ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

2 Kas 2016

Darbenin ikinci kritik ismi Kemal Batmaz!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nIn yürüttüğü soruşturma kapsamında Adil Öksüz ile birlikte darbeyi planlayan ikinci kişinin Kemal Batmaz olduğu ortaya çıktı.

Adil Öksüz ile birlikte 15 Temmuz darbe girişimini Akıncı Üssü'nde yöneten kişinin Kemal Batmaz olduğu bildirildi. Adil Öksüz'ün 13 Temmuz'da ABD'den Kemal Batmaz'la döndüğü belirtiliyor.
                   
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'nün darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında, 15 Temmuz gecesi Akıncı Üssü'nde olduğu gerekçesiyle tutuklanan Kaynak Kağıt AŞ'nin eski Genel Müdürü Kemal Batmaz'ın, 11 Temmuz'da Adil Öksüz ile birlikte ABD'ye gittiğini, iki gün sonra yine Öksüz ile Türkiye'ye döndüğünü ve darbeyi yöneten isimler arasında olduğunu belirledi. Batmaz’ın, Ankara’da ilk tutuklanan isimlerden biri olduğu anlaşıldı. Batmaz Sincan Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor.

Öksüz ve Batmaz'ın Akıncı Üssü ve Atatürk Havalimanı'ndaki görüntüleri ortaya çıktı.

​ BATMAZ’A ASKER SELAMI

Soruşturma dosyasında Batmaz’ın 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin harekat merkezlerinden biri olan Akıncılar Üssü’nde bulunduğuna ilişkin görüntüler de ortaya çıktı. Söz konusu görüntülerde rütbeli bir askerin, Batmaz’a asker selamı verdiği anlaşıldı. Batmaz’ın da sorgusunda Adil Öksüz gibi Kazan’a arsa bakmaya gittiğini açıkladığı bildirildi.
                

12 KİŞİ HAKKINDA GÖZALTI KARARI

Bu arada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin hazırlık toplantılarının yapıldığı evleri kiralayan ve Adil Öksüz ile birlikte mart ve haziran 2016'da ABD'ye giden 12 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarttı. Şüphelilerden 6'sı gözaltına alındı.

             

13 Eki 2016

Alkollüyken darbeyi övdü, 25 gün hapse çarptırıldı!

Kayseri'de 15 Temmuz akşamı 0.58 promil alkollü olduğu belirlenen Gökhan Kaya’ya (37), darbe girişimini övdüğü gerekçesiyle 'Suç ve suçluyu övmek'ten 25 gün hapis cezası verildi.

Darbe girişimi yapıldığı 15 Temmuz akşamı Gökhan Kaya’nın darbeyi övücü nitelikte sözler söylediği iddia edildi. Şikayet üzerine polis ekipleri tarafından gözaltına alınan şüphelinin 0.58 promil alkollü olduğu belirlendikten sonra savcılıkta serbest bırakıldı. Kayseri 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen davada tutuksuz yargılanan Gökhan Kaya, yaptığı savunmada şöyle dedi:

"O gün çok alkollüydüm. Darbenin arkasında kimlerin olduğunu bilmiyordum. Kolluk kuvvetlerinde ve savcılıkta alkollü ifade verdiğimi bile hatırlamıyorum. Seçilmiş bir hükümete darbe yapılmasına karşı birisiyim, tüm kamu kurum ve kuruluşlardan özür dilerim. Çok pişmanım."

Mahkeme heyeti tutuksuz sanık G.K.’ye ’suç ve suçluyu övme’ suçundan 25 gün hapis cezası verdi. anığın sabıkasız geçmişi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.



DHA

1 Ağu 2016

Suikastçı askerlerin nasıl hayatta kaldıkları ortaya çıktı!

FETÖ darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast düzenlemek amacıyla Marmaris ilçesinde konakladığı otele saldırı gerçekleştiren ve yakalanan 11 darbeci askerin, küp şeker, erik, kayısı, mısır, olgunlaşmamış portakal ve mandalina tüketerek beslendikleri belirlendi.

Ula ilçesine bağlı Şirinköy Mahallesi'nde dün akşam vatandaşların ihbarı üzerine başlatılan çalışmalar kapsamında yakalanan Enes Yılmaz, Ergün Şahin, İsmail Yiğit, Mehmet Demir, Muhammet Burak İpek, Murat Köse, Şükrü Seymen, Bahadır Sagun, Mehmet Öztürk, Mustafa Serdar Özay ile Muammer Gözübüyük'ün Muğla Emniyet Müdürlüğündeki sorguları başladı.

Yakalanan askerlerin darbe girişiminin ardından saklandıkları ormanda yiyecek sıkıntısı çektikleri, geceleri Akçapınar, Akyaka ve Şirinköy Mahalleleri'ndeki boş evlere girerek buldukları yiyecekleri çaldıkları ve buralarda konakladıkları öğrenildi. Söz konusu 11 darbeci askerin yakalandıklarında çantalarında kutularla küp şeker, tarlalardan çaldıkları mısır, erik, kayısı, olgunlaşmamış portakal ve mandalina bulundu. Askerlerin, geceleri bölgedeki boş evlerde ve dere kenarında konaklayarak arazide buldukları erik, karpuz ve inciri tükettikleri ve dikkat çekmemek için de belirli zamanlarda gruplara ayrıldığı belirtildi.
Zanlıların temin ettikleri bulgurları pet şişenin içindeki suyla karıştırıp kabartarak yedikleri ifade edildi.

Gözübüyük, Muğla'da polis ekipleri tarafından geniş güvenlik önlemleri arasında Muğla Sıtkı Koçman Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırıda bulunan darbeci askerlerin sayısının 37 olduğu açıklanmıştı. Saldırının ardından ormanlık alana kaçan askerlerden 25'i daha önceki operasyonlarla yakalanmıştı. Gözaltına alınan zanlılardan 23'ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı. Askerlerden 2'sinin Muğla Emniyet Müdürlüğündeki işlemleri sürerken, darbeci askerler arasında bulunan Yüzbaşı Burkay Karatepe'nin, suikast girişiminin ertesi günü sivil kıyafetler giyerek gruptan ayrıldığı ve ormanlık alanda olmadığı bildirilmişti.



AA

31 Tem 2016

Darbecinin ajandasından çıkan gözaltı listesi!

5 Temmuz darbe girişiminin çekirdek kadrosunda yer aldığı belirtilen Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın ajandasından ilginç bilgiler ortaya çıktı. Darbeci albay, o gece kimin nasıl gözaltına alınacağını ajandasına yazmış.

Sözcü gazetesi'
nin haberine göre, sayfanın en başında Emniyet Genel Müdürü Celalettin Lekesiz'in ismi yer alıyor. Lekesiz, Kara Kuvvetleri karargahından çıkarılacak 2 zırhlı araç ile alınacak ve Kobra helikopterleriyle götürülecekti. Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç de Akrep tipi araç ile Kobra helikopterine götürülüp enterne edilecekti.
            


Sayfanın alt bölümünde ise bir başka liste yer alıyor. Bu isimlerin de Zırhlı Muhabere Aracı ile gözaltına alınması planlandı. Listede Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da yer alıyor.

27 Tem 2016

Astsubayın vurduğu darbeci tuğgeneralin fotoğrafı!!

Astsubay Ömer Halisdemir'in alnından vurduğu darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin fotoğrafı ortaya çıktı .
Astsubay Ömer Halisdemir (Solda)
 
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin kırılma anlarından birinin yaşandığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki (ÖKK) tarihi olayda Astsubay Ömer Halisdemir'in alnından vurduğu darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'nin görüntüsü ortaya çıktı.
       


Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi gecesinde, Silopi'de Özel Kuvvetler Harekat Üssü Komutanlığında Özel Kuvvetler Harekat Komutanı olarak görev yaparken darbeye iştirak etmek amacıyla Ankara'ya gelen ve Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmeye çalıştığı sırada Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir tarafından öldürülen Tuğgeneral Semih Terzi. (Üstte)

22 Tem 2016

Darbeyi gururuna yediremeyen albay intihar etti!

Siirt Valiliğince, 3. Komando Tugay Komutanlığında görevli Kurmay Başkan Vekili Yarbay Levent Önder bu sabah beylik tabancasıyla intihar etti. Siirt Valiliği'nden yapılan açıklamada Önder'in darbeye engel olamamayı gururuna yediremediği ve bu nedenle intihar ettiği belirtildi.



Valilikten yapılan açıklamada, Yarbay Önder’in bir süredir Kurmay Başkanlığı görevine vekalet ettiği hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:

"3. Komando Tugay Komutanlığında görevli Kurmay Başkan Vekili Yarbay Levent Önder, sabah erken saatlerde beylik tabancası ile intihar etti.

Yarbay Önder, 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve sonrasında yaşananları hazmedemeyerek ruhsal bir çöküntü içine girmiş, darbeci teröristlerin hain planlarına engel olamaması sebebiyle yaşananları gururuna yedirememiş, kendisi gönüllü olarak savcılığa tanık sıfatıyla ifade vermiş ve yaşadığı buhran neticesinde hayatına son vermiştir.

Vatansever evladımızın kederli ailesine, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yüce Türk milletine baş sağlığı diliyoruz."

FETÖ’nün darbe girişimine yönelik soruşturma kapsamında Siirt 3. Komando Tugay Komutan Yardımcısı Albay Alican Erkilitlioğlu tutuklanmış, yerine vekaleten Yarbay Levent Önder atanmıştı.



AA

Onlarca kişiyi rehin alan komutanın kan donduran sözleri!

Darbecilerin kanlı girişiminde İstanbul'da onlarca insanın öldüğü semtlerden birisi de Çengelköy oldu. Tarihi Çınaraltı'nın arkasındaki Erbap Cafe'de oturan bir grup, asker tarafından rehin tutuldu. Albay Mürsel Çıkrıkçı'ya ait olduğu belirtilen ses kayıtlarında, darbeci komutanın, aralarında kadın ile çocukların bulunduğu yaklaşık 60 kişiyle diyalogları tüyler ürpertiyor.



Cumhuriyet Gazetesi'nden Aykut Küçükkaya'nın haberine göre, Kuleli Askeri Lisesi’yle Boğaziçi Köprüsü arasında kalan Çengelköy’de 16 Temmuz, saat 01.00’den sonra darbeci komutanın emriyle onlarca kişi öldü, yaralandı.

Tarihi Çınaraltı’nın hemen arkasında yer alan Erbap Cafe’de ise bir grup, asker tarafından rehin tutuldu. Darbeci komutanın aralarında kadın ile çocukların bulunduğu yaklaşık 60 kişi ile diyalogları ise tüyler ürpertici. Saatlerce süren operasyonun ardından gözaltına alınan Kuleli Askeri Lisesi Komutanı Albay Mürsel Çıkrıkçı’ya ait olduğu belirtilen ve cep telefonuyla bir yurttaşın kaydettiği iki saatlik konuşma kaydının bir bölümü özetle şöyle:

‘Bir fetih suresi oku asker için’

  



Darbeci Komutan
: Çök... Hanımefendi, memleket cenaze namazı kılıyor, Allah affeder merak etme. Sen otur, oturduğun yerde bir Fetih Suresi oku asker için.

Komutan
: Şu an at izi it izine karışmış durumda. Allah selamate erdirir, yeter ki söz dinleyin. Şu an kimin ne olduğu belli değil. (Ateş sesleri ve ağlayan kadınlar...)

Komutan
: Kadınlar bakın cır cır yapmayın. Ezan okunuyor, lütfen memleket için sala okunuyor. İt kopuğa emanet ettiniz ondan sonra da bu hale geldik. 2 yıldır her gün 5 tane 10 tane polis şehit olurken ne yapıyordunuz. Biz de işte onun gereğini yapıyoruz.

İt sürüsü dağıtıldı mı?

Komutan
: Durum nedir. O kavşakta asayiş berkemal mi?

Er
: Evet komutanım.

Komutan
: İt sürüsü dağıldı mı?

Er: Kaçıyorlar komutanım.

Komutan: Bakın şimdi ne yapıyorlar biliyor musunuz? Yine Allah kitap diyerek, insanları galeyana getirmeye çalışıyorlar. Hırsızlığını aleni gördünüz ama yine de tuttunuz inandınız, çalıyorlar ama çalışıyorlar dediniz. Aslında belayı kendiniz istediniz maalesef. Allah affetsin. Şu an Silahlı Kuvvetler Türkiye Cumhuriyeti yönetimine el koymuştur.

‘Direnenlere ateş edilsin’

Komutan
: Komutanım, bölgeye mühimmat nakli yaptırabilir misin? Helikopterler nerede helikopterler? Beylerbeyi yolu üzerine helikopterleri yönlendirin. Direnen kalabalık var, doğrudan ateş edilsin. Direnmeyenler zaten dükkânların içine girmiş durumda, biz onları yol üzerine aldık, kontrol altında yaklaşık 60’a yakın insan var, kadın ve çocuklar da var içlerinde. (Biri ile telefon görüşmesi yapılıyor) (Kadınlar ağlıyor...) ‘Yurttaşı alnından vuran askeri tebrik ediyor’

Komutan
: Bak ağzını burnunu dağıtacağım, susmasını bilmeyen adama ne yapıldığını göreceksin. Ya ne kadar sabırsız bir toplum olduk, ne kadar allahsız kitapsız bir toplum olduk biz ya. Ne kadar samimiyetsiz, ne kadar duygusuz, ne kadar hissiz, ne kadar ruhsuz bir toplum olduk biz. Allah için bir silkelenin ya. Ecdad için bir silkelenin ya. (Silah sesleri sürekli geliyor ve sala sesleri duyuluyor) Gebere gebere gidecek it sürüsü...

(Bir yurttaşı vuran askere ‘O Mahmut’a söyle alnından öpüyorum’ diyor telefonda...)

Hiç acımasınlar

Komutan
: Efendim komutanım. Şu an Çengelköy kontrol altında. Helikopterleri gönderin komutanım, derdest etsinler. Hiç, hiç acımasınlar komutanım. Trakya’dan birlikler geliyorlar, çok güzel. Allah’a emanet olun...

(Ara ara silah ve top sesleri geliyor.)

Kadın
: Abdest almak istiyorum namazımı kılacağım...

Komutan
: Bakın bana bakın, başla da kılabilirsiniz, oturarak da kılabilirsiniz, illa yer aramaya gerek yok. Hayır hayır nereye gidiyorsun? Kadın: Abdest almaya.

(Dışarıdan silah sesleri geliyor)

Komutan
: Herkesin ortasında seni gebertmeyeyim, aşağılık herifler.

(Bu sırada top sesleri de geliyor.)

Affetmek yok

(Kadınların kendi aralarındaki konuşmaları sessiz şekilde sürüyor. Bomba sesleri daha yoğun geliyor.)

Komutan
: Affetmek yok, hiçbirine af yok. Çengelköy şu an kontrol altında. Ufak tefek çatışmalar çıkıyor. Bir tane daha çakın ileriye doğru, tamam. Hadi Allah’a emanet olun.

(Kadınlar konuşuyor. Bir kadının “En fazla 6-7 saat içinde toplu savaş çıkacak. Burada çok pis kapışma çıkacak” diye konuştuğu duyuluyor.)

21 Tem 2016

Erdoğan'ın oteline baskın yapan komutan her şeyi itiraf etti!!

Darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konakladığı otele düzenlenen saldırıda helikopterden operasyonu yönettiği tespit edilen Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş tutuklandı. Sönmezateş'in ifadesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı almaya gittiğini itiraf ettiği öğrenildi.Sönmezateş'in "Ancak cemaatçilerin oynuna geldim" dediği ileri sürüldü. Sönmezateş'in savcılıkta "Eşime haber verin bana boşanma davası açsın. Çünkü ben büyük bir suç işledim. Çocuklarım soyisimlerini değiştirsin" dediği belirtildi.



Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından, Marmaris'te konakladığı otele düzenlenen saldırıda helikopterden operasyonu yönettiği tespit edilen Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığında görevli Tümgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, tutuklandı. Yoğun güvenlik önlemi altında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilen Sönmezateş, daha sonra İzmir'deki cezaevine götürüldü.

HER ŞEYİ İTİRAF ETTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı oteldeki saldırıyı koordine eden Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş her şeyi itiraf etti. Darbe girişimin yaşandığı 15 Temmuz Cuma gecesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı otele yönelik yapılan saldırıyı koordine ettiği belirtilen Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş'in ifadesinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı almaya gittiğini itiraf ettiği öğrenildi. O gece darbe yapmaya çalıştıklarını da kabul eden Sönmezateş'in "Ancak cemaatçilerin oynuna geldim" dediği ileri sürüldü. Darbe girişiminin yaşandığı gece Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ayrılmasının ardından kaldığı otele yönelik yapılan ve 2 polisin şehit olduğu baskının kilit ismi Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş'in verdiği ifadenin ayrıntıları ortaya çıktı. Marmaris baskınıyla ilgili itiraflarda bulunan Sönmezateş "Darbe yapmak isteyen ekibin içinde bulundum. Marmaris'e Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı almaya gittik. Bunun suçunun da idam olduğunu biliyorum. Ancak kesinlikle cemaatçi değilim. Cemaatçiler tarafından kandırıldım" dedi.

'EŞİME HABER VERİN BANA BOŞANMA DAVASI AÇSIN'

Hayatı boyunca cemaatçilerin içinde bulunmadığını ileri süren Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş'in savcılık yetkililerinden özel bir isteği de olduğu öğrenildi. Sönmezateş'in "Eşime haber verin bana boşanma davası açsın. Çünkü ben büyük bir suç işledim. Çocuklarım soyisimlerini değiştirsin" dediği belirtildi.

'SAĞ YA DA ÖLÜ ANKARA'YA GETİRİN' TALİMATINI VERMİŞTİ

Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş, Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı otele baskına giden, 14'ü özel kuvvetler, 13'ü Arama Kurtarma Timi ve 2'si SAT komandosundan oluşan ekibe komuta etmişti. Sönmezateş'in Çiğli 2. Anajet Üssü'nde yaptığı konuşmada, "Ülkede şuanda bir darbe meydana geldi. Biz Genelkurmay'a bağlıyız. Orgeneral Hulusi Akar'ın emir ve talimatları doğrutusunda görev yapıyoruz. Marmaris'e bir otelde kalmakta olan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı mümkünse sağ, son çare ölü olarak Ankara'ya getirin. Gerekirse ölün ama Cumhurbaşkanı'nı kesinlikle Ankara'ya götürün" dediği belirtilmişti.
           


Tutuklanan Tuğgeneral Gökhan Sönmezateş, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu'na IŞİD operasyonları hakkında bilgi verirken...



AA

Yunanistan'a kaçan darbeci 8 askere Yunan mahkemesinden 2'şer ay hapis!

FETÖ darbe girişiminin ardından Yunanistan'a kaçan 8 darbeci asker, mahkemeye çıkarılmak üzere Yunanistan'ın Dedeağaç kenti adliyesine getirildi. Polis eşliğinde adliye binasına giren askerler yüzlerini kapatırken, ellerinin kelepçeli olduğu görüldü. Türkiye'nin iadesini talep ettiği 8 askere, ülkeye kaçak girmek suçundan 2'şer ay hapis cezası verildi.



Yoğun güvenlik önlemleri altında getirilen askerler, yasa dışı uçuş yapma ve ülkeye kaçak giriş suçlamalarından yargılanıyorlar. Askerler polis eşliğinde adliye binasına getirilirken, ellerinin kelepçeli olduğu görüldü. Bu sırada bir Türk vatandaşı Türk Bayrağı açarak askerlere "Hepiniz darbecisiniz. Katilsiniz!" diye bağırarak tepkisini gösterdi.

 


Askerlerin mahkemeye getirilmelerinden önce ise davaya müdahil olmak isteyen Türk avukatlar basına açıklamalarda bulundu. İstanbul Barosuna bağlı Hukukçular Derneği üyesi Ramazan Arıtürk, "Bu darbeci askerlere ilişkin çantamızda dosya var. Bunları mahkemeye sunacağız" şeklinde konuştu.

 


'KATİLLER SÜRÜSÜ'

Arıtürk, Yunanistan ve Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gereği bu askerlerin sığınma hakkı bulunmadığını belirterek, "Bunlar Cumhurbaşkanımızın Marmaris'te kaldığı otele baskın düzenleyen katiller sürüsü. Baskından sonuç alamayınca İstanbul'da sivil halkı katlettiler." ifadelerini kullandı.



İFADELERİNDE NE DEDİLER?

Bugün saat 12.05 başlayan sorguda, binbaşı Süleyman Büyük, Yüzbaşı Abdullah Yetik, Yüzbaşı Feridun Çoban ve bir başçavuşun sorgusu tamamlandı. Darbeci askerler ifadelerinde İstanbul Aksaray'a yaralıları almak üzere görevlendirildiklerini, ancak yerden ateş açılması üzerine birliklerine geri döndüklerini iddia etti.

Birliklerine döndükten sonra WhatsApp grubundan anlaşarak, bir helikopterle askeri birliklerinden ayrılıp saat gece 4 sıralarında birlikten ayrıldıklarını öne süren askerler, boş bir araziye inerek kendi aralarında ne yapacaklarına karar verip, Yunanistan'a gelme konusunda mutabakat sağladıklarını ifade etti.

 
Ayrıca, askerler ifadelerinde Bulgaristan yerine can güvenliklerinin daha emniyetli olacaklarını düşündükeri Yunanisan'ı tercih ettiklerini ve hava sahasına girdikten sonra sahte SOS vererek acil iniş yaptıklarını iddia etti.

HAKİM ISRARLA SORDU: DARBECİ DEĞİLSENİZ NEDEN KAÇTINIZ?

Hakimin, "Darbeye karışmadıysanız neden kaçtınız?" şeklinde ısrarlı sorularına ise askerler, tüm ordu mensuplarının canlarının tehlikede olduğunu düşündüklerini öne sürdü.

'CANIMIZ TEHLİKEDE. TÜRKİYE'YE DÖNMEK İSTEMİYORUZ'

Askerler Yunanistan'da kalmak istediklerini ve canlarının tehlikede olduğu gerekçesiyle Türkiye'ye geri dönmek istemediklerini kaydettiler.

KARAR: İKİŞER AY HAPİS

Dedeağaç Suçüstü Mahkemesi 8 darbeci askere ülkeye kaçak girmek suçundan 2'şer ay hapis cezası verdi.

Generalden cemaat itirafı: 10 yıl hizmet ettim!

Sivas 5'inci Piyade Er Eğitim Tugayı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır, cemaatle yakından ilgisi olduğunu itiraf etti. Sağır, "1988-1992 yılları arasında cemaatle yakın ilgim vardı. Bu süre zarfında evlere ve yurtlara gidiyordum, toplantılara katılıyordum. 10 yıl süreyle cemaate hizmet ettim" dedi.



Sağır, savcılıktaki ifadesinde, cemaatle yakından ilgisi olduğunu, zaman zaman yurtlara ve evlere gittiğini, seri toplantılara katıldığını söyledi. Fethullah Gülen cemaati ile yakın ilişkisi olduğunu anlatan Sağır, "1988-1992 yılları arasında cemaatle yakın ilgim vardı. Bu süre zarfında evlere ve yurtlara gidiyordum, toplantılara katılıyordum. 


10 yıl süreyle cemaate hizmet ettim. 2007 yılından sonra özellikle Balyoz ve Ergenekon operasyonlarının ardından uzaklaşmaya başladım. İlişkimi askıya aldım" dedi. Sağır, darbe girişimi ile ilgili emri saçma bulduğunu ve o nedenle uygulamadığını, bombalamalar karşısında çok üzgün olduğunu da söyledi.

5'inci Piyade Er Eğitim Tugayı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Fatih Celaleddin Sağır, darbe girişiminin ardından gece geç saatlerde valilik binasına gelmiş ve geceyi Sivas Valisi Davut Gül ile geçirmişti. Darbe başarılı olsaydı Sivas Sıkı Yönetim Komutanı olarak atanacağı ortaya çıkan Sağır, sabah saatlerinde gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.



İHA

20 Tem 2016

Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın son hali!

Anadolu Ajansı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın son fotoğraflarını yayınladı.



Anadolu Ajansı, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan'ın son fotoğraflarını yayınladı.



Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yaveri Yarbay Levent Türkkan, savcılık ifadesinde, 'Ben paralel yapı üyesiyim.' diyerek, Fetullah Gülen'e yıllarca gönüllü olarak hizmet ettiğini, bugüne kadar cemaatteki abilerine itaat ettiğini, onlar tarafından verilen emirlere bugüne kadar harfiyen riayet ettiğini itiraf etmişti.
  

İŞTE YAVER TÜRKKAN'IN İFADELERİNİN TAM METNİ

Cemaatte irtibat halinde olduğu kişilerin Murat, Selahattin ve Adil kod adlı şahıslar olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam etti:

"Bunlardan Murat'ın evini biliyorum. Konya yolu civarındadır, gösterebilirim. Diğerlerinin ve tamamının ne iş yaptıklarını ayrıca adres ve açık kimlik bilgilerini bilmiyorum. Bu abilerle Murat'ın evinde ayda bir ya da iki ayda bir rutin görüşmelerimi yapıyordum. Ben bugüne kadar Fetullah Gülen cemaatinin vatan haini olduğuna hiçbir zaman inanmamıştım. Sadece onların Allah rızası için çalıştıklarını düşünüyordum. Ancak darbe teşebbüsü ve sonrasında ne olduklarını anladım. Bu yapı ve bu yapıya mensup olanlar için vatan haini tabiri az gelir. Artık biliyorum ki bu yapı mensupları cani ruhlu kişilerdir. Fetullah Gülen'i bizzat hiç görmedim ancak söylediklerim onun için de geçerlidir."

Bursa Karacabey'den fakir bir çiftçi ailesinden geldiğini anlatan Türkkan, babasının yevmiye karşılığı çalıştığını, 5 kardeşin en küçüğü olduğunu söyledi.

Fetullah Gülen cemaatiyle ilk defa ortaokul döneminde tanıştığını belirten Türkkan, şunları kaydetti:

"O tarihlerde Bursa Cumhuriyet Lisesi Ortaokul kısmında okuyordum. İyi ve geleceği parlak bir öğrenciydim. Ortaokulda cemaatin abileriyle tanışmıştım. O tarihte Serdar, Musa kod adlı üniversite öğrencisi abiler vardı. Ben lisenin resmi pansiyonunda kalıyordum. Bu abiler pansiyona gidip geliyorlardı. Ben ve benim gibilere namaz kıldırıyorlardı. Sonra beni kendi cemaat evlerine götürmeye başladılar. Ben 5 yaşından beri subay olmayı hayal ediyordum. Ailem de beni bu şekilde kanalize ediyordu. Benim bu idealim cemaatin ekmeğine tuz biber oldu. Benim subay olmak istememe çok memnun oldular. 1989 yılında Işıklar Askeri Lisesi'nin sınavlarına girdim. Sınavı kendi bilgilerimle kazanacağımdan emindim, cemaatteki abilerim de emindi. Fakat yine de bana sınav olmadan önceki gece yarısı getirip soruları verdiler. Soruları Serdar abi getirmişti. Elinde bilgisayar çıktısı şeklinde sorular vardı. Şıkların üzerine cevaplar işaretlenmişti. Zaten bildiğim şeylerdi. Okudum, ezberledim. Bursa merkezde bir cemaat evinde bana bu soruları verdiler. Soruları benden başkalarına da verdiklerini değerlendiriyorum. Ancak kime verdiklerini isim isim bilmiyorum. Yıllar sonra Serdar ve Musa abilerle irtibatım kalmadı. Aradan zaman geçtiği için onların kimliklerinin tespitine ilişkin bilgi de veremem. Fakat fotoğraflarını görsem tanıyabilirim.

ABİLER İMA İLA NAMAZ KILMAYI ÖĞRETMİŞLERDİ

Bu şekilde askeri lise sınavlarını kazandım. Hatırladığım kadarıyla yüz küsuruncu olmuştum. Dereceye giremedim. Çünkü hatırladığım kadarıyla kasıtlı olarak soruların tamamını bana göstermemişlerdi. Işıklar Askeri Lisesi'ndeyken Serdar ve Musa abilerle görüşmeye devam ettim. Ayda bir kez görüşüyorduk. Genelde hafta sonu geliyorduk, namaz kılıyorduk, sohbet ediyorduk, Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyorduk. Abilerim bana deşifre olmamak için askeri lisede tuvalette abdest almayı ve ima ile namaz kılmayı öğretmişlerdi. İma ile namazı istediğimiz yerde kılıyorduk. Namazı zihnen düşünüp dualarını içimden okuyordum."

TEK GÖREVİNİZ İFŞA OLMAMAK

Herhangi bir siyasi kanala yönlendirilmediğini, şu an itibarıyla da kemikleşmiş herhangi bir siyasi görüşünün bulunmadığını aktaran Türkkan, "Genelde AKP'ye oy verdim. Sandığın başına gittiğimde oyumu o dönemin koşullarına göre kullandım. Askeri lisedeyken önce iki yıl Serdar abi, sonrasında da Musa abi benimle ilgilenmişti. Askeri lise döneminde cemaatten abilerim bana herhangi bir görev vermediler. Ben de cemaat adına herhangi bir faaliyette bulunmadım. Tek göreviniz ifşa olmamak diye öğretiyorladı." ifadesini kullandı.

CEMAATLE AYLIK GÖRÜŞMELER YAPTIM

Türkkan, 1993 yılında askeri liseyi bitirince sınavsız doğrudan Kara Harp Okuluna kayıt yaptırdığını, bu şekilde Ankara'ya geldiğini, birinci sınıfta cemaatle arasında bir kopukluk olduğunu belirterek, "Açıkçası o tarihte bir müddet ben de kendimi sorguladım. O tarihte kız arkadaşlarım vardı. Bu duruma cemaatten abiler kızıyorlardı." diye konuştu.

Kara Harp Okulunda cemaatle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmadığını savunan Türkkan, İstanbul, Trabzon, Diyarbakır, Lefkoşa, Kızıltepe ve en son Ankara'da görev yaptığını, kıtalarda sürdürdüğü görevler sırasında cemaatle aylık görüşmeler yaptığını, bulunduğu yere göre cemaatte irtibatta olduğu ağabeylerinin sürekli değiştiğini anlattı.

Bağlı bulunduğu ağabeylerinin asker olmadığını, hepsinin üniversite mezunu olduğunu ifade eden Türkkan, bu kişilerin mesleklerini hiçbir zaman sorgulamadıklarını belirterek, bu kişilerin, kendilerine "Bize sormayın, işinize bakın, dersinizi okuyun." dediklerini aktardı.


Hep Gemelkurmay Başkanı Orgeneral Hulisi Akar'ın en yakınındaydı (Ortada)

İLAHİ BİR KİMLİĞİ OLDUĞUNA İNANIYORDUM

Lise ve harp okulu dışında görev yaptığı yerlerdeki ağabeylerinin isimlerini hatırlamadığını, bu kişilerin kod adı kullandığını ancak gördüğünde bunları simalarından tanıyabileceğini dile getiren Türkkan, darbe girişi olayına kadar cemaati "Allah rızasını gözeten bir yapı" olarak gördüğünü, Fetullah Gülen'in de "ilahi bir kimliğinin bulunduğuna inandığını" ileri sürdü.

NECDET ÖZEL'İ SÜREKLİ DİNLİYORDUM

Türkkan, 2011 yılında, şu anda emekli olan bir albayın, kendisini, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'e, emir subayı yardımcılığı için önerdiğini belirterek, 2011-2015'te Genelkurmay Başkanı Özel'in emir subayı yardımcısı olarak çalıştığını, emir subayı emekli olunca kendisinin emir subayı olduğunu kaydetti.

DİNLEME CİHAZINI KOYUYORDUM

Genelkurmay'da emir subayı olduktan sonra cemaat yapılanması adına kendisine verilen örgütsel görevleri de yerine getirmeye başladığını anlatan Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genelkurmay Başkanı Necdet Özel paşayı dinleme cihazıyla sürekli dinliyordum. İki boğum parmak ucu kadar radyo diye tabir edilen dinleme cihazını her gün paşanın odasına herhangi bir yere koyup akşam da çıkarken alıyordum. Kendi hafızası vardı. 10-15 saat ses kaydı alabilecek kapasitesi vardı. Murat abiden önceki ismini hatırlamadığım Türk Telekom'da çalışan abi cihazı bana verdi. Cihazı evinde vermişti. Evi İncek'te Alacaatlı tarafındaydı. Gitsem evini bulabilirim. Bana dinleme cihazını verip paşanın sesini kaydetmem talimatını verdi. Bana 'Sadece bilgi amaçlı dinleyeceğiz, bir şey olmayacak' dedi. Ben de sorgulamadım, cihazı aldım. Paşanın sesini her gün kaydettim. İki, üç cihaz vardı. Haftada bir dolan cihazı cemaat abime götürüp veriyordum. Boş olanları alıyordum. Ben hiçbir zaman kaydettiğim sesleri dinlemedim. Nitekim benim o cihazları bağlayıp dinleyeceğim teçhizatım da yoktu. Arada sırada Genelkurmay Başkanının odasında dinleme cihazı araması yapılıyordu. Doğal olarak ben bu aramanın ne zaman yapılacağını bildiğim için cihazı koymuyordum. Dinleme cihazıyla ilgili herhangi bir olumsuzluk yaşamadım. Bana verilen görevi harfiyen yaptım."
 

Bir şehit cenazesinde Yarbay Levent Türkkan dönemin Başbakanı Davutoğlu'nun hemen arkasında...

Türkkan, "Necdet Özel paşa döneminde iki yıl Hulusi Akar paşa, iki yıl da Yaşar Güler paşa Genelkurmay 2. Başkanlığı görevini yürütmüşlerdi. Her ikisinin de emir subayı arkadaşım olan Binbaşı Mehmet Akkurt'tu. Mehmet Akkurt da Fetullah Gülen cemaatinin bir mensubudur. Ses kayıtlarını onunla birlikte yaptık. O da isimlerini belirttiğim Genelkurmay 2. Başkanlarının odasına dinleme cihazı yerleştiriyordu. Onun cemaat abisinin kim olduğunu bilmiyordum. Şu anda Mehmet Akkurt'un nerede olduğunu, gözaltında olup olmadığını bilmiyorum. Darbeye teşebbüs günü onun görevi Genelkurmay 2. Başkanını etkisiz hale getirmekti. Tahminen silahlı kuvvetlerde ne olup bittiğini bilmek için cemaat bu paşaları dinliyordu." dedi.

Levent Türkkan, "Ben, Genelkurmay Başkanı değiştiğinde, Hulusi Akar'ın emir subayı olduğumda ses kaydı işini bıraktım. Murat abi bana emir subayı olduktan sonra 'Dinleme cihazını sen bırakmayacaksın' dedi. Birkaç ay sonra öğrendim ki aynı işi Serhat ve soyadını bilmediğim Şener isimli başçavuşlara yaptırmışlar. Serhat ve Şener başçavuşların ikisi de Hulusi Akar paşanın emir astsubaylarıydı." ifadesini kullandı. Türkkan, şöyle devam etti:

"Cemaatte kesin bir şekilde gizlilik ve ketumiyet vardır. Herkes kendi abisini bilir, gider dersini yapar, namazını kılar, sohbetini yapar, kendi işiyle ilgili verilen görevleri yapar, fazlasını bilmez ve sormaz. Benim şahsi kanaatim 1990'lı yıllardan bu yana sınavla okullardan gelen ve orduya alınan subayların yüzde 60-70'i cemaatçidir. Genelde cemaatçi olan subaylar kurmay subaylardır. Bu benim cemaatçi olarak tahminim. Somut bir delilim yoktur. Kesin cemaatçi olduklarını bildiğim Binbaşı Mehmet Akkurt, başçavuşlar Serhat ve Şener, Yüzbaşı Serdar Tekin, konut astsubayı başçavuş Veysel Tokmak, korumalardan Başçavuş Ömer Gürsel Çetin, Abdullah Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Özel Kalem Müdürü Ramazan Gözel, diğer özel kalem Hüseyin Hakan Öcal, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan, Cumhurbaşkanı başyaveri Albay Ali Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış, Genelkurmay 2. Başkanı eski koruması yüzbaşı Abdurrahim Aksoy, 2. Başkan Özel Kalem Müdürü Yarbay Bünyamin Tuner, onun yardımcısı binbaşı Recep, Personel Başkanlığında Şube Müdürü Albay Cemil, Korgeneral Mustafa Özsoy, Korgeneral Salih Ulusoy, Albay Muharrem Köse, personel dairesinde görevli Tuğgeneral Mehmet Partigöç adlı kişilerdir. Bunlar benim tahminime göre yüzde 99 cemaatçidir. Askerin içinde birini, diğerine abi olarak görevlendirmiyorlardı. Abilik, bizim gözümüzde cemaate bir üst görev değil, daha bilgili, kitap okuyan, dini bilgileri çok olan kişidir. Aynı zamanda görev verdiğini de gözardı etmemek gerekir. Örneğin ben, abilerin bana verdiği paşaları dinleme görevini yerine getirdim."