ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

2 Ara 2015

Öğretmenlerin yasak aşkını öğretmen koca öğrenince!


Aydın'da bir okulda İngilizce öğretmeni ile okul müdürü arasındaki yasak aşk, kadının eşi tarafından telefon mesajlarıyla ortaya çıkarıldı.

İngilizce öğretmeni N.A'nın (35) öğretmen kocası Ö.A. (32), eşinin cep telefonundaki mesajları görünce öfkesini okulu basarak gösterdi. Eşinin sevgilisi müdür M.V, okula gelen Ö.A'nın kendisini ölümle tehdit ettiğini, okulu da bombalayacağını söylediğini iddia ederek şikayetçi oldu. Gözaltına alınan Ö.A. çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı.

HER ŞEY YASAK AŞKLA BAŞLADI

Efeler ilçesindeki bir okulda kısa bir süre önce okul müdürü M.V. ile aynı okulda bir çocuk annesi olan İngilizce öğretmeni N.A arasında yasak aşk başladı. Okul dışında birbirlerine cep telefonlarından aşk mesajları atan iki evli öğretmenin ilişkisi, N.A'nın kocasının mesajları görmesiyle ortaya çıktı. Çılgına dönen N.A, kendi telefonuyla aradığı numaranın eşinin görev yaptığı okulun müdürü M.V. olduğunu öğrendi.

ÖFKELİ KOCA OKUL MÜDÜRÜNÜ TEHDİT ETTİ

Öfkeli koca, okula giderek eşiyle yasak aşk yaşayan okul müdürü M.V'yi tehdit etti. Okul müdürü M.V'den eşini rahatsız etmemesini isteyen Ö.A, "Eşimi bir daha rahatsız etme. Bu okulu bombalarım. Yanımda silah var. Seni öldürürüm" diyerek tehditler savurduktan sonra okuldan ayrıldı. Ertesi Sabah M.V'nin telefonuna mesaj atan Ö.A, kendisini şehir merkezi dışındaki bir yere davet etti.

Yeni Asır'ın haberine göre M.V, öfkeli koca Ö.A'yı arayarak teklifini kabul etmedi. Bunun üzerine Ö.A. eşini öldürdüğünü, M.V'yi de öldüreceğini ve ardından intihar edeceğini söyledi.

Okul müdürü M.V. soluğu karakolda alarak Ö.A'dan şikayetçi oldu. N.A ile Ö.A karakolda ifade verdi. M.V. ile N.A aralarında ilişki olduğunu kabul etti. Aldatılan koca Ö.A'nın ise eşine boşanma davası açacağı öğrenildi.

26 Eyl 2015

Aydın Doğan: Ben hiç kimseye öyle bir şey demedim


Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yanıtı...

Sayın Cumhurbaşkanı, Millet olarak Kurban Bayramını kutladığımız bugünlerde size böyle bir açık mektup yazmak durumunda kaldığım için gerçekten üzgünüm. Ama hayatta karşılaştığınız bazı şeyler, uğranılan büyük haksızlıklar, ne yazık ki, insanın duygularını ertelemesine imkân bırakmıyor. Bu mektubumu işte böyle bir haksızlığın bende yarattığı üzüntüyle yazıyorum. 22 Eylül akşamı Kanal 7 televizyonundaki mülakatınızda doğrudan şahsımı kastederek, yıllar önce İstanbul Conrad Oteli’nde yaptığımız bir görüşmeyi yeniden gündeme getirdiniz. Bu görüşmede benim daha önce cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış üç değerli devlet şahsiyeti hakkında size şu ifadeyi kullandığımı ileri sürdünüz:

“Öyle dönemler oldu ki, biz hükümet getirdik, hükümet götürdük.”

Benim bu sözleri rahmetli cumhurbaşkanları Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile eski başbakan Tansu Çiller için söylediğimi belirttiniz. Aynı mülakat sırasında Conrad’daki görüşmede bana şunu söylediğinizi de eklediniz: “Kusura bakma. Ben doğma büyüme Kasımpaşalıyım. Hak bildiğimiz şeyden taviz vermeyiz."

***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Eğer doğup büyüdüğümüz yerler hepimizin söyledikleri için bir referans ise ben de doğma büyüme Kelkitliyim. Ben de doğup büyüdüğüm Anadolu yaylasının yiğit delikanlılarının yetiştiği Kelkit’ten geliyorum . Hayatım boyunca seçilmiş hiçbir lidere, hiçbir devlet insanına böyle veya bu manaya gelecek bir şey söylemedim. Asla söylemem. Yine doğma büyüme bir Kelkitli olarak şunu da eklemek isterim: Conrad Oteli’ndeki görüşmede size de böyle bir şey söylemedim, bu manaya gelecek bir söz sarf etmedim.

***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Konuşmanızda Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’e de bu yönde sözler sarf ettiğimi öne sürüyorsunuz. Madem doğup büyüdüğümüz yerler bizim şahidimiz oluyor, o zaman ben de İslamköylü Süleyman Demirel’in vefatından beş ay önce bana gönderdiği bir mektupta şahsımla ilgili söylediği şu sözleri sizin ve milletimizin takdirine sunuyorum: 

"Seni 40 yıldır tanırım. Bu 40 yılda benden hiçbir talebin olmadı. Ben de senden hiçbir ricada bulunmadım. Gazetelerinin yayınları sebebiyle zaman zaman sana kızdığım günler oldu. Ancak bunları insani münasebetlerime hiç karıştırmadım. Küsmedim, darılmadım. Devletin kudreti ile senin üzerine gelmeyi aklıma bile getirmedim… Neticede sen basın olarak doğru bildiğin şekilde yayın yapıyordun, ben ise devlet sorumluluğu, tarafsızlığı ve hoşgörüsü ile davranmak mecburiyetindeydim."
***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Aynı şekilde kendimi çok mağdur hissettiğim bir başka konuyu da dile getirmek isterim. Söz konusu mülakatta da olduğu gibi çeşitli konuşmalarınızda beni ve grubumu terör örgütlerine yardım etmekle suçluyorsunuz. Bu benim asla altında kalamayacağım, kalmayacağım ve son nefesime kadar bütün kalbimle reddedeceğim bir suçlamadır. Terörün her türlüsü, özellikle de ülkemin bütünlüğüne yönelmiş terör, Türkiye Cumhuriyeti’nin ülkesini seven her vatandaşı gibi benim de bir numaralı düşmanımdır. PKK Terör örgütü dahil her tür terör örgütüyle vatandaş olarak da, yayıncı kimliğimle de sonuna kadar mücadele ettim, ediyorum ve etmeye devam edeceğim. Eğer milliyetçilik Türkiye sevdası ise, Türkiye’ye bağlılık ise, Türkiye’nin birliğini, kardeşliği ve barışı savunmak ise bu konuda herkesle yarışmaya hazırım. Ben doğma büyüme, katıksız milliyetçiyim...

***

Sayın Cumhurbaşkanı,

Bu mektubu size sadece mağdur bir vatandaş olarak yazıyorum. Çünkü son zamanlarda sizi destekleyen medya kuruluşlarının da insafsızca ve vicdansızca yürüttükleri bir saldırı karşısındayım. Bunlarla mücadelemi hukuki sınırlar içinde sonuna kadar, yılmadan yürütüyorum ve yürütmeye devam edeceğim. Ama siz Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanısınız. Sizden gelecek bir suçlama karşısında kendimi size ifade etmenin ve hissiyatımı anlatmanın bir vatandaşlık hakkı olduğuna inanıyorum. Sizin de hepimizin Cumhurbaşkanı olarak benim hissiyatıma hassasiyet göstereceğinizden emin olmak istiyorum. Bu vesileyle merhum cumhurbaşkanlarımız Turgut Özal ve Süleyman Demirel’e Cenab-ı Allah gani gani rahmet eylesin diyor, eski başbakanımız Sayın Tansu Çiller’e de sağlıklar diliyorum.

Saygılarımla

AYDIN DOĞAN



Kaynak:Posta.com.tr

27 May 2015

Merve ve Doğukan birbirine girdi


Survivor'da dün akşam ödül oyunu heyecanı vardı. Kazanan takım yine Gönüllüler oldu. Yarışmanın sonucu Merve Aydın'ı çileden çıkardı.Haberin devamı için  ve reklamı geç deyin


Kaynak:Posta

20 May 2015

Merve Aydın, Hakan’ı tersledi: ‘Benim kimseye ihtiyacım yok!’


Survivor Allstar'ın 19 Mayıs yayınlanan bölümünde Merve Aydın, finale gitmek için sürekli takım arkadaşlarına ihtiyacı olduğunu söyleyen Hakan’a katılmadığını söyledi.Video'yu izlemek için

19 May 2015

10 May 2015

Sahra o isim hakkında konuştu


Begüm ile arası bozulan Sahra, geçen sene Berna ile arasında geçen gerginliği dile getirerek Begüm'ün Berna ile olan samimiyetinin onu rahatsız ettiğinden bahsetti. Hasan ve Begüm ile yaptıkları toplantıda dokunulmazlığın detaylarını ve adadaki durumları konuştular...Videoyu izlemek için

Meteorolojiden uyarı, o illere 'felaket' geliyor!


Aydın ve Muğla c¸evrelerinde kuvvetli gök gürültülü sağanak, lokal dolu uyarısında bulunuldu.Haberin devamı için Tıklayın

Doğukan, Nasreddin Hoca’ya özendi!


Survivor Allstar’ın 9 Mayıs akşamı yayınlanan ödül oyununu kazanan Ünlüler at bindiler. Şelaleye giden Ünlüler at üstünde keyifli vakit geçirdiler. Doğukan, Nasreddin Hoca gibi ata ters binerek ilgi odağı olmayı başardı.Videoyu izlemek için

9 May 2015

Yine Hakan'a yüklendi!


Survivor Allstar’ın 6 Mayıs akşamı yayınlanan bölümünde Merve Aydın, konseyde ismi yazıldıktan sonra adada varlığıyla yokluğu belli olmayan Hakan’ı eleştirdi…Haberin videosunu izlemek için

7 May 2015

17 yaşındaki iki kız 5 gündür kayıp


Antalya’da her ikisi de 17 yaşındaki Pelin Su Ç. ile Ayşe Nur A.’dan 5 gündür haber alınamıyor. Pelin’in annesi Derya Aydın., "Gören ve duyan olursa lütfen polise ve bize haber versin" dedi.Haberin devamı için