraklara ait ne varsa hepsine ihanet içindeler. Dün ayağındaki çarığı, belindeki kuşağı, başındaki kasketi nedeniyle Ankara'ya koymayan kafa ile benim muhtarımla yanak yanağa fotoğrafımı basan kafa aynı kafadır. Bunların demokratlığı milletsiz demokratlıktır. Şu millet olmazsa Türkiye'yi ne güzel yönetiriz diyorlar. Biz rahat yine koltuklarımızda oturalım Cumhurbaşkanı hata yapsın halkın gözünden düşsün. Ya da üst akıl bir talimat versin bunları devirsin ahali de mecburen bizi iktidar getirsin. Hatta cinsi sapıklara dahi bel bağlamışlar.

KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİNE SERT TEPKİ

Ana muhalefetin başkanı çıkıyor konuşuyor. Ben onun şahsına değil onun şahsında başında bulunduğu partideki hanfendilere çağrı yapıyorum. Karaman'dan sonra ülkenin dört bir yanında olaylar başladı diyor. Sabah akşam müslümanlıktan dinden imandan bahsettiler. Dinime küfreden kişi müslüman olsa bari diyor. Aile Bakanımıza gaiz ifadelerle bahsediliyor. Dün bu ifadeler sansürlenerek ifadeler veriliyor. Ana muhalefetin üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık adalete hesap veriyor. Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız. Kaset olmasaydı bu partinin başına gelecek ne hali vardı ne mecali vardı. Takiyenin yalanın her türlüsü var. Bunlardan siyasetçi olmaz. Adam adam gibi adam olana prim verir benim milletim.

Bunlara benim milletim iktidarı teslim eder mi? Muhalefet partilerinin iktidar olmak gibi dertleri yok zaten. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar.

GEREKİRSE BAZI BÖLGELER TAMAMEN BOŞALTILABİLİR, BİNALAR UZAKTAN YIKILABİLİR

Türkiye kendi toprakları içinde ve hemen yanı başında yaşanan dünyanın en büyük terör tehditlerinin hedefi haline gelmiştir. Güneydoğu'da bazı şehirlerimizin mahallelerinde yaşanan olaylar halkımızın hayatı olumsuz etkileniyor hem de şehitlerimiz yüzünden içimiz sızlıyor. Sınıra bitişik ilçelerdeki operasyonlar tahkimatlar yüzünden yavaş ilerliyor. Şu anda özellikle Nusaybin'de böyle bir sıkıntı yaşanıyor. Biz sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi için hassasiyet gösterdiğimiz için bazı sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yapılan yerlerin tamamen boşaltılması binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.

Son zamanlarda bu sebeple şehit verdiğimiz görülüyor. Önceki gün şehit olan binbaşı Turgay Çelik ve Astsubay Selçuk Karabakla'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın.

Birilerinin yaşayacağı başka toprakları olabilir. Ama bizim gideceğimiz başka yer de niyetimiz de yok. Bu böyle biline. Milletimizin birliğini hedef alanlar üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar.

Kendi paçavralarını bayrağımızın yerine dikmek isteyenler onları ancak kefenlerinde kullanabilirler.

5 DAİMİ ÜYENİN 5'İ DE HRİSTİYAN

Hala ülkemizde içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi anlamayanlar var. Biz oynanan oyunların farkındayız. Dünya 5'ten büyüktür diyorum. Uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyorum. 196 ülke var BM'de. Ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında. 5 ülkeden 1 tanesi hayır diyorsa siz oradan karar çıkaramazsınız. Böyle adalet olur mu ya.. Bu 5 tane daimi üyenin hepsi de hristiyan. Bakıyorsunuz tek başına Rusya ve Çin hayır diyor iş bitiyor.

Dünyada 1 milyar 7 milyon müslüman var ama BM Güvenlik Konseyi'nde bir tane üyesi yok. Bunu söyledi diye ben diktatör oldu diyor. Birileri söylemese de ben bunu söylemeye devam edeceğim.

Tazehurmatu'da DAEŞ kimyasal silahlarla Türkmenlere saldırdı. Türkiye olarak Türkmenlere her türlü desteği verdik. Türmen ve Şii tüm Türkmenler bizim kardeşlerimizdir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam eden çatışmalar... Silahların susmacı için atılan adımlar umarım Ermenistan tarafında da karşılık bulur. Karşılık bulmazsa bunun vebali Ermenistan'a aittir. Rusya Türkiye taraf tutuyor diyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir taraf aranaccaksa bu Rusya'dır. Rusya Ukrayna'da da Gürcistan'da da Suriye'de de taraf olmuştur.

Dert Akdeniz'd eotorite kurmak. Dünya kamuoyunda Türkmenlere yönelik kimyasal saldırıya dair tepkiler var mı? Maksat kimyasal silahla mücadele değil.

5 Nis 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'vatandaşlıktan çıkarma' açıklaması!


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.

Erdoğan, Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde avukatlara hitap etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Adalet kavramının dolayısıyla hukuki çok önemli bir yeri var. Hukuk sisteminin en önemli unsurlarından biri olan avukatlık müessesi ne kadar itibarlı ve ilkeli olursa adalete o kadar katkıda bulunacaktır. Kimse size itibar vermez, güç vermez. Bunu eğitiminizle mesleki kabileyetlerinizle, dayanışmanızla, duruşunuzla sağlayacak olan sizsiniz. Her meslekte olduğu gibi avukatlar arasında da bu sıfatı istismar ederek başka emeller peşinde koşanlar olduğu gibi olacaktır.

'NEYMİŞ, AKADEMİSYENLER TUTUKSUZ YARGILANSINLARMIŞ'

Başbakan Davutoğlu, tutuklu akademisyenlere ilişkin bir açıklamasında 'Tutuksuz yargılanmalarından yanayım' demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı

Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz. Hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerlidir. Şüpheniz var mı? Son zamanlarda efendim işte neymiş, akademisyenler tutuksuz yargılansınmış. Suçluysa, yardım ettiyse tutuklu yargılanacak. Diğerinden onun ne farkı var? Avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama, adeletin tecellisini yardımcı olma misyonları, bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyor. Bizim ülkemizde avukatlar geleneksel olarak toplum lideri, halkın hislerininin tercümanı görevini gören konumu vardır.

Sizleri toplumsal hayatın her yanında görmek istediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Merhamet ve adalet o kadar önemli ki biz merhamet ve adalet peygamberinin izinden giden bir milletiz.

Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları mutlaka vardır.

Benim de danışmanlarımın ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Büyük oranda hukukçu arkadaşlarımdan, akademisyen hukukçular, gerekse avukatlardan oluşan arkadaşlarım, onlardan oluşan bir ekibim var. Buradaki çalışmaların temelini de onun olşuturduğuna inanıyorum. Bugün Türkiye’nin başına musallat olan sorunların ortak noktası bu milletin coğrafyasıyla, geçmişiyle...

Ülkemiz uzun süre farklı isim ve görüntüler altında faaliyet gösteren, vesayet odaklarının altında duran, milletimizin inancını hedef aldılar, başaramadılar, siyaset ve toplum mühendisliği projeleriyle hapsetmeye çalıştılar, istediklerini elde edemediler. Mezhep farklılıkları üzerinden kurgulara giriştiler, sonuç alamadılar. Hepsi sonuçsuz kalınca 2013’ten itibaren yeni olayları devreye soktular.

Gezi olayları üzerinden şahsıma ve hükümete muhalif olan herkesi mobilize ederek sosyal bir kaos çıkarmayı denediler. Başlangıçta kullanılan kavramların çekiciliğine kapılarak bu işe sempatiyle bakanlar bile, mesele Gezi parkı değil, sen hala anlamadın mı şifresini duyunca…

Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.

'ÖNCE HEPSİ BANA SALDIRIYORDU. SONRA...'

Orası (ABD) özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.

Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.

OBAMA'YA ÖLÜM TEHDİDİNE 3 YIL HAPİS

Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.

Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.

 'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR' 

 Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." bit.ly/1oyokck

Demirtaş'tan Bahçeli'ye 'taş üstünde taş' yanıtı!


HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. MHP lideri Bahçeli'nin 'Nusaybin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın' sözlerine yanıt veren Demirtaş, 'Bu vücutta baş gitse bile başsız bedenimiz yine sizin önünüzde diz çökmez' ifadesini kullandı.

"Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler, zaman zaman 'müzakere, görüşme, çözüm' gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek de görüşülecek de bir konu yoktur, bunun böyle bilinmesi lazım" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı eleştiren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 2014'te IŞİD'in eski Musul Başkonsolosu Öztürk Yılmaz dahil 49 kişiyi rehin alması olayını hatırlatarak "Teröristle müzakere olmaz diyorlar. Musul’da yaptınız. Hem de en barbarıyla yaptınız. IŞİD barbarlarıyla, tecavüzcüleriyle Musul Başkonsolosluğu’nda müzakere yaptınız. Cumhurbaşkanı da bunu itiraf etti" dedi.
Selahattin Demirtaş, özetle şunları söyledi:

Yanı başımızda 900 küsur kilometrelik Suriye sınırı ve neredeyse iç içe geçmiş kültürlerimiz, halklarımız, tarihimiz ve geçmişimiz nedeniyle Suriye’deki savaştan etkilenmememiz mümkün değildi zaten.

'BAZI AKP'LİLER HIZINI GAZINI ALAMADI'

5 yıl önce savaş ilk başladığında ne söylediysek aynı noktadayız ve haklı olduğumuz maalesef her geçen gün ortaya çıkıyor. Hatırlarsanız, AKP hükümeti ki o zaman stajyer başbakan dışişleri bakanıydı. 3 ay içinde Şam’ın düşeceğini ve yeni bir hükümetin kurulacağını öngörüyorlardı. Hatta bazı AKP’liler hızını, gazını alamamış, Şam’da “Emevi Camisi’nde namaz kılacağız” diyorlardı.

'Saraydaki zat...'

AKP, Şam’daki Alevi Baas rejiminden rahatsız oluyorlardı. Şam rejimi yıkılacaksa, mezhep açısından, ideolojik açıdan AKP’ye yakın bir iktidar kurulması fırsat doğdu demişlerdi. Mısır’da, Tunus’tan, Libya’ya, Irak’a kadar AKP’ye yakın rejimler kurulursa, saraydaki zatın yeni bir hilafet sistemiyle yeni halife olmasının inşa süreci olarak baktılar. Bir şahsın saraydaki zatı kastediyorum, bir partinin, bir hükümetin hedefleri olabilir. Halife de olmak isteyebilir. "Ben böyle olmak istiyorum, diyebilir. Açıkça ajandamızda şunlar var, adım adım gerçekleştirmek istiyoruz” diyebilir. Halka, topluma sunabilir, halk bunu destekliyorsa, elinde gücü varsa, aleni bir programla hayata geçirmek istiyorsa, meşru, demokratik yollarla yapabilir. Fakat çirkin oyunlarla, İslam’la da, insanlıkla da, halifelikle de alakası olmayan, rant, talan, rüşvet, yolsuzluk, katliam politikaları üzerine kurulu bir sürece haklı bir sistem diyemezdik. Şam’la ilgili düşünceleri buydu.

'Barbarlar ordusunu desteklediler, Suriye'den toplu göçler başladı'

Uluslararası güçler, BM, ABD, Şam ve Suriye’yle ilgili doğrudan müdahale kararı almıyordu. Afganistan ve Irak’tan dolayı “Suriye’ye asker göndermeyeceğiz” demeye başladılar. “Madem Şam yönetimi devrilmiyor, o halde biz bir şey yapmalıyız” dediler. O günden bu yana Türkiye bunun faturasını ödüyor. Bir şeyler yapmak dedikleri şey, oradaki radikal grupların desteklenmesiydi. Bugün IŞİD, El Kaide, Nusra, Ahrar-ül Şam gibi gruplar bu destek yüzünden güçlendiler. Bunu niçin anlatıyorum? Bugün Dikili’ye mülteciler yerleştiriliyor. Nereden nereye geldik diye... AKP bu kafa kesen, tecavüz eden barbarlık ordusunu destekleyene kadar toplu göçler yoktu. Ne zaman bu barbar grupları desteklemeye başladılar, silahla TIR göndermeye başlayınca göçler başladı. Bunlar talan ordusu gibi girdikleri her yerde insana, İslam’a dair ne varsa yok etmeye başladılar. Milyonlarca insan bu tarafa, Ürdün’e göç etmek zorunda kaldılar. Bu göçleri tetikleyen şey, Davutoğlu ve Erdoğan’ın yeni emperyal, alt emperyal, yeni Osmanlıcılık diyebileceğimiz hatalı politikalarından kaynaklı. Bu kadar insan ölmeyebilirdi.

'Binlerce TIR gitti'

Davutoğlu, bizzat terörü örgütledi. Cumhuriyet Yayın Yönetmeni’yle ve Ankara Temsilcisi’nin yargılanmasının nedeni budur. Orada sadece birkaç TIR yakalandı. Yüzlerce, binlerce TIR teslim edildi. Orada bir nüfus değişimi sağlanacaktı. O insanlar göç edecek, Nusracılar, IŞİD’ciler yerleşecek. Bunlar AKP’yle uyumlu kesimler. Musul’da olanlar... Konsolos şu an CHP milletvekili. Keşke konuşsa. Teröristle müzakere olmaz diyorlar. Musul’da yaptınız. Hem de en barbarıyla yaptınız. IŞİD barbarlarıyla, tecavüzcüleriyle Musul Başkonsolosluğu’nda müzakere yaptınız. Cumhurbaşkanı da bunu itiraf etti. "Yaptıysak yaptık" diye.

Bu tarafa gelenler Avrupa’ya şantaj olarak kullanılacak, Türkiye’de yerleştirilecek yerlerde nüfus değişimi sağlanacaktı. İşte AKP’nin Suriye politikasının sonucu bu.

Demirtaş'tan MHP'ye: Çakma milliyetçi, Çin malı parti

Çakma milliyetçi, Çin malı bir parti var. Onların da desteğiyle gensoru reddedildi. AKP’nin kuyruğu diyordum ama düzeltiyorum. Bunlar AKP’liden daha çok AKP’li. Her hafta iki tane AKP grup toplantısı yapılıyor. Birini Bahçeli, birini Davutoğlu yapıyor. Davutoğlu, konuşsa, Bahçeli kafasını sallasa yeterli.

Demirtaş'tan Bahçeli'ye: İçin rahat olsun, katliam zaten yapılıyor

“Taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakılmasın” diyerek katliam çağrısı yaptı. Bırakılmıyor zaten. Kan görünce, kendisinin yanaklarına can geldiğini defalarca acı bir şekilde tecrübe ettik. Senin için rahat olsun. Bizim içimiz rahat değil. Bu vücutta baş gitse bile başsız bedenimiz yine sizin önünüzde diz çökmez. Merak etmeyin. Katliamın, alçaklığın tarihini yazmış olanlar, bizi tehdit ederek, halkı tehdit ederek, katliamla korkutarak iktidarlarını güncelleyemeyecek. Maraş’ta, Sivas’ta yaptıklarınızı yapamayacaksınız.

3 Nis 2016

Erdoğan: PKK, YPG, ASALA ve paralel yapı yan yanaydı!


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti dönüşü, Washington'da kendisine yönelik yapılan protestoları değerlendirdi: Brookings Enstitüsü'nün önünde PKK, YPG, ASALA ve paralel devlet yapılanmasının temsilcilerinin yan yana olduklarını gördüm.

ABD temaslarını tamamlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'ye döndü.

İstanbul Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, temaslarına ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

'ORADA GÖRDÜĞÜM TABLO ÇOK MANİDARDI'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde yapacağı konuşma öncesinde yaşanan olaylarla ilgili olarak, şu ifadeleri kullandı:

''Brookings Enstitüsü'nde, Küresel Sınamalar ve Türkiye'nin 2023 Hedefleri konulu bir konferansım oldu. Bu konferansın öncesinde yaşadığım tablo gerçekten çok çok manidardı. Yani ülkemde bazı şeyleri boşuna anlatmıyoruz, boşuna konuşmuyoruz. Ama bunu Brookings Enstitüsü'nün önünde bizatihi görmenin, böyle bir delille, ispatla bunu yaşamanın da bahtiyarlığını duydum. Orada gördüğüm şuydu, PKK terör örgütünün temsilcileriyle YPG'nin temsilcileriyle ASALA'yı ve onun yanında da ülkemizden kaçıp şu anda Amerika'da yaşayan paralel devlet yapılanmasının temsilcilerinin hepsinin iç içe, yan yana olduklarını gördüm. Bu bir ispattı, bu bir delildi. Onun için de bu paralel devlet yapılanmasına gönül vermiş olan saf, temiz kardeşlerime sesleniyorum, kimlerle beraber olduğunuzun farkında olun. Ülkemizdeki terör örgütünün Amerika'daki ayaklarının orada özellikle paralel devlet yapılanmasıyla nasıl iç içe olduğunu bilmeniz gerekiyor ve bunlar orada maalesef ülkemde şehit olan bizim Mehmedimiz için polisimiz için köy korucularımız için ağlamıyor.''

'O DA GAZETECİ, BİZİMKİLER DE GAZETECİ'

Maryland’da bir Azeri gazetecinin kendisine soru sorması sırasında da oldukça duygulandığını anlatan Erdoğan, ''Maryland'da yaşadığım olay çok manidardı. Orada Azeri bir gazetecinin yanıma yaklaşarak dün Ermenistan-Azerbaycan sınırındaki çatışmalar neticesinde ölen 12 Azeri kardeşimizle ilgili, 'Siz ne diyorsunuz' diye bana sordu ve cevabını verirken gözlerinden akan yaşları gördüğümde hakikaten orada duygulanmamak mümkün değildi. O da gazeteci, bizdekiler de gazeteci... Ben tabii buradaki medya mensuplarını tenzih ediyorum ama bakın gazetecilik bu ülkenin cumhurbaşkanına küfretmek değildir, bu ülkenin cumhurbaşkanının ailesine küfretmek değildir. İşte oradaki gördüğüm o tablo aslında ders niteliğinde bir tablodur'' dedi.

'ERMENİSTAN ATEŞİ KESERSE, AZERBAYCAN DA ATEŞKESE HAZIR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ermenistan ile Azerbaycan arasında bir ateşkes ilan edilip edilmediğinin sorulması üzerine ise ''Ben tabii olayı duyduğum anda İlham Aliyev kardeşimi aradım, o da havaalanına gidiyor, oradan Azerbaycan'a geçecekti. Kendilerine başsağlığı dileklerimizi ilettik ve o anda zaten çatışmalar devam ediyordu. Fakat ateşkes ile alakalı az önce aldığım bilgi, eğer Ermenistan tarafı ateşkes ilan ederse, onlar ateşi keserse Azerbaycan da ateşkese hazır olduğunu açıkladı. Olayın aslı bu'' diye konuştu.

26 Mar 2016

Başbakan Davutoğlu'ndan 'Başkanlık Sistemi' açıklaması!


Başbakan Davutoğlu, DEİK Dünya Türk Girişimciler Kurultayı Gala Yemeği'nde bir konuşma yaptı.

Başbakan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Başbakan Ahmet Davutoğlu, DEİK Dünya Türk Girişimciler Kurultayı Gala Yemeği'nde yaptığı konuşmada, "Bugün bizim, Türkiye için birinci önceliğimiz güven ve istikrardır. Türkiye'deki demokratik siyaseti, güven ve istikrarı gözümüzün ışığı gibi koruyacağız. Ekonominin geleceği de toplumsal barışın geleceği de güven ve istikrarın korunmasına bağlıdır. Bunun için de yerinde sayan değil, hedefleri olan ve o doğrultuda sürekli ilerleyen, gelişen bir ülke olmak zorundayız." dedi.

Davutoğlu, "Şartlar ne olursa olsun demokrasiden, hukuk devletinden, üretimden, ihracattan, istihdamdan, sosyal barıştan, çalışma barışından gözümüzü ayırmayacağız. Adaleti gözeten, vesayeti reddeden, toplum ihtiyaç ve taleplerine uygun bir anayasa yapmaktan asla vazgeçmeyeceğiz." diye konuştu.

Türkiye'nin bütün krizleri aşacak güce sahip olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi: "Büyük kriz Türkiye'yi nasıl teğet geçtiyse, krize rağmen nasıl 6,5 milyon insanımıza o günden bugüne istihdam ve iş imkanı sağladıysak, bugünkü arızi bölgesel sorunlara, etrafımızdaki ateş çemberine rağmen bütün bu krizleri de aşacak güce sahibiz. Psikolojimizi değiştirmek isteyenler asla muratlarına eremeyecekler. 7 Haziran seçimleri sonrasında tek başına hükümet kuramamış olmamızdan kaynaklanan ortamı değerlendirmek ve bir kaos ortamı oluşturmak isteyenler asla başarıya ulaşamayacaklar."

'HEPİMİZ SOKAKLARA ÇIKALIM'

Davutoğlu, "Bugünlerde, bütün vatandaşlarımızın yeise, karanlığa sevk edilmek istendiği günlerde hepimiz sokaklara çıkalım, 'Omuz omuzayız, bir aradayız, hiçbir şekilde bu terör odaklarına teslim olmayacağız' diye haykıralım." dedi.

Vizesiz ziyaret edilen ülke sayısının 42'den 69'a çıkarıldığını belirten Başbakan Davutoğlu, "Avrupa'ya vizesiz seyahati de inşallah en kısa zamanda gerçekleştirmek üzereyiz. Size bu müjdeyi de vermek inşallah en geç haziran ayında bize nasip olacak." diye konuştu.

BAŞKANLIK SİSTEMİ

Başbakan Davutoğlu konuşmasında başkanlık sistemi tartışmalarına da değindi ve "Başkanlık sistemini benimseyen bir anayasa için her türlü adımı atacağız" dedi.

Başbakan, yeni anayasa konusunda yol haritasını belirlediklerini bugün de konu hakkında Dolmabahçe Ofisi'nde çalışma gerçekleştirdiklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimizin yeni anayasa talebini karşılamak üzere AK Parti olarak çalışmalarımızı hızlandırmaya karar vermiş bulunuyoruz. Yetkili kurullarımızda çok verimli istişarelerde bulunarak milletimizin yeni anayasa beklentisini karşılamaya yönelik her türlü planlamayı yaptık. AK Parti bünyesinde bir anayasa komisyonu kurarak çalışmalarımızı somutlaştırdık, yol haritamızı belirledik. Bugün de bu komisyonun üyeleriyle uzun ve detaylı bir çalışmayı Dolmabahçe Ofisi'nde gerçekleştirdik. Önümüzdeki haftadan itibaren yazım heyetimiz çalışmalara başlayacak. İnşallah önümüzdeki 1 ay içinde bütün bu yazım çalışmalarını tamamlamayı planlıyoruz. Bu aşamada bize iş dünyamızdan gelecek her türlü teklife açığız"

23 Mar 2016

İsrail Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradı!


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin arasında bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştiği...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la telefonda görüşen İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, İstanbul'da terör saldırısında hayatlarını kaybeden Israil vatandaşlarının naaşlarının nakli, ayrıca yaralanan Israillilerin tedavisi ve nakli konularında gösterilen özen ve ilgiden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkürlerini iletti. Rivlin, Ankara ve İstanbul’daki son terör saldırılarını kınayarak, Erdoğan’a taziyelerini de iletti.

ERDOĞAN, TAZİYE TELGRAFI GÖNDERMİŞTİ

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Rivlin, Pazar günü kendisine taziye telgrafı gönderen Erdoğan’ı bugün telefonla aradı. İsrail Cumhurbaşkanı Rivlin’in İstanbul’da terör saldırısında hayatlarını kaybeden İsrail vatandaşlarının naaşlarının nakli, ayrıca yaralanan İsrailliler’in tedavisi ve nakli konularında gösterilen özen ve ilgiden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini ilettiği kaydedildi.

Telgraftan dolayı da teşekkür eden Rivlin’in görüşme vesilesiyle Ankara ve İstanbul’daki son terör saldırılarını kınadığı, Erdoğan’ın şahsında tüm Türkiye’ye taziye dileğinde bulunduğu belirtildi.

14 Mar 2016

Kılıçdaroğlu'ndan MYK sonrası flaş açıklamalar!


Ankara'da dün yaşanan hain saldırının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başkent'teki Genel Merkezi'nde açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu Meclis Başkanı'na çağrı yaparak 'Biz anaların ağlamasını istemiyor. Bu ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamasını istiyoruz' dedi. Başbakan'a da çağrı yapan CHP lideri, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın görevden alınmasını istedi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü toplanan MYK sonrası düzenlediği basın toplantısındaki konuşmasının satır başları:

Terör karşısında üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeye hazırız. Teröre karşı ortak ve net bir tavır takınmalıyız. Terörü bütürmek için her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki bu ülkede terörü bitirelimç Üzerimize düşen ne varsa terörü bitirelim.

7 HAZİRAN SONRASI "BİZİ TEK BAŞINA İKTİDAR YAPIN TERÖR BİTSİN" DEDİLER

7 Haziran sonrası bir tablo ortaya çıktı ve terör artmaya başladı. Çıkıp bizi tek başımıza iktidara getirin söz terörü bitireceğiz dediler. Terör bitti mi? Bir bölgeyi aştı Türkiye sathına yayıldı.

Vatandaşlarıma şu soruyu soruyorum; ne oldu da terör tüm yurda yayıldı. 14 yıldır ülkeyi yönetenler ne yaptı da bu oldu? Bu soruyu her vatandaşın kendisine sorması lazım. Sorarsak ülkeye demokrasiyi getiririz.

HER SALDIRIDAN SONRA DAHA ÇOK ÖLÜYORUZ

Her saldırıdan sonra önlem alıyoruz. Ama her saldırıdan sonra daha çok vatandaşımız ölüyor. Ülkeyi ben yönetemiyorum. Aylardır Ankara'ya Emniyet Müdürü atayamayan bir iktidar terörü bitirebilir mi? Emniyet Müdürü'nün olmadığı bir başkent düşünebiliyor musunuz? Merak ediyorum faturayı kime çıkaracaklar. Ben atayacaktım şu engel oldu desinler.

GİZLİ SERVİSLER AT KOŞTURUYOR

Bu ülkeyi bilgi ve birikimle yöneteceğiz. Bütün ülkelerin gizli servis ajanları Türkiye'de at koşturuyor. Çok önemli bir konu daha arkadaşlar. Anayasamızın 112. maddesi ülkeyi yönetenlerin siyasi sorumluluğundan söz eder. 100'lerce insanımız hayatını kaybetti. Kim bunun sorumlusu.

O GÖREVİ YAPAMIYORSA GÖREVDEN ALACAKSIN

Sayın Davutoğlu'na açık ve net çağrı yapıyorum. Yönetemiyorsunuz imajı sizin üzerinize yapışıyor. Yapamıyorsa görevini görevden alacaksınız. Defalarca söyledim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Krizin adı yönetim krizidir. Türkiye Cumhuriyeti yönetilmiyor. Biz ülke olarak bunu hak etmiyoruz.

Hepimizin gözlerinin önünde savrulan Türkiye'yi görmek istemiyoruz. En acı feryat annelerin feryadı. En dayanılmaz acı evlat acısıdır. Bu acıyı bize yaşatanlara ne demeliyiz? Bu acıya katlanmak bizim işimiz midir?

Çözecekseniz yolunuz yönteminiz varsa size her türlü desteği verelim. Vatandaş size dertlerimizi çözün diye oy verdi. Eğer siz devletin imkanlarını kendi ikbaliniz için kullanırsanız bu tür ortamlara zemin hazırlarsınız.

NE YAPMALIYIZ?

Önce Türkiye, kurucu ayarlarına dönmek zorunda. Türkiye hangi ayarlarla kurulduysa o ayara dönmek zorunda. Bütün komşularıyla barış içinde bir çerçeveyi oluşturmak zorunda. Kurucu ayarlarına dönmeyen bir Türkiye felakete dönmeye hazır bir Türkiye'dir. Komşularımızla niye kavga ediyoruz. Fatura gariban evlatlarımıza ve annelerine çıkıyor. Bu dış politikanın 180 derece değişmesi lazım. Değişmezse Türkiye terör ithal eden ülke konumunu sürdürmeye devam edecektir. Terör tek başına bir siyasal partinin sorunu olmanın ötesine geçmiştir.

MECLİS BAŞKANI'NA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM

Terör bizim ulusal sorunumuz haline gelmiştir. En büyük görev Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na düşüyor. Meclisi terör konusunda çalıştırmalı. Sayın Meclis Başkanı'ndan istirhamım, madem TBMM'ye kurucu meclis diyoruz şimdi o işleve dönmeli. 9 kez önerdik, gelin terörü konuşalım. 9'una da ret kararı çıktı. Mademki kurucu ayarlarımıza döneceğiz sözde değil özde de parlamento bütün siyasi partileri bir araya getirmelidir.

ANAYASA'NIN 112. MADDESİNİN GEREĞİ YAPILMALI

Annelerin feryatları bir bakanın kulağına gitmiyorsa Başbakan sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli ve İçişleri Bakanı'nı o koltukta bırakmamalı. Konuyu uzmanına teslim edeceksiniz. Devlette çürüme başladığı için Emniyet Müdürlüğü görevine kimse getirilemiyor. Ben her şeyi bilirim derseniz bugünkü acı tabloyla karşı karşıya kalırsınız.

ABDÜLKADİR SELVİ'YE TEPKİ

Neredeyse her haber kanalının içinde bir hükümet komiseri arkadaşımız var. Ve halka terörle yaşamaya alışmalıyız diyor. İyi de niye terörle yaşamaya alışalım. Bir beceriksizliği halka fatura etmenin manası nedir? Hangi gerekçeyle siz televizyona çıkıp böyle konuşuyorsunuz. Aydın diye geçiniyorsunuz. TV ekranlarına sizi beceriksizliği kapatmak için değil sorunu nasıl çözebiliriz diye çıkarmalı. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar beceriksiz mi?

Birinci sınıf demokrasi istiyoruz neden getirmiyorlar? Her bomba patladıktan sonra gözyaşı döküyoruz? Bizim aklımız yok mu? Zaafı olan kurumların yöneticilerini alırsınız yoksa o zaafa siz ortak olursunuz. Cumhuriyet Halk Partisi anaların ağlamasını istemiyor. Bu ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamasını istiyor.