ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

22 Nis 2016

MHP'li Yalçın'dan Meral Akşener'e ağır suçlama!


Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Meral Akşener'i sert sözlerle eleştirdi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, "Yargıyı politikaya alet ederek MHP’yi olağanüstü kurultaya götürme çabaları" nın olduğunu söyleyerek, "MHP’ye yönelik son Pentagon-Pensilvanya ortak-üst akıl operasyonu. MHP’nin yeniden dizayn edilmesi kapsamında olağanüstü kurultay için yargıdan 'fetva' çıkarma ve genel başkan gelinliği giymeye soyunanlar için 'yüz görümlüğü' hazırlama çabalarına birtakım gayrimeşru odakların ve kirli ellerin karışma gayretleri gözlerden kaçmamaktadır. 'Bizim gelin' ifadesi, Meral Akşener için mi kullanılmıştır? İddialar, şüpheleri Dev-Sol/paralel çete dayanışması üzerinde yoğunlaştırmıştır" diye konuştu.

Yalçın, "Bu sürecin Okyanus ötesi tarafından desteklenmesi, küresel güçlerin taşeronluğunu üstlenen bir çetenin varlığına işaret etmektedir. 12. Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi Ümran Kaptan’a soruyoruz; MHP’ye kayyum atamanızın, Mülkiyeliler Lokalinde gerçekleşen görüşmeyle bir ilişkisi var mıdır? Size paralel yapının üst düzeyinden ulaşan ve paralel yapının önünü açmak için MHP’ye kayyum atamanızı isteyen birileri olmuş mudur?" diye sordu.

'DEV-SOL/PARALEL ÇETE' İDDİASI

Semih Yalçın şöyle devam etti:

"Bu arada MHP’ye yönelik paralel operasyonla ilgili vahim iddialar birbirini kovalamış, birbirinden ilginç tezler hem medyada hem de siyaset platformunda tartışılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede; MHP genel başkan adayı olduğunu açıklayan ve öteden beri paralel yapıyla ilişkilerini gizlemeyen Meral Akşener’in, MHP’ye yönelik kumpas bağlamında yargı sürecine ilişkin gelişmeleri eski Dev-Solcu olduğu söylenen eşinin kişisel bağlantıları üzerinden şekillendirdiğine dair iddialar gündeme düşmüştür. Adı geçen hanımefendi, eşinin bu bağlantılarını bir röportajında "Eşim komşu oğluydu. 20 yaşına kadar solcuydu. ’Benim eşim eski solcu, Maocu’ idi. O, daha sonra bizim cenaha girdi. Eşim Gaziantep ODTÜ’de okuyordu.

1977’lerde solun içinde etnisiteye vurgu yapan bir yapı oluşmuştu; o dönemde eşim onlardan koptu." şeklinde açıklamıştır. Bu ifadeler dikkate alınarak tartışılan söz konusu iddialar, şüpheleri Dev-Sol/paralel çete dayanışması üzerinde yoğunlaştırmıştır. Yine kamuoyuna yansıyan iddialara göre MHP’yle ilgili olağanüstü kurultayın mahkemeye taşınmasıyla ilgili süreç, Ankara Mülkiyeliler Lokalinde Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi hakimi Ümran Kaptan’ın da olduğu bir ortamda şekillendirildiği iddiaları ortaya atılmıştır. Bu ortamı, eski solcu kimliğiyle Meral Akşener’in eşi Tuncer Akşener’in sağladığı öne sürülmüştür."

6 Nis 2016

Erdoğan muhtarlara seslendi, Kılıçdaroğlu'na sert çıktı!


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlara seslendi. Erdoğan'ın hedefinde CHP lideri Kılıçdaroğlu vardı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Aile Bakanı hakkındaki sözlerle ilgili CHP liderini topa tutan Erdoğan 'Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız?' dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından önemli satırbaşları şunlar:

Bizim muhtarlarımızla muhabbetimiz birilerini fevkalade rahatsız ediyor. Öyle ki işi beni eleştirmek adına muhtarlarımızı tahir etmeye aşağılamaya kadar vardırıyorlar. Bir casusluk davasında yargılanan konsolosu eleştirmiştim.

Güya bir mizah dergisi benim muhtarımızla yanak yanağa resim çektirdiğimizi gösterip aklın sıra biz böyle fotoğraf çektiririz siz ancak muhtarlarla ancak siz çektirirsiniz demek istiyorlar.

(İşte Erdoğan'ın isim vermediği o dergi)


Bu kafa kendisini aydın ve solcu olarak tanımlar ama aslında bunlar millet düşmanının önde gidenidir. Bu topraklara ait ne varsa hepsine ihanet içindeler. Dün ayağındaki çarığı, belindeki kuşağı, başındaki kasketi nedeniyle Ankara'ya koymayan kafa ile benim muhtarımla yanak yanağa fotoğrafımı basan kafa aynı kafadır. Bunların demokratlığı milletsiz demokratlıktır. Şu millet olmazsa Türkiye'yi ne güzel yönetiriz diyorlar. Biz rahat yine koltuklarımızda oturalım Cumhurbaşkanı hata yapsın halkın gözünden düşsün. Ya da üst akıl bir talimat versin bunları devirsin ahali de mecburen bizi iktidar getirsin. Hatta cinsi sapıklara dahi bel bağlamışlar.

KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİNE SERT TEPKİ

Ana muhalefetin başkanı çıkıyor konuşuyor. Ben onun şahsına değil onun şahsında başında bulunduğu partideki hanfendilere çağrı yapıyorum. Karaman'dan sonra ülkenin dört bir yanında olaylar başladı diyor. Sabah akşam müslümanlıktan dinden imandan bahsettiler. Dinime küfreden kişi müslüman olsa bari diyor. Aile Bakanımıza gaiz ifadelerle bahsediliyor. Dün bu ifadeler sansürlenerek ifadeler veriliyor. Ana muhalefetin üzerinden siyaset yapmaya çalıştığı cinsi sapık adalete hesap veriyor. Peki bu siyasi sapıkları ne yapacağız. Kaset olmasaydı bu partinin başına gelecek ne hali vardı ne mecali vardı. Takiyenin yalanın her türlüsü var. Bunlardan siyasetçi olmaz. Adam adam gibi adam olana prim verir benim milletim.

Bunlara benim milletim iktidarı teslim eder mi? Muhalefet partilerinin iktidar olmak gibi dertleri yok zaten. Bu kadar sorumluluk bizim muhalefeti bozar.

GEREKİRSE BAZI BÖLGELER TAMAMEN BOŞALTILABİLİR, BİNALAR UZAKTAN YIKILABİLİR

Türkiye kendi toprakları içinde ve hemen yanı başında yaşanan dünyanın en büyük terör tehditlerinin hedefi haline gelmiştir. Güneydoğu'da bazı şehirlerimizin mahallelerinde yaşanan olaylar halkımızın hayatı olumsuz etkileniyor hem de şehitlerimiz yüzünden içimiz sızlıyor. Sınıra bitişik ilçelerdeki operasyonlar tahkimatlar yüzünden yavaş ilerliyor. Şu anda özellikle Nusaybin'de böyle bir sıkıntı yaşanıyor. Biz sivil vatandaşlarımızın zarar görmemesi için hassasiyet gösterdiğimiz için bazı sorunlarla karşılaşıyoruz. Gerekiyorsa operasyon yapılan yerlerin tamamen boşaltılması binaların uzaktan yıkılması yoluna gidilebilir.

Son zamanlarda bu sebeple şehit verdiğimiz görülüyor. Önceki gün şehit olan binbaşı Turgay Çelik ve Astsubay Selçuk Karabakla'ya Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim cennetiyle cemaliyle müşerref kılsın.

Birilerinin yaşayacağı başka toprakları olabilir. Ama bizim gideceğimiz başka yer de niyetimiz de yok. Bu böyle biline. Milletimizin birliğini hedef alanlar üzerine bastıkları toprağın bir de altına baksınlar.

Kendi paçavralarını bayrağımızın yerine dikmek isteyenler onları ancak kefenlerinde kullanabilirler.

5 DAİMİ ÜYENİN 5'İ DE HRİSTİYAN

Hala ülkemizde içeride ve dışarıda verdiği mücadeleyi anlamayanlar var. Biz oynanan oyunların farkındayız. Dünya 5'ten büyüktür diyorum. Uluslararası kurumların yeniden yapılandırılmasını talep ediyorum. 196 ülke var BM'de. Ama hepsinin kaderi 5 ülkenin ağzında. 5 ülkeden 1 tanesi hayır diyorsa siz oradan karar çıkaramazsınız. Böyle adalet olur mu ya.. Bu 5 tane daimi üyenin hepsi de hristiyan. Bakıyorsunuz tek başına Rusya ve Çin hayır diyor iş bitiyor.

Dünyada 1 milyar 7 milyon müslüman var ama BM Güvenlik Konseyi'nde bir tane üyesi yok. Bunu söyledi diye ben diktatör oldu diyor. Birileri söylemese de ben bunu söylemeye devam edeceğim.

Tazehurmatu'da DAEŞ kimyasal silahlarla Türkmenlere saldırdı. Türkiye olarak Türkmenlere her türlü desteği verdik. Türmen ve Şii tüm Türkmenler bizim kardeşlerimizdir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam eden çatışmalar... Silahların susmacı için atılan adımlar umarım Ermenistan tarafında da karşılık bulur. Karşılık bulmazsa bunun vebali Ermenistan'a aittir. Rusya Türkiye taraf tutuyor diyor. Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir taraf aranaccaksa bu Rusya'dır. Rusya Ukrayna'da da Gürcistan'da da Suriye'de de taraf olmuştur.

Dert Akdeniz'd eotorite kurmak. Dünya kamuoyunda Türkmenlere yönelik kimyasal saldırıya dair tepkiler var mı? Maksat kimyasal silahla mücadele değil.

5 Nis 2016

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'vatandaşlıktan çıkarma' açıklaması!


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar.

Erdoğan, Avukatlar Günü dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde avukatlara hitap etti.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Adalet kavramının dolayısıyla hukuki çok önemli bir yeri var. Hukuk sisteminin en önemli unsurlarından biri olan avukatlık müessesi ne kadar itibarlı ve ilkeli olursa adalete o kadar katkıda bulunacaktır. Kimse size itibar vermez, güç vermez. Bunu eğitiminizle mesleki kabileyetlerinizle, dayanışmanızla, duruşunuzla sağlayacak olan sizsiniz. Her meslekte olduğu gibi avukatlar arasında da bu sıfatı istismar ederek başka emeller peşinde koşanlar olduğu gibi olacaktır.

'NEYMİŞ, AKADEMİSYENLER TUTUKSUZ YARGILANSINLARMIŞ'

Başbakan Davutoğlu, tutuklu akademisyenlere ilişkin bir açıklamasında 'Tutuksuz yargılanmalarından yanayım' demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı

Avukatlık bürosu adı altında terör örgütünün birimi olarak çalışan sözde avukatların bulunduğunu biliyoruz. Hiç şüphemiz yok. Aynı durum gazeteci kimliği, akademisyen kimliği, doktor, öğretmen kimliği taşıyanlar için de geçerlidir. Şüpheniz var mı? Son zamanlarda efendim işte neymiş, akademisyenler tutuksuz yargılansınmış. Suçluysa, yardım ettiyse tutuklu yargılanacak. Diğerinden onun ne farkı var? Avukatlar, hukukun üstünlüğünü sağlama, adeletin tecellisini yardımcı olma misyonları, bu fotoğrafın içine hiç yakışmıyor. Bizim ülkemizde avukatlar geleneksel olarak toplum lideri, halkın hislerininin tercümanı görevini gören konumu vardır.

Sizleri toplumsal hayatın her yanında görmek istediğimi özellikle belirtmek istiyorum. Merhamet ve adalet o kadar önemli ki biz merhamet ve adalet peygamberinin izinden giden bir milletiz.

Avukatlarımızın çözüm bekleyen sorunları mutlaka vardır.

Benim de danışmanlarımın ağırlıklı kısmını hukukçular teşkil ediyor. Büyük oranda hukukçu arkadaşlarımdan, akademisyen hukukçular, gerekse avukatlardan oluşan arkadaşlarım, onlardan oluşan bir ekibim var. Buradaki çalışmaların temelini de onun olşuturduğuna inanıyorum. Bugün Türkiye’nin başına musallat olan sorunların ortak noktası bu milletin coğrafyasıyla, geçmişiyle...

Ülkemiz uzun süre farklı isim ve görüntüler altında faaliyet gösteren, vesayet odaklarının altında duran, milletimizin inancını hedef aldılar, başaramadılar, siyaset ve toplum mühendisliği projeleriyle hapsetmeye çalıştılar, istediklerini elde edemediler. Mezhep farklılıkları üzerinden kurgulara giriştiler, sonuç alamadılar. Hepsi sonuçsuz kalınca 2013’ten itibaren yeni olayları devreye soktular.

Gezi olayları üzerinden şahsıma ve hükümete muhalif olan herkesi mobilize ederek sosyal bir kaos çıkarmayı denediler. Başlangıçta kullanılan kavramların çekiciliğine kapılarak bu işe sempatiyle bakanlar bile, mesele Gezi parkı değil, sen hala anlamadın mı şifresini duyunca…

Bölücü terör örgütü temmuz ayında eylemlere başladığında örgütün zekasını aşan bir planlamasının olduğunu gördüm. Şehit olan güvenlik güçlerimiz olmasa terör örgütünün eylemleri bizim için Gezi olaylarından daha büyük bir tehdit değil.

'ÖNCE HEPSİ BANA SALDIRIYORDU. SONRA...'

Orası (ABD) özgürlükler ülkesi. Ama kısa süre önce aynı yerde Obama’ya ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya şu anda içeride. Bizde tweetten filan mahkum olanı görmedim. Sadece olsa olsa tazminat alıyoruz. Onu da ben almıyorum zaten avukat arkadaşlara 'bildiğiniz gibi yapın' diyorum.

Son seyahat. Brookings Enstitüsü'nde konuşmam var, malum yapılar gelmiş. 100-150 kişiler. Hayatta biraraya gelemeyecekler orada; PKK, PYD, ASALA, paralel devlet yapılanması ve Atatürkçü Düşünce Kuruluşu da orada. Kimisi YPG'nin paçavrasını sallıyor, paralel yapı temsilcisi orada. Önce hepsi bana saldırıyordu. Biraz sonra Atatürkçü Düşünce Kuruluşu'ndan birileri onlara saldırdı. Onlar birbirine girdi.

OBAMA'YA ÖLÜM TEHDİDİNE 3 YIL HAPİS

Öbür tarafta bizi destekleyen bir grup. Bağırdıkları kim Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı. Tablo açık ve net ortada. Kimler, kime, karşı nerede bir araya geliyor? Güvenlik güçlerinin müdahalesi söz konusu değil. Orası özgürlükler ülkesi. Obama'ya Twitter'dan ölüm tehdidi gönderen birisi 3 yıla mahkum oluyor. Özgürlükler ülkesi ya. Bana onca ölüm tehditleri oluyor, alsak alsak tazminat alıyoruz.

Kuzu postuna bürünmüş sırtlanlar terör örgütüne hizmet ediyorlar. Devletine milletine ihanet eden kimseyi sırtımızda taşımak zorunda değiliz. Şehitlerimiz oluyor. Ciğerimiz dağlanıyor. Gün geliyor bizler de anneler gibi mahzun hale düşüyoruz. Ama şunu biliyoruz bu araziler tapu kadastrosundaki yerler değildir. Bu topraklar şüheda kanıyla ıslanınca vatan olur.

 'VATANDAŞIMIZ DAHİ OLAMAZLAR' 

 Belki biz bir ölüyoruz ama en az 10 da, 20 de, 30 da onlardan öldürüyoruz. Bu, bu şekilde devam ediyor. Terör örgütünün yandaşlarını devre dışı bırakmak için vatandaşlıktan çıkartma dahil gereken tüm önlemleri almakta kararlı olmalıyız. Bunlar bizim vatandaşımız dahi olamazlar." bit.ly/1oyokck