ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

26 Şub 2016

Can Dündar ve Erdem Gül tahliye edildi!


Sabaha karşı özgürlüğüne kavuşan Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar; "Bugün biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü 26'sı. Kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Yaş gününde kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik" dedi.

92 gündür Silivri Cezaevi'nde yatan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, saat 03.15'de Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.

İşlemlerinin ardından Dündar ve Gül, beyaz bir minibüsle cezaevinden çıktı. Cezaevi önünde iki gazeteciyi eşleri Dilek Dündar, Aslı Işık Gül, çocukları, Dündar'ın annesi Öznur Dündar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, sanatçı ve yazar Zülfü Livaneli, gazeteci yazar Nebil Özgentürk, akrabaları, meslektaşları ve arkadaşları alkışlarla karşıladı. Kalabalığın arasında kalan Dündar, "İçeriye geri mi dönsek" diyerek espri yaptı.


Ardından yakınlarına sarılarak hasret giderdi. Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı. Dündar, "Kusura bakmayın sizi bu saate kadar beklettik. Aslında bizi bekletenlerin asıl niyeti. 25'inden 26'sına günün dönmesiydi. Bugün biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü 26'sı. Kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Ve böyle bir tahliye kararıyla da kutlamaktan mutluluk duyuyoruz. Biz evlilik yıldönümümüzde girmiştik. Bizi içeri attırmıştı diyelim. Biz de yaş gününde kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik" diye konuştu.


BİZİM ÖDEDİĞİMİZ BEDEL TÜRKİYE'DE GAZETECİLERİN ÖDEDİĞİ BEDELİN YANNINDA BİR HİÇTİR’

Tarihi bir karar olduğunu söyleyen Can Dündar, "Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararı sadece bizi değil bütün meslektaşlarımızın basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün önünü açmıştır hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi. Bizim ödediğimiz beden Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. 3 ay yattık bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken... Bakın cebimdeki mendil Abdi İpekçi'den gelen mendil. Kızının gönderdiği mendil. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilme adına basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. Onun için bizimki onun yanında bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik direndik. Sizler sayesinde dik durduk sonuç aldık. Gördüğünüz gibi bize her türlü iftirayı her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik" dedi.


‘KÜÇÜCÜK BİR ÇADIR KOSKOCA BİR SARAYI DİZE GETİRDİ’

Konuşmasına teşekkür ederek devam eden Dündar, "Öncelikle o küçücük çadırdan bize umut aşılayan umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük burada. Bununla gurur duyuyoruz. Gazetemiz her dakika arkamızda durdu. Gazetedeki arkadaşlarımıza avukatlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Vekiller hiç bizi yalnız bırakmadı. Sizlere ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. En önemlisi ailemiz, eşlerimiz hep yanımızda oldular, çocuklarımız annelerimiz koşturdular bizler için. Ceza infaz kurumu çalışanları çok iyi davrandılar bize keza jandarma çok iyi davrandı bize" dedi.


‘ARKAMDA GÖRÜĞÜNÜZ BU TOPLAMA KAMPI MÜZE OLANA KADAR...’

İçeri girerken bir tek şey dilediğini belirten Dündar sözlerine şöyle devam etti: "O bizi buraya tıkan nefret öfke, bizim içimize salmasın. Bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz. öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden daha yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama davamız devam edecek. Bur bir basın özgürlüğü davasıdır. Biz çıktık 30'u aşkın meslektaşımız içerde, diliyorum ki bu karar onların da yolunu açacaktır onların da mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Arkamda gördüğünüz bu toplama kampı müze olana kadar hepimiz basın özgürlüğü ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz"

"UMUT NÖBETİ DEVAM ETMELİ"

Cezaevindeki diğer gazeteci arkadaşlarının kendileri çıkarken "Bizi unutmayın" dediğini ifade eden Dündar, "Diliyorum ki bu karar onların çıkışına da vesile olacaktır. Umut Nöbeti devam etmeli. Türkiye'deki bütün haksızlıklara karşı biz gücümüzü göstermeliyiz. Bu birliktelik bu dayanışma Türkiye'nin önünü açacaktır. Yaratılmaya çalışılan o kindarlık kutuplaşma havasını işte bu demokraisi ve özgürlük rüzgarı olacaktır. Bunun iyi bir başlangıç olmasını diliyorum ben" dedi.

"ANKARA'DA YARGIÇLAR VARMIŞ"

Alınan bu karardan diğer yargıçların da paylarına düşeni almaları gerektiğini açıklayan Dündar, " Ankara'da yargıçlar varmış, bundan haberdar olduk ve çok sevindik. Dilerim bütün Türkiye'de bu yargıçların bu kararından diğer yargıçlar da paylarını alırlar ve bugüne kadar verdikleri bu haksız kararlardan dolayı da utanç duyarlar"

"CUMHURBAŞKANININ NUSRA'YLA İLGİLİ SÖZLERİ HABERİMİZİN KANITI”



Tahiye olan Can Dündar, annesiyle böyle hasret giderdi.

Yapılan haberlerde Türkiye'nin nereye sürüklendiğinin görüldüğünü dile getiren Dündar, "Yaptığımız haberde de Türkiye'nin nereye sürüklendiğini bütün Türkiye gördü. Uyarmaya çalıştığımız şey buydu; ülkenin bir bataklığa saplanma tehlikesine karşı dikkat çekme görevini yerine getirdik. Türkiye, ne yapmaya çalıştığımızı herhalde şimdi daha iyi anlamaya çalışıyor. Keşke o haber zamanında gizlenmeseydi, Türkiye bu bataklıktan uzak kalabilseydi. Bunu da bugünkü tahliyemizin bir armağanı sayıyoruz. Başbakanın ve Cumhurbaşkanının Nusra'yla Suriye'ye giriş konusunda söyledikleri itiraflar, aslında haberimizin nerdeyse kanıtını teşkil etti. Bütün Türkiye olup biteni görüyor. O yüzden doğru yaptığımıza inanıyoruz ve doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.

"SİLİVRİ CEZAEVİNDEN MEZUN OLDUK"

Eşi ve annesiyle sarılarak hasret gideren Can Dündar, duygulu anlar yaşadı. Dündar, "Silivri üniversitesinden mezun oluyoruz gazeteci olarak. Küçük bir hapishaneden büyük hapishaneye geçiyoruz. Ülkemize hoşgeldik" esprisini yaptı. "Bu iyi bir başlangıç olacak, biz çok umutluyuz. Yani Türkiye'de bir şeylerin değişmeye başladığını herkes yavaş yavaş daha çabuk görecek. Biz, aldığımız mektuplardan, insanların dayanışma duygusundan, çok umutlu olarak çıkıyoruz buradan. Bizi yıldırmaya çalıştılar, yalnız bırakmaya çalıştılar; hiç yalnız kalmadık, hiç yılmadık. Susturmak istediler; hiç susmadık, yazmamamızı istediler; hep yazdık. Bu böyle devam edecek, göreceksiniz bu mücadele bir süre sonra sonuç verecek" diye konuştu.



Can Dündar, eşine böyle sarıldı

"KEŞKE BUNU MAHKEME YAPSAYDI, KEŞKE BU TUTUKLAMAYI YAPMASAYDI"

Ardından sözü Erdem Gül'e vererek "Tanıştırayım koğuş arkadaşım" dedi. Erdem Gül de, "Bizim açımızdan bir hatırlatma yapacağım, Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım. 'Keşke olmasaydı hatırlıyorsunuz. Bu da bir 'keşke olmasaydı' hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi'ne sadece kişisel değil, Türkiye'deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi'ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye'de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçerde arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor. Bunu biz Türkiye'nin demokrasi tarihinde, düşünce özgürlüğü tarihinde çok çok büyük bir olay olarak görmüyoruz. Aslolan, bütün basının Türkiye'de ifade özgürlüğü isteyen, her türlü özgürlüğü ve barışı isteyen insanların birlikteliğidir"

25 Şub 2016

AYM: Can Dündar ve Erdem Gül'e hak ihlali yapıldı!


Can Dündar ve Erdem Gül'ün yaptığı başvuruyu değerlendiren AYM hak ihlali yapıldığına karar verdi. Bu kararın ardından Dündar ve Gül'e tahliye yolu açıldı.

Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine karar vererek, ihlalin ortadan kaldırılması için dosyayı ilgili mahkemeye gönderdi.

RAPORTÖR 'HAK İHLALİ' DEDİ

Bu arada, Anayasa Mahkemesi Raportörü, “Can Dündar ve Erdem Gül’in haklarının ihlal edildiğine karar verilmesi” yönünde rapor hazırlamıştı. Dündar ve Gül'ün, gazetecilik faaliyetinde bulunduğu belirtilen raporda, “basın ve ifade özgürlüğü haklarının yanı sıra kişi özgürlüğü ve güvenliği haklarının ihlal edildiği" ifade edilmişti. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması istenen raporda, kararın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi istendi. İki gazetecinin cezaevine gönderilmesinin hukuki olmadığı ifade edilen raporda, tutukluluğun devamına ilişkin mahkeme kararlarındaki gerekçelerin açık ve yeterli olmadığı vurgulandı.

İKİ KEZ MÜEBBET TALEBİ

Can Dündar ve Erdem Gül, MİT TIR’larıyla ilgili haber ve görüntülere gazetede yer verdikleri için 27 Kasım’da tutuklanmıştı. Hazırlanan iddianamede; Dündar ve Gül’e “casusluk”, “hükümeti ortadan kaldırma veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”, “silahlı terör örgütüne yardım etmek” gibi suçlamalar yöneltilmişti. İddianamede, iki gazeteci için iki kez müebbet hapis cezası talep edilmişti. MİT TIR’ları davasının ilk duruşması 25 Mart’ta yapılacak.

Anayasa Mahkemesi, şikayetçisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olan MİT TIR’ları haberleri nedeniyle “casusluk, terör örgütüne yardım ve darbe girişimi” ile suçlanarak tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek mahkeme, bu kararını gereğinin yapılması için davanın açıldığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Anayasa Mahkemesi kararı, tahliyenin ardından davanın beraatla sonuçlanma ihtimalini de güçlendiriyor. AYM'ye yapılan başvuruda Dündar ve Gül’ün kaçmaları, delilleri yok etme veya değiştirme hallerinin bulunmadığı gerekçesi ile tutuklanmalarının anayasaya aykırı olduğu kaydedilmişti. AYM, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etmişti.

AYM Raportörü de hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmişti. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, beklenen toplantısını bugün gerçekleştirdi. Başkan Zühtü Arslan’ın başkanlığında sabah saat 10:00'da başlayan toplantıya en az 12 olmak üzere tüm üyeler katılabiliyor. Mahkeme, hak ihlali kararına hükmederse davanın açıldığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Dündar ve Gül’ü tahliye edecek.

AYM, Adalet Bakanlığı'ndan görüş istemişti

Dündar ve Gül’ün tutukluluğuna dair Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru dilekçesinde, tutuklama kararıyla ifade özgürlüğünün çiğnendiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa kararlarına uyulmadığı, bu müdahalelerin caydırıcı bir etki yapıp gazeteci ve yazarları otosansüre iteceği, dolayısıyla halkın haber alma hakkının zarara uğrayacağına dikkat çekilmişti. AYM bireysel başvurular kapsamında Adalet Bakanlığı ve Cumhuriyet avukatlarından görüş bildirmesini istemişti.

Adalet Bakanlığı AİHM'i işaret etmişti

AYM’nin başvuru hakkında görüş istediği Adalet Bakanlığı, AİHM’nin ifade özgürlüğüne ilişkin verdiği kararlara vurgu yaparak, bu kriterlerin dikkate alınması gerektiği değerlendirmesi yapmıştı. Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’ne 13 Ocak’ta gönderdiği görüş yazısında, Dündar ve Gül’ün şikâyetlerinin olağan kanun yollarının tüketilip tüketilmediği hususunun değerlendirilmesi konusunda takdirin Anayasa Mahkemesi’ne ait olduğunu söylemişti. Görüş yazısında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ifade özgürlüğünün içeriği açısından genel bir sınırlama öngörülmediği belirtilerek, bu özgürlüğün meşru amaçlara dayalı olarak sınırlandırılabileceğinin belirtildiği aktarılmıştı. Yazıda, Dündar ve Gül’ün şikâyetlerinin, ifade ve basın hürriyetine yapılan müdahalenin demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyaç baskısından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, müdahale ile beklenen amaç arasında makul bir dengenin bulunup bulunmadığı açısından yapılacak incelemede AİHM’nin ifade özgürlüğüne ilişkin verdiği kararların dikkate alınması gerektiği değerlendirilmişti.

Can Dündar: "Ankara’da yargıçlar var" diyebilmeyi umuyoruz

Can Dündar, AYM'nin kararı Genel Kurul'a sevk etmesinden önce, 17 Şubat'ta kişişel Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Dosyamız Anayasa Mahkemesi’nde… 'Ankara’da yargıçlar var' diyebilmeyi umuyoruz” demişti.

"Keşke tutuksuz yargılansalar"

Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Hükümer Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuksuz yargılanmalarının daha doğru olacağı yolunda görüş belirtmişlerdi. Kurtulmuş, “Sayın Başbakanımız da belirtmişti, ben de söylüyorum, keşke tutuksuz yargılansalardı” demişti. Dava sürecinde neler yaşanmıştı?

MİT TIR’ları haberi, Cumhuriyet gazetesinde Can Dündar'ın imzasıyla “İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar” manşetiyle 29 Mayıs 2015'te yayımlandı. 12 Haziran 2015'te de, Erdem Gül'ün "Jandarma 'var' dedi" başlıklı haberi gazetenin manşetinden duyuruldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, yayın üzerine “Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, “siyasi ve askeri casusluk”, “gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütünün propagandasını yapma” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da şikâyetçi oldu

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Cumhuriyet ve Dündar'dan kişisel olarak şikâyetçi oldu. Erdoğan, dilekçesinde, “Devletin menfaatlerini gerçeğe aykırı görüntü ve bilgileri yayınlamak suretiyle hedef alan şüphelinin bu eylemi kesinlikle gazetecilik olarak değerlendirilemez” iddiası öne sürüldü ve Dündar’ın bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir müebbet ve 42 yıl hapsi cezası ile cezalandırılması istendi.

26 Kasım 2015'te tutuklandılar

Can Dündar ve Erdem Gül, haklarında yaklaşık başlatılan soruşturma kapsamında 26 Kasım 2015 tarihinde saat 10.45'te İstanbul Adliyesi'ne gelerek hâkim karşısına çıktı. Saat 21:15 sıralarında kararını açıklayan Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hâkimliği, Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanmasına hükmetti ve iki gazeteci tutuklandı.

Milyonların okuduğu haberler ve yazılar 'casusluk delili' sayıldı!

2Can Dündar ve Erdem Gül hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) şikâyetçi olması üzerine savcı İrfan Fidan tarafından hazırlanan iddianamede, Cumhuriyet gazetesi ve internet sitesinde yayımlanan yazı ve haberler dışında "delil" öne sürülemedi. 473 sayfalık iddianamenin 210. sayfasında Can Dündar’ın tutuklandığı gün olan 28 Kasım 2015'te verdiği savcılık ifadesine atıfta bulunulup ‘’Milli I·stihbarat Tes¸kilatı'na ait bu TIR'ların ve içerisindeki malzemelerin yasadıs¸ı bir örgüte (DAES¸, El-Kaide, PKK vb.) gittigˆine dair elinizde herhangi bir bilgi, belge veya delil var mı’’ sorusundan yola çıkılarak, ‘’Elde bilgi, belge olmadan Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal ve uluslararası yararları bakımından gizli kalması gereken nitelikteki bilgiyi casusluk maksadıyla temin etmis¸ ve ifs¸a etmis¸lerdir’’ iddiası öne sürüldü. Can Dündar 28 Şubat’taki ifadesinde elinde bilgi veya belge olup olmadığına ilişkin yöneltilen soruya ‘’Benim adli bir görevim söz konusu degˆildir. Bu tutanaklara veya arama kararlarına El-Kaide veya bas¸ka bir örgütün ne s¸ekilde veya ne sebeple yazıldıgˆını ben bilemiyorum. Benim bu yardım TIR'larının herhangi bir yasadıs¸ı örgüte gittigˆine yönelik elimde herhangi bir bilgi belge yoktur ve böyle bir bilgiye de sahip degˆilim'' yanıtını vermişti.