ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

6 Eyl 2016

HDP lideri Selahattin Demirtaş ifadeye çağrıldı!

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP lideri Selahattin Demirtaş’ı 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan, ifadesini alınmak üzere adliyeye çağırdı.
            
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturma kapsamındaHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Milletvekili Nursel Aydoğan'a ifadevermeleri için davetiye gönderildi.

Demirtaş ve Aydoğan'ın soruşturma kapsamında "Silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan şüpheli sıfatı ile ifadelerinin alınması için davetiye gönderildiği öğrenildi.



DHA

19 May 2016

AK Parti kararını verdi: Genel Başkan adayı Binali Yıldırım!


Bugün gerçekleştirilen AK Parti MKYK toplantısı sonrasında yeni genel başkan adayının Binali Yıldırım olduğu öğrenildi. Temayül yoklamalarında çıkan Yıldırım AK Parti'nin yeni genel başkan adayı oldu.

Başbakan Davutoğlu'nun çekilme kararının ardından gözler AK Parti'nin yeni genel başkanının kim olacağına çevrilmişti.

AK Parti MKYK, yapılan temayül yoklamalarını bugün değerlendirdi. Ardından temayülde yüzde 80 oranında ismi ön plana çıkan Binali Yıldırım, AK Parti'nin yeni Genel Başkan adayı oldu.

Başbakan Davutoğlu'nun istifasını Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vermesinin ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin 27. Başbakanı Binali Yıldırım olacak.

3 May 2016

Demirtaş'tan dokunulmazlık tehdidi!


Amerika'dan döndükten sonra Meclis'te HDP Grup Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve bazı arkadaşlarının hapse atılması durumunda eğer halk isterse başka parlamentoların kurulabileceğini söyledi.

Siyasetin tansiyonu her geçen gün yükseliyor. Gözler Ankara'da. siyasi parti liderlerinin parti grup toplantılarındaki konuşmalarındaydı. HDP'de kürsüye çıkan isim Amerika ziyaretinden dönen Demirtaş'tı.

Selahattin Demirtaş "vekiller tutuklanırsa,vekillikler düşerse parlamentoları halk kurar, halk isterse birden fazla parlamento da kurar." diye konuştu.

İşte Demirtaş'ın açıklamalarının satır başları:

Her nedense durup dururken Kilis'e düşen roket meselesi. Her yere giderken hedefe gidiyor Kilis'e yalnışlıkla giden roket icat etmişler. 60 roket sadece bir kaç ayda Kilis'e atıldı. 20'yi aşkın kişi can verdi. Bu barbar tecavüz ordusu göstere göstere yapılıyor. Böyle bir akılsızlık olur mu? Ne zaman vurdunuz ne zaman cenazeyi saydınız, bari bir gün sonra açıklama yapın. Bütün ülke büyük bir aldatmacayla karşı karşıyadır.

IŞİD, Ahraru Şam ve Nusra Cephesi kendi içindeki iktidar mücadelesiyle beraber AKP'ye 'Aman bize desteği kesme' diyor roket atıyor bunun için de Kilis'e roket atıyorlar.

PYD, bizim hükümetimize göre azılı bir terör örgütü, Kilis'e 60 roket atan, Suruç'ta Ankara'da yüzlerce kişiyi katledenler öfkeli siviller. Onlar Davutoğlu'nun öfkeli çocukları. İstedikleri zaman Türkiye'deki muhalifeti tehdit etmek için kullanıyorlar. O yüzde IŞİD Kilis'i vurdu diyemiyor, düştü diyorlar. Vali komedyen midir, şakacı mıdır? Kilis Valisi diyor ki yer çekimi var elbette roket düşecek.

Kendi partisini yönetemeyen bir acizliğe düştüler. Nusaybin'de Cizre'de, Sur'da yapılanları görüyorsunuz. Her gün İstanbul'da, Ankara'da, Adana'da, Kilis'te bombalar patlıyor ve hükümet zannedersiniz ki geçmiş 13 yılın enkazını devraldılar sanki yeni iktidara gelmiş gibi davranıyorlar.

Meclis Başkanı'nın laiklikle ilgili açıklama bu sürecin bir parçasıdır. Başkanlık ve laikliğin olmadığı bir sistemi hayata geçirmek istiyorlar. IŞİD'in Kilis'i vurması tesadüf değil, insanlar korkuyorlar. Yüksekova'da operasyonların bitmesine rağmen ev ev yakılıyor olması tesadüf değilk. Referanduma yeni sistemlerini götürüp kendi istediklerini hayata geçirme çabasıdır.

Zorbalıklar karşısında geri adım atarsak bizim çocuklarımız kapkaranlık bir ülkede yaşamaya mahkum olacaklar. Çocuklarımız aydınlık bir gelecekte özgürklük içinde yaşasınlar biz canımızı vermeye hazırız. Bunu söylememiz lazım.

BAHÇELİ'YLE 7 HAZİRAN ÖNCESİ ANLAŞTI

Dokunulmazlıklar mevzusu bütün bu darbe konseptinde asla bağımsız değildir. 7 Haziran sonrası Türkiye'de bir saray darbesi yalandı. Ve 7 Haziran'dan bir hafta önce planlandı. HDP'nin barajı aştığı anlaşılınca darbe planı yapıldı. VE MHP'nin genel başkanı ile 7 Haziran öncesi anlaşma sağladılar. İttifakı 7 Haziran'da kurdular. Ülke savaş ortamına sürüklenecek oylar toplanacak ve tek başına iktidar, tek başına anayasa yapılacaktı. 28 Şubat post modern darbesinin dışında 7 Haziran'da yaşanan da değişik bir darbedir.

Zaten üniversite bitirp bitirmediği muammadır. Kitap bile okumuyorum diyor. Kendisi ifade ediyordu. Entellektüel kapasitesi budur. Bu adam ülkenin 100 yıllık geleceğini ben düzenleyeceğim diyor.

HDP oldukça bu darbenin olmayacağını o da biliyor. 50 tane de üniversite bitirseniz onun kadar yalan söyleyemezsiniz. Stajer başbakan onun kadar iyi değil. Ustasının maaşallahı var. O yalan konuştuğunda anlayamazsınız. Ne dediler milletvekilleri bagajında silah taşıdılar o yüzden dokunulmazlıklarını kaldıracağız dediler. Zannederler ki milletvekilleri sabah akşam bomba taşıyor. Türkiye'nin batısına yalan üzerinden iftira süreci başlattılar.

SAVCI DİYOR Kİ HDP'Lİ VEKİLİN ARABASINDA SİLAH ÇIKMAMIŞTIR

İşte Faysal Sarıyıldız'ın fezlekesi. Silah mühimmat ve diğer malzemelerin Faysal Sarıyıldız'ın aracına yerleştirilmediği ortaya çıktı. Çünkü aracın fotoğrafı olaydan 18 saat önce çekilmiş. Ama savcı diyor ki yine de dokunulmazlığın kaldırılması. Şaka yapmıyorum. Bunun dışında yaptığımız konuşmalar. HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması için ortaya atılan iddia budur.

Bir kaç milletvekilimizi yagılatıp kamuoyunun gazını almak istiyorlar. Bu hükümet sizi kandırıyor. Ortada bir başarı yok. Ortada inanılmaz bir hükümet başarısızlığı var. Bizi linç ettirip sizin duygularınızı okşayacaklar. Nerden baksan bundan da PKK kazançlı çıkacak. Ortada bir savaş var bunun bitmesi lazım ama bunun yolu bu değil. Bunun yolu diyalogtur müzakeredir. Bunu anlatmayalım diye tetikçi bir ekip göndermişler. Bunlar vekil seçerken de bunu tercih etmişler. Bu tetikçileri kazma olarajk kürek olarak kullanmak için özellikle seçmişler.

Aldın tezkereni gidiyorsun işte. Kazansan da kaybetsen de gideceksin demedim mi? Ne oldu dedğimize geldiler mi?

23 Nisan'daki çocuklar bile daha rahat oturdu o koltuklara sen o kadar rahat oturamadın. Biz feleğin çemberinden geçmişiz. En az ceza alan benim ya. Biz kendimiz için direnmiyoruz. Mesele biz olsak biraz dinlenmek için gider yatarız içeride.

AKP CHP MHP BİRLEŞMİŞ 1 DOĞRUYU GÖTÜRMEK İSTİYORLAR

Dün komisyonda büyük bir iş başarmışlar gibi birbirlerini kutluyorlar. Biz olacaklardan korkmasak oy verip bir an önce süreci hızlandırabiliriz. Bizim vicdanımız var, ahlakımız var. Böyle olunca elimizden geleni yapmalıyız diyoruz. AKP, CHP ve MHP birleşmiş 3 yalnış birleşmiş 1 doğruyu götürmek istiyorlar. Kürtler başta olmak üzere bütün farklılıkları parlamentodan atma yasasıdır bu yasa.

Bizim önerdiğimiz dokunulmazlık teklifi Avrupa'daki en demokratik düzenlemelerden alınmıştır. Gücünüz yeterse parlamentoda vicdanlı vekiller çıkmazsa 337 ya da 367'yi bulursanız bizi kendi mahkemelerinizde yargılayamayacaksınız. Biz gitmeyeceğiz zorla mı götürmek isteyeceksiniz siz bilirsiniz. Bu parlamento sizin babanızın malı değil halkın malı. Burası bir anonim şirket değil, biz de çalışanları değil. Siz Meclis'e seçimle geldiniz biz KPSS ile gelmedik. Saray'daki seni eze eze yerin dibine sokmuş sen hala HDP'yi tehdit ediyorsun. Darbeye karşı halkın iradesini savunacağız. Eğer halk isterse birden fazla parlamento kurar. Eğer o noktaya getirirlerse 59 vekilimiz halkımızın yanında olur. Parlamentonun iradesini savunmak faşizmi savunmak değildir. Son gücümüze kadar kadar mücadele edeceğiz. Burada olmuyorsa bunların şefaatine de mahkum değiliz. HDP her saldırıya karşı adım adım ne yapacağını bilen bir partidir. AKP yenilecektir, Saray yenilecektir. Kazanacak olan biz olacağız.

8 Nis 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yanıt geldi!


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine yanıt verdi. Erdoğan, "Bu zat bulunduğu makamın adamı değil. Çırak bile hala olamadı. Çok çok ona yakışacak ifadeler var da bu ifadeleri kullanmaya edebim müsaade etmiyor" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışı yaptığı açıklamada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na çok sert yanıt verdi.

Erdoğan şöyle konuştu:

"Şu anda bu zat bir defa bulunduğu makamın adamı değil. Bu zat siyaseti henüz öğrenemedi. Ben kendisi için çırak bile olamadı demiştim, gerçekten çırak bile olamadı. Yakışacak çok çok ifadeler var da, buna edebim müsade etmiyor. Geçen söyledim zaten. Siyasi sapık dedim. Niye dedim. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, partimiz kurulduğundan bu yana dava arkadaşımızdır. Bu zatın ne ilmi, ne yaşamı, ne de siyasetteki yeri el vermez. Bir kasetle geldiği makam var, o kaset olmasa o makama gelemezdi. Sayın Baykal'ın yanından çıktığı zaman 'Adaylık düşünmüyorum' diyen kişi ertesi gün aday oldu. Akşam başka sabah başka bir tipleme. Allah Türk siyasetini böyle tiplerden korusun. CHP'ye oy vermiş kadın kardeşlerimin bu saygısızlığı aslında çok farklı değerlendirmeleri gerekirdi"

KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, kendisine yönelik "siyasi sapık" sözlerine yanıt verirken, "O zata soruyorum, Dolmabahçe'de oturup Kadıköy'den gelen kadınlara, kızlara bakıyorum demek nedir? Onlar dikizliyorum demek sapıklık değil midir? Bunun adı cinsel sapıklıktır. Söyleyen bizzat Erdoğan" demişti.

'CUMHURBAŞKANI'NA HAKARET'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının devamında, Anayasa Mahkemesi'nin "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçunun iptaline yönelik görüşme kararı almasına ilişkin, "Bu bir rutindir. Bu tür müracaatlarda 10 gün içinde yanılmıyorsam esasa girmenin kararını verir, ondan sonra da yine yanılmıyorsam bir ay içerisinde de bunu görüşür, gereken cevabı verir. Olay bu rutinin işlemesidir" dedi.

"BUNLAR CİBİLİYET MESELESİ"

Erdoğan, MKE Silah Fabrikası Müdürü'nün tutuklanmasıyla ilgili soru üzerine şöyle konuştu:

"Bunlar tabii karakter meselesi, cibiliyet meselesi. Buna yok diyemeyiz. Buna benzer şeyler çıkabilir. Nitekim şu anda tutuklandı ve iyi ki tabii ki böyle bir süreç işlemiş oldu. Buna benzer şeyleri yani her yerde bekleyebilirsiniz, olabilir. Temenni ederiz ki bunlar minimize olsun, hiç olmasın ama bu tabii çok çok üzücü bir olay. Bir makama gelmiş böyle bir insanın kalkıp da böyle bir sırrı deşifre etmesi veya buna tevessül etmesi çok çok yanlış bir olaydır. Tabii şimdi artık yargı onunla ilgili gereğini yapacaktır."

6 Nis 2016

Erdoğan muhtarlara seslendi, Kılıçdaroğlu'na sert çıktı!


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlara seslendi. Erdoğan'ın hedefinde CHP lideri Kılıçdaroğlu vardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile Bakanı hakkındaki sözlerle ilgili CHP liderini topa tutan Erdoğan 'Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?' dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından önemli satırbaşları şunlar:

Bizim muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini fevkalade rahatsız ediyor. Öyle ki işi beni eleştirmek adına muhtarlarımızı tahir etmeye aşağılamaya kadar vardırıyorlar. Bir casusluk davasında yargılanan konsolosu eleştirmiştim.

Güya bir mizah dergisi benim muhtarımızla yanak yanağa resim çektirdiğimizi gösterip aklın sıra biz böyle fotoğraf çektiririz siz ancak muhtarlarla ancak siz çektirirsiniz demek istiyorlar.

(İşte Erdoğan'ın isim vermediği o dergi)


Bu kafa kendisini aydın ve solcu olarak tanımlar ama aslında bunlar millet düşmanının önde gidenidir. Bu topraklara ait ne varsa hepsine ihanet içindeler. Dün ayağındaki çarığı, belindeki kuşağı, başındaki kasketi nedeniyle Ankara'ya koymayan kafa ile benim muhtarımla yanak yanağa fotoğrafımı basan kafa aynı kafadır. Bunların demokratlığı milletsiz demokratlıktır. Şu millet olmazsa Türkiye'yi ne güzel yönetiriz diyorlar. Biz rahat yine koltuklarımızda oturalım Cumhurbaşkanı hata yapsın halkın gözünden düşsün. Ya da üst akıl bir talimat versin bunları devirsin ahali de mecburen bizi iktidar getirsin. Hatta cinsi sapıklara dahi bel bağlamışlar.

KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİNE SERT TEPKİ

Ana muhalefetin başkanı çıkıyor konuşuyor. Ben onun şahsına değil onun şahsında başında bulunduğu partideki hanfendilere çağrı yapıyorum. Karaman'dan sonra ülkenin dört bir yanında olaylar başladı diyor. Sabah akşam müslümanlıktan dinden imandan bahsettiler. Dinime küfreden kişi müslüman olsa bari diyor. Aile Bakanımıza gaiz ifadelerle bahsediliyor. Dün bu ifadeler sansürlenerek ifadeler veriliyor. Ana muhalefetin üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık adalete hesap veriyor. Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız. Kaset olmasaydı bu partinin başına gelecek ne hali vardı ne mecali vardı. Takiyenin yalanın her türlüsü var. Bunlardan siyasetçi olmaz. Adam adam gibi adam olana prim verir benim milletim.

Bunlara benim milletim iktidarı teslim eder mi? Muhalefet partilerinin iktidar olmak gibi dertleri yok zaten. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar.

GEREKİRSE BAZI BÖLGELER TAMAMEN BOŞALTILABİLİR, BİNALAR UZAKTAN YIKILABİLİR

Türkiye kendi toprakları içinde ve hemen yanı başında yaşanan dünyanın en büyük terör tehditlerinin hedefi haline gelmiştir. Güneydoğu'da bazı şehirlerimizin mahallelerinde yaşanan olaylar halkımızın hayatı olumsuz etkileniyor hem de şehitlerimiz yüzünden içimiz sızlıyor. Sınıra bitişik ilçelerdeki operasyonlar tahkimatlar yüzünden yavaş ilerliyor. Şu anda özellikle Nusaybin'de böyle bir sıkıntı yaşanıyor. Biz sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi için hassasiyet gösterdiğimiz için bazı sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yapılan yerlerin tamamen boşaltılması binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.

Son zamanlarda bu sebeple şehit verdiğimiz görülüyor. Önceki gün şehit olan binbaşı Turgay Çelik ve Astsubay Selçuk Karabakla'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın.

Birilerinin yaşayacağı başka toprakları olabilir. Ama bizim gideceğimiz başka yer de niyetimiz de yok. Bu böyle biline. Milletimizin birliğini hedef alanlar üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar.

Kendi paçavralarını bayrağımızın yerine dikmek isteyenler onları ancak kefenlerinde kullanabilirler.

5 DAİMİ ÜYENİN 5'İ DE HRİSTİYAN

Hala ülkemizde içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi anlamayanlar var. Biz oynanan oyunların farkındayız. Dünya 5'ten büyüktür diyorum. Uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyorum. 196 ülke var BM'de. Ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında. 5 ülkeden 1 tanesi hayır diyorsa siz oradan karar çıkaramazsınız. Böyle adalet olur mu ya.. Bu 5 tane daimi üyenin hepsi de hristiyan. Bakıyorsunuz tek başına Rusya ve Çin hayır diyor iş bitiyor.

Dünyada 1 milyar 7 milyon müslüman var ama BM Güvenlik Konseyi'nde bir tane üyesi yok. Bunu söyledi diye ben diktatör oldu diyor. Birileri söylemese de ben bunu söylemeye devam edeceğim.

Tazehurmatu'da DAEŞ kimyasal silahlarla Türkmenlere saldırdı. Türkiye olarak Türkmenlere her türlü desteği verdik. Türmen ve Şii tüm Türkmenler bizim kardeşlerimizdir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam eden çatışmalar... Silahların susmacı için atılan adımlar umarım Ermenistan tarafında da karşılık bulur. Karşılık bulmazsa bunun vebali Ermenistan'a aittir. Rusya Türkiye taraf tutuyor diyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir taraf aranaccaksa bu Rusya'dır. Rusya Ukrayna'da da Gürcistan'da da Suriye'de de taraf olmuştur.

Dert Akdeniz'd eotorite kurmak. Dünya kamuoyunda Türkmenlere yönelik kimyasal saldırıya dair tepkiler var mı? Maksat kimyasal silahla mücadele değil.

5 Nis 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'vatandaşlıktan çıkarma' açıklaması!


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.

Erdoğan, Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde avukatlara hitap etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Adalet kavramının dolayısıyla hukuki çok önemli bir yeri var. Hukuk sisteminin en önemli unsurlarından biri olan avukatlık müessesi ne kadar itibarlı ve ilkeli olursa adalete o kadar katkıda bulunacaktır. Kimse size itibar vermez, güç vermez. Bunu eğitiminizle mesleki kabileyetlerinizle, dayanışmanızla, duruşunuzla sağlayacak olan sizsiniz. Her meslekte olduğu gibi avukatlar arasında da bu sıfatı istismar ederek başka emeller peşinde koşanlar olduğu gibi olacaktır.

'NEYMİŞ, AKADEMİSYENLER TUTUKSUZ YARGILANSINLARMIŞ'

Başbakan Davutoğlu, tutuklu akademisyenlere ilişkin bir açıklamasında 'Tutuksuz yargılanmalarından yanayım' demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı

Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz. Hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerlidir. Şüpheniz var mı? Son zamanlarda efendim işte neymiş, akademisyenler tutuksuz yargılansınmış. Suçluysa, yardım ettiyse tutuklu yargılanacak. Diğerinden onun ne farkı var? Avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama, adeletin tecellisini yardımcı olma misyonları, bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyor. Bizim ülkemizde avukatlar geleneksel olarak toplum lideri, halkın hislerininin tercümanı görevini gören konumu vardır.

Sizleri toplumsal hayatın her yanında görmek istediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Merhamet ve adalet o kadar önemli ki biz merhamet ve adalet peygamberinin izinden giden bir milletiz.

Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları mutlaka vardır.

Benim de danışmanlarımın ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Büyük oranda hukukçu arkadaşlarımdan, akademisyen hukukçular, gerekse avukatlardan oluşan arkadaşlarım, onlardan oluşan bir ekibim var. Buradaki çalışmaların temelini de onun olşuturduğuna inanıyorum. Bugün Türkiye’nin başına musallat olan sorunların ortak noktası bu milletin coğrafyasıyla, geçmişiyle...

Ülkemiz uzun süre farklı isim ve görüntüler altında faaliyet gösteren, vesayet odaklarının altında duran, milletimizin inancını hedef aldılar, başaramadılar, siyaset ve toplum mühendisliği projeleriyle hapsetmeye çalıştılar, istediklerini elde edemediler. Mezhep farklılıkları üzerinden kurgulara giriştiler, sonuç alamadılar. Hepsi sonuçsuz kalınca 2013’ten itibaren yeni olayları devreye soktular.

Gezi olayları üzerinden şahsıma ve hükümete muhalif olan herkesi mobilize ederek sosyal bir kaos çıkarmayı denediler. Başlangıçta kullanılan kavramların çekiciliğine kapılarak bu işe sempatiyle bakanlar bile, mesele Gezi parkı değil, sen hala anlamadın mı şifresini duyunca…

Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.

'ÖNCE HEPSİ BANA SALDIRIYORDU. SONRA...'

Orası (ABD) özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.

Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.

OBAMA'YA ÖLÜM TEHDİDİNE 3 YIL HAPİS

Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.

Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.

 'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR' 

 Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." bit.ly/1oyokck

28 Mar 2016

MHP'den o suç için idam teklifi!


MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarının idam ile cezalandırılması gerektiğini belirterek, bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) kanun teklifi sundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi sunan MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, cinsel suçların sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Kanun teklifinin gerekçeleri hakkında da bilgi veren Halaçoğlu, şunları keydetti:

"Gün geçmiyor ki ülkemizin herhangi bir yerinden tacize uğrayan çocuk, tacize uğrayan kadın, genç kız, anne, tecavüze uğrayan kız çocuğu, tecavüze uğrayan erkek çocuğu, bu yöndeki ölüm haberleri gazetelerin, televizyonların, sosyal medyanın manşetlerinde yer almasın. Anayasa’nın 102, 103, 104 ve 105. Maddeleri ile düzenlenen ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ kapsamında, 2002’de Türkiye’de dosya sayısı 8 bin 146 iken bu sayı 2011 yılında 32 bin 988 olmuş, yüzde 400 civarında bir artış gerçekleşmiştir.

Cinsel istismar suçları gün geçtikçe artıyor

Bu rakamlar da göstermektedir ki, Türkiye’de cinsel suç sayısında önlenemeyen bir yükseliş vardır. 2011’den günümüze kadar da ‘Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar’ da artış maalesef katlanarak devam etmektedir. Hatta 18.06.2014 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yapılan değişiklikler ile cezaların iki katına varan oranlarda artırılması bile caydırıcı olamamıştır. Cinsel istismar suçlarındaki artış, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk olarak tanımlanan henüz 18 yaşını doldurmamış vatandaşlarımızı baz aldığımızda çok daha büyük, çok daha ciddi boyutlardadır.

Adalet Bakanlığı verileri; 2011 yılında işlenen toplam 24 bin cinsel saldırı suçunda mağdurların yaklaşık yüzde 70’inin çocuk olduğunu, 7.610 sanığın 15 yaşından küçük çocuklara tecavüzle, 4.903 sanığın cinsel istismarla, 1.759 sanığın ise çocuk yaşta biriyle cinsel ilişkiye girmekle suçlandığını ortaya koymaktadır.

TÜİK verilerine göre sadece 2014 yılında 1.377’si erkek, 9.718’i kız çocuğu olmak üzere toplam 11 bin 95 çocuk cinsel istismara maruz kalmıştır. Türkiye’de son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı yaklaşık 250 bin’dir. Çocuklara yönelik cinsel istismar fiili tıpta pedofili (subyancılık) olarak isimlendirilen bir patolojidir. Cezai ehliyetleri tam olan bu psikopat kişilerin patolojik durumu, hastalığı tedavi edilemez ve bulduğu her fırsatta bu suçu işleyecektir. İşte kanun teklifi;

Halaçoğlu, kanun teklifinde ise şu değişiklikleri talep etti:

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 103’üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, idam cezası ile cezalandırılır. "(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, idam cezasına hükmolunur." "(7) Bu suçtan dolayı verilen cezalar para cezasına çevrilemez, indirim uygulanamaz, ertelenemez ve açılan davalarda zamanaşımı işlemez." MADDE 2- 5237 sayılı Kanunun 104 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "(1) Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, idam cezası ile cezalandırılır." MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

14 Mar 2016

Kılıçdaroğlu'ndan MYK sonrası flaş açıklamalar!


Ankara'da dün yaşanan hain saldırının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Başkent'teki Genel Merkezi'nde açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu Meclis Başkanı'na çağrı yaparak 'Biz anaların ağlamasını istemiyor. Bu ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamasını istiyoruz' dedi. Başbakan'a da çağrı yapan CHP lideri, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın görevden alınmasını istedi.

İşte Kılıçdaroğlu'nun olağanüstü toplanan MYK sonrası düzenlediği basın toplantısındaki konuşmasının satır başları:

Terör karşısında üzerimize ne düşüyorsa yerine getirmeye hazırız. Teröre karşı ortak ve net bir tavır takınmalıyız. Terörü bütürmek için her türlü desteği vermeye hazırız. Yeter ki bu ülkede terörü bitirelimç Üzerimize düşen ne varsa terörü bitirelim.

7 HAZİRAN SONRASI "BİZİ TEK BAŞINA İKTİDAR YAPIN TERÖR BİTSİN" DEDİLER

7 Haziran sonrası bir tablo ortaya çıktı ve terör artmaya başladı. Çıkıp bizi tek başımıza iktidara getirin söz terörü bitireceğiz dediler. Terör bitti mi? Bir bölgeyi aştı Türkiye sathına yayıldı.

Vatandaşlarıma şu soruyu soruyorum; ne oldu da terör tüm yurda yayıldı. 14 yıldır ülkeyi yönetenler ne yaptı da bu oldu? Bu soruyu her vatandaşın kendisine sorması lazım. Sorarsak ülkeye demokrasiyi getiririz.

HER SALDIRIDAN SONRA DAHA ÇOK ÖLÜYORUZ

Her saldırıdan sonra önlem alıyoruz. Ama her saldırıdan sonra daha çok vatandaşımız ölüyor. Ülkeyi ben yönetemiyorum. Aylardır Ankara'ya Emniyet Müdürü atayamayan bir iktidar terörü bitirebilir mi? Emniyet Müdürü'nün olmadığı bir başkent düşünebiliyor musunuz? Merak ediyorum faturayı kime çıkaracaklar. Ben atayacaktım şu engel oldu desinler.

GİZLİ SERVİSLER AT KOŞTURUYOR

Bu ülkeyi bilgi ve birikimle yöneteceğiz. Bütün ülkelerin gizli servis ajanları Türkiye'de at koşturuyor. Çok önemli bir konu daha arkadaşlar. Anayasamızın 112. maddesi ülkeyi yönetenlerin siyasi sorumluluğundan söz eder. 100'lerce insanımız hayatını kaybetti. Kim bunun sorumlusu.

O GÖREVİ YAPAMIYORSA GÖREVDEN ALACAKSIN

Sayın Davutoğlu'na açık ve net çağrı yapıyorum. Yönetemiyorsunuz imajı sizin üzerinize yapışıyor. Yapamıyorsa görevini görevden alacaksınız. Defalarca söyledim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor. Krizin adı yönetim krizidir. Türkiye Cumhuriyeti yönetilmiyor. Biz ülke olarak bunu hak etmiyoruz.

Hepimizin gözlerinin önünde savrulan Türkiye'yi görmek istemiyoruz. En acı feryat annelerin feryadı. En dayanılmaz acı evlat acısıdır. Bu acıyı bize yaşatanlara ne demeliyiz? Bu acıya katlanmak bizim işimiz midir?

Çözecekseniz yolunuz yönteminiz varsa size her türlü desteği verelim. Vatandaş size dertlerimizi çözün diye oy verdi. Eğer siz devletin imkanlarını kendi ikbaliniz için kullanırsanız bu tür ortamlara zemin hazırlarsınız.

NE YAPMALIYIZ?

Önce Türkiye, kurucu ayarlarına dönmek zorunda. Türkiye hangi ayarlarla kurulduysa o ayara dönmek zorunda. Bütün komşularıyla barış içinde bir çerçeveyi oluşturmak zorunda. Kurucu ayarlarına dönmeyen bir Türkiye felakete dönmeye hazır bir Türkiye'dir. Komşularımızla niye kavga ediyoruz. Fatura gariban evlatlarımıza ve annelerine çıkıyor. Bu dış politikanın 180 derece değişmesi lazım. Değişmezse Türkiye terör ithal eden ülke konumunu sürdürmeye devam edecektir. Terör tek başına bir siyasal partinin sorunu olmanın ötesine geçmiştir.

MECLİS BAŞKANI'NA ÇAĞRIDA BULUNUYORUM

Terör bizim ulusal sorunumuz haline gelmiştir. En büyük görev Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'na düşüyor. Meclisi terör konusunda çalıştırmalı. Sayın Meclis Başkanı'ndan istirhamım, madem TBMM'ye kurucu meclis diyoruz şimdi o işleve dönmeli. 9 kez önerdik, gelin terörü konuşalım. 9'una da ret kararı çıktı. Mademki kurucu ayarlarımıza döneceğiz sözde değil özde de parlamento bütün siyasi partileri bir araya getirmelidir.

ANAYASA'NIN 112. MADDESİNİN GEREĞİ YAPILMALI

Annelerin feryatları bir bakanın kulağına gitmiyorsa Başbakan sorumluluğunun gereğini yerine getirmeli ve İçişleri Bakanı'nı o koltukta bırakmamalı. Konuyu uzmanına teslim edeceksiniz. Devlette çürüme başladığı için Emniyet Müdürlüğü görevine kimse getirilemiyor. Ben her şeyi bilirim derseniz bugünkü acı tabloyla karşı karşıya kalırsınız.

ABDÜLKADİR SELVİ'YE TEPKİ

Neredeyse her haber kanalının içinde bir hükümet komiseri arkadaşımız var. Ve halka terörle yaşamaya alışmalıyız diyor. İyi de niye terörle yaşamaya alışalım. Bir beceriksizliği halka fatura etmenin manası nedir? Hangi gerekçeyle siz televizyona çıkıp böyle konuşuyorsunuz. Aydın diye geçiniyorsunuz. TV ekranlarına sizi beceriksizliği kapatmak için değil sorunu nasıl çözebiliriz diye çıkarmalı. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar beceriksiz mi?

Birinci sınıf demokrasi istiyoruz neden getirmiyorlar? Her bomba patladıktan sonra gözyaşı döküyoruz? Bizim aklımız yok mu? Zaafı olan kurumların yöneticilerini alırsınız yoksa o zaafa siz ortak olursunuz. Cumhuriyet Halk Partisi anaların ağlamasını istemiyor. Bu ülkede barış ve kardeşlik içinde yaşamasını istiyor.

24 Şub 2016

MHP'li Özdağ'dan flaş olağanüstü kurultay çağrısı!


MHP Genel Başkan Yrd. Ümit Özdağ: Parti içi istikrarsızlığa son verilmesi için olağanüstü kurultaya gidilmeli.

MHP'de Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray aydının başını çektiği muhalif isimler olağanüstü kongre için mahkemeye başvurmuştu.

MHP içinde sürpriz bir kurultay çağrısı daha geldi. Meclis'te basın toplantısı düzenleyen MHP Genel Başkan Yrd. Ümit Özdağ, "MHP olağanüstü kurulaya gitmeli. Olağanüstü kurultay partimize güç verecektir" dedi.

"PARTİ YARGININ ELİNE TESLİM EDİLMEMELİDİR"

MHP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, "Bahçeli’ nin olağanüstü kurultaya partiyi götürmesi toparlayıcı bir adım olacaktır. Kongre için imza verenler MHP'lilerdir. Parti Mahkemeye düşürülüp yargının eline teslim edilememelidir” dedi.

ÜMİT ÖZDAĞ İSTİFA ETTİ

Ümit Özdağ, MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden istifasını Genel Merkez'e ilettiğini söyledi.

GAZETECİ SORDU: ADAY OLACAK MISINIZ?

Gazetecilerin 'Olağanüstü kurultaydad genel başkanlığa aday olacak mısınız?' sorusuna Özdağ "Bizim talebimiz MHP'nin olağanüstü kongreye sayın Genel Başkanıın götürmesidir. Sayın Genel Başkan Türkiye'de demokrasi mücadelesi verirken parti içinde de buna özen göstermelidir." diye cevap verdi.