ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

4 Kas 2016

HDP'den ilk açıklama!

HDP Eş Genel Başkanları ve vekillerinin gözaltına alınmasının ardından HDP bu sabah saat 10:00'da açıklama yapacaktı. Ankara Valiliği, HDP Genel Merkezi'ne giriş çıkışları durdurdu. Bu nedenle açıklama iptal edildi. Bunun üzerine parti önünde HDP Kars Milletvekili ve Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen açıklama yaptı. Daha sonra 4 HDP'li milletvekili de Facebook'tan canlı yayında konuştu.

Ankara'da HDP Genel Merkezi'nin bulunduğu Tahran Caddesi iki noktadan Çevik Kuvvet tarafından barikatlar ve TOMA'larla kapatıldı. Yalnızca HDP’li milletvekilleri ve MYK üyelerinin geçmesine izin veriliyor. Aysel Tuğluk HDP Genel Merkezi dışında bekleyen İnsan Hakları Derneği Üyesi bir grupla görüşmek için barikatın dışına geldi. Partiye dönüşünde ise aranarak içeri girebildi. Tuğluk, bu gelişi esnasında yolun Valilik kararıyla kapatıldığı bilgisinin kendilerine verildiğini söyledi. Saat 10.00’da yapılacak basın toplantısı, gazetecilerin de partiye girişine izin verilmemesi nedeniyle iptal edildi. Bunun üzerine HDP’den yeni bir açıklama yapılarak, basın toplantısının saat 11.30’da Kars Milletvekili, Parti Sözcüsü Ayhan Bilgen tarafından Meclis’te yapılacağı duyuruldu.
                        

GRUPLARIN TOPLANMASINA İZİN YOK

Polis barikatların bulunduğu noktada grupların toplanmasına izin vermiyor. Sabah saatlerinde HDP’ye gelen İnsan Hakları Derneği Üyesi grup, polis tarafından barikatın bulunduğu noktadan yaklaşık 500 metre daha öteye uzaklaştırıldı ve dağılmaları istendi. Kapatılan noktada gazeteciler bekleyişini sürdürüyor.

ESKİ BAKAN PARTİYE GİRDİ

AB eski Bakanı, HDP’li Müslüm Doğan’ın, polis barikatından parti genel merkezine girişine izin verildi. Doğan gazetecilere yaptığı kısa açıklamada durumu şöyle değerlendirdi: “Bu bir cinnet halidir. Türkiye siyasetinin en önemli partisinin eşbaşkanına yapılan bu durum hükümetin cinnet halidir. Ülke barışını tehlikeye sokmuştur. Derhal vazgeçilmesi gerekir.”

GECEDEN BERİ TOPLANTI

Bu arada HDP Genel Merkezinde bulunan milletvekili ve MYK üyelerinin geceden bu yana toplantı halinde olduğu öğrenildi.

AYHAN BİLGEN PERİSCOPE'TAN AÇIKLAMA YAPTI

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, genel merkezin bulunduğu binanın önünde Periscope'tan bir açıklama yaptı.

Bilgen'in açıklamaları şöyle: "Türkiye’nin ileri demokrasisinde parti genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyemediğimiz için, basın mensupları sokaktan içeriye bile alınmadıkları için, ne yazık ki parti binamızın önünde sosyal medya yoluyla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Biz Türkiye’nin 7 Haziran’dan sonra darbe sürecine girdiğini söyledik şimdiye kadar. 15 Temmuz’da başlamadı. 15 Temmuz öncesinde parlamentoda çıkarılan kararlar, milletvekillerinin yargılanması başta olmak üzere bu darbe sürecinin önemli bir parçasıydı. 15 Temmuz sonrasında olanlar da gösteriyor ki, gerçekten de 15 Temmuz’u Allah’ın lütfu olarak gören zihniyetin hedeflediği tam da buymuş.

'ARKADAŞLARIMIZIN YARGIDAN KAÇMA DERDİ YOK'

Dün gözaltına alınan arkadaşlarımızın yargıdan kaçma diye bir derdi yok. Biz bu ülkede darbe koşullarının herkes tarafından görülmesini, bütün dünya tarafından bilinmesini istediğimiz için ifadeye gitmedik. Dolayısıyla da bir kaçma yaklaşımıyla olayı değerlendiren havuz medyası sadece kirli propagandasına, karalama kampanyasına devam ediyor. Darbe koşullarını bu ülke eninde sonunda aşacak Geçmişte de darbeler yaşandı. Geçmişte de siyasetin önünü kesen engellemeler, müdahaleler yapıldı. Ama o günler nasıl geçtiyse, bugünler de geçecek. Fakat Türkiye tarihine, siyaset tarihine bir kara leke olarak geçecek. Biz, ifadeye çağrılan arkadaşlarımız ve bugüne kadar gözaltına alınan bütün yöneticilerimize karşı tutumu bir tasfiye girişimi olarak görüyoruz. Bir siyasi linç, bir kuşatma ve baskı, faşizan rejimin ayak sesleri olarak görüyoruz. Bundan sonrasında bu sürecin geleceğini belirleyecek olan şey, demokratik çevrelerin, sivil toplumun, uluslararası kamuoyunun Türkiye’de barıştan demokrasiden yana olan kamuoyunun sesini yükseltmesi olacak. Buna boyun eğmeyeceğimizi, bize oy veren herkesin, bizim duruşumuzu tavrımızı önemseyen herkesin sergileyeceği tavırla bu faşizan baskıyı püskürtmesini istiyoruz. Dolayısıyla herkesi dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz. Genel merkezimize ziyaretler engelleniyor, genel merkezimize basının gelmesi bile engelleniyor ama biz her şeye rağmen sesimizi duyurmaya devam edeceğiz ve halkımızı da sesini yükseltmeye, tavrını koymaya ve bu faşizan tutumu ortadan kaldıracak bir kararlılıkla, dirayetle bir tavır koymaya davet ediyoruz"

4 MİLLETVEKİLİ FACEBOOK'TAN CANLI YAYINLA AÇIKLAMA YAPTI

Daha sonra ise HDP'li milletvekilleri Ayhan Bilgen, Mithat Sancar, Osman Baydemir ve Hişyar Özsoy, kameralar önüne geçip açıklama yaptı. Mithat Sancar, "Gözaltıların hukuki gerekçesi nedir. Bir anlamı yok. Bu bir hukuk süreci, bu bir yargı süreci değildir. Siyasi darbe operasyondur. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili tartışmalar sürecinde bunun yeni bir dönemeç olacağının altını çizmiştik. Hem Meclis'teki partileri hem kamuoyunu bilgilendirmek istemiştik. Ancak Meclis içinden olumlu bir cevap gelmedi. 12 Eylül'de bile bu olmadı. 15 Temmuz'da bu Meclis'e atılan bombalarla bugün partimize yapılan operasyon arasında zerre kadar fark yoktur. Dün akşamdan beri Meclis'e, demokratik siyasete, ülkenin kalbine bombalar atılıyor. Bizi yıldıracaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. HDP'de hiçbir parti görevlisinin boyun eğmesi söz konusu olmaz" diye konuştu.

CADDE TRAFİĞE KAPATILDI

HDP Genel Merkezi'nin bulunduğu Tahran Caddesi iki yanından polis barikatı ile trafiğe kapatıldı. Caddeye yalnızca milletvekilleri ve MYK üyelerinin geçişine izin veriliyor. Polis zaman zaman toplanan kalabalıkları da uyararak barikatın bulunduğu noktanın da yaklaşık 500 metre ilerisine gönderiyor.



RIZA ÖZEL / HÜRRİYET

2 Kas 2016

Figen Yüksekdağ'ın 10 aylık hapis cezası onandı!

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın 'terör örgütü propagandası yapmak suçundan çarptırıldığı 10 ay hapis cezasını Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi onadı. Suç terör kapsamında olduğu için Yüksekdağ'ın 7.5 ay hapis yatması gündeme geldi.

İstanbul'da 2012'de el yapımı bombanın patlaması sonucu MLKP terör örgütü üyesi 25 yaşındaki Yasemin Çiftçi ölmüş, Adana'ya getirilerek gömülmüştü. 13 Şubat'ta ise aralarında Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 40 kişi, mezar başında Yasemin Çiftçi'yi anma etkinliği düzenlemişti.

Terör örgütü lehine sloganların atıldığı anma etkinliğiyle ilgili soruşturma başlatan Cumhuriyet Savcılığı, Figen Yüksekdağ ile birlikte 7 kişi hakkında 'terör örgütü propogandası yaptıkları' iddiasıyla 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı. Adana 7'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Figen Yüksekdağ kendini şöyle savundu:

"Yasemin Çiftçi'nin cenaze törenine, kendisinin her hangi bir terör örgütü üyesi olduğunu bilmeden, sadece sosyalist kimliği nedeniyle, benim de sosyalist olmam ve siyasi bağlılığım ve manevi, insani amaçlarla katıldım. Törende terör örgütü lehine slogan atılmadı, beraatimi istiyorum."

Mahkeme heyeti yargılamanın sonunda, Figen Yüksekdağ ile birlikte Sabahattin Pişkinbaş, Dilek Keskin, Soner Geçgel, Hasan Köse, Meriç Solmaz ve Murat Akıncı'ya terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle 10'ar ay hapis cezası verdi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 16'ncı Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını onadı.

Figen Yüksekdağ'ın avukatlarından Sevil Aracı Bek, "Yargıtay cezayı onadı ama karar henüz yerel mahkemeye gelmedi. Karar mahkemeye ulaştıktan sonra, mahkeme savcılığa yazı yazarak gereğinin yapılmasını isteyecek. Normalde 10 aylık hapis cezasının yatarı yok ama, terör suçundan ceza verildiği için 10 aylık hapis cezasının 7.5 ay yatarı var" diye konuştu.



DHA

17 Şub 2016

AK Parti'den Polat'lı, Hülya Avşar'lı hazırlık!


“Sanat Komisyonu” kurmak için harekete geçen AK Parti, kronik problemlere sanatçılarla çözüm aramaya çalışacak...

AK Parti, “Sanat Komisyonu” oluşturmak için düğmeye bastı. Heykeltıraşlardan karikatüristlere, müzisyenlerden tiyatroculara kadar farklı sanat türlerinde sorunlara odaklanacak olan komisyonda toplumun sevdiği sanatçıların, terörle mücadeleden, kadın ve töre cinayetlerine kadar meselelerin çözümünde rol üstlenmesi öngörülüyor.

BAZI MESELELERDE DESTEKLERİNİ ALACAKLAR

Bu kapsamda, parti yöneticilerinin de bulunacağı komisyonun, Orhan Gencebay’dan Hülya Koçyiğit’e kadar “Akil İnsanlar Heyeti”nde de görev alan isimlerin yanı sıra; halkın yakından izlediği “Polat Alemdar”ı canlandıran Necati Şaşmaz’dan, açıklamalarıyla gündem olan Avşar kızı Hülya Avşar’a kadar sanatçılarla değerlendirmelerde bulunarak bazı meselelerde desteklerini alması bekleniyor.

TERÖREL MÜCADELE, KADIN CİNAYETLERİ...

Türkiye Gazetesi'nde yer alan habere göre AK Parti’de “Sanat Komisyonu” oluşturulması çalışmasını, Genel Başkan Yardımcıları Doç. Dr. Selçuk Özdağ ile Çiğdem Karaaslan koordine ediyor. Oluşturulacak komisyon, hem mesleki sorunları ele alacak hem de başta terörle mücadele, töre cinayetleri, kadın cinayetleri olmak üzere, toplumu etkileyen olaylarda sanatçıların etkileyici gücünden yararlanacak.

8 Şub 2016

HDP'nin 'Cizre' eylemine müdahale!


HDP'nin çağrısı üzerine, Cizre'deki operasyonları protesto etmek için Galatasaray Meydanı'nda toplanan gruba polis tazyikli su ve gaz bombasıyla müdahale etti.

Çok sayıda gösterici gözaltına alındı.





Özgür EREN - İdris TİFTİKCİ / İstanbul DHA

27 Oca 2016

HDP'li vekiller açlık grevine girdi!


HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir, Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde bir evde bulunduğu söylenen yaralıların durumu için İçişleri Bakanlığı nezdinde yürüttükleri girişimlerin henüz sonuç vermediğini bildirerek açlık grevine girdiklerini duyurdu.

HDP heyeti tarafından yapılan açıklama şöyle: "Cizre'de beş gündür ateş altında tutulan, beşi kan kaybından yaşamını yitirmiş çoğu ağır yaralı sivillerin hastaneye nakli için bugün saat 11:00'den 17:00'ye kadar İçişleri Bakanlığı nezdinde yürüttüğümüz girişimler maalesef henüz bir sonuç vermemiştir. Bakanlık yetkililerinin verdiği taahhütler ve bilgiler, Cizre yerelinden bize ulaşan bilgiler ile tamamen çelişmektedir. Ambulansların cenazeleri ve yaralıları almak üzere gönderilmesi yerine, yaralıların bulunduğu bina ve civarı zırhlı araçlarla tekrar ateş altına alınmıştır.

Tüm çabalarımıza rağmen, görüşmeler esnasında yaralı ve hastaneye götürülemeyen yurttaşlardan Nusret Bayar da yaşamını yitirmiştir. Her an yeni ölümlerin gerçekleşmesi riski ile karşı karşıyayız.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, cenaze ve yaralıların ateş altındaki binadan hastaneye nakilleri sağlanıncaya, sağlık hakkı ve yaşam güvenceleri ile ilgili koşullar yerine getirilinceye kadar bizler heyet olarak İçişleri Bakanlığı'nda açlık grevine girmiş bulunuyoruz. Tüm çabamız yeni ölümler yaşanmadan yaralı ve cenazelerin hastaneye nakledilmesidir. Bu sağlandığında, bizler de açlık grevine son verip yasama faaliyetimize devam edeceğiz.

Hükümete, AİHM kararları ve uluslararası sözleşmeler ile iç hukuka riayet etmesi, Cizre'de yeni ölümler yaşanmadan gerekli insani girişimleri bir an önce sonuca ulaştırması çağrımızı yineliyoruz"

24 Oca 2016

Aradan geçen 23 yıl onu unutturmadı!


İzmir Milletvekili Atila Sertel, Uğur Mumcu'nun öğretilerinin ölümsüzlüğüne dikkat çekerek, "Onu elbette anmalıyız. Ama asıl önemli olan onu anlamaya çalışmak ve onun öğretilerini gelecek nesillere aktarmak" dedi.

CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Adalet ve Demokrasi Haftası çerçevesinde Uğur Mumcu ile ilgili Kemalpaşa, Burhaniye, Narlıdere, Güzelbahçe, Urla ve Bergama olmak üzere altı ayrı yerde panel ve konferansa katıldı. Yaptığı konuşmalarda Uğur Mumcu’nun ileri görüşlülüğüne ve Türkiye’nin bugün geldiği noktaya dikkat çeken Atila Sertel, "Çeyrek asır önce yazdığı kitaplarda, kaleme aldığı makalelerde bugün gelinen noktaları işaret etmiş. Diyorki; ’Siyaset ticarete, ticaret siyasete her ikisi de dine alet edildi mi bu ülkenin sonu gelmez.’ Eskiden Murat 124’ler vardı. Arkalarında ’Huzur İslam’da’ yazardı. Şimdi aynı kesimler 4X4 ciplere biniyor ve arkasında ’Huzur İslam’da’ yazmıyor. İnanılmaz zenginleştiler ve bu zenginleşmeye ne yazıkki İslam’ı alet ettiler. İşte Türkiye’nin bugünkü hali tam da budur" dedi.

Uğur Mumcu’nun 23 yıl önce unutturulmak için katledildiğini ifade eden Sertel, şunları söyledi:


"Aradan geçen 23 yıl onu unutturmadı ve unutturmayacak. Ölümünden sonra insanlarımız Uğur ismini daha fazla çocuklarına verir oldular. Ardından türküler yakıldı, kitaplar yazıldı. Her 24 Ocak günü daha çoğalan kitlelerle anılır oldu. Çok yaşamak mı, anlamlı yaşamak mı ikileminin en doğru yanıtını Uğur Mumcu veriyor. Elbette ki, çok uzun ve anlamlı yaşamasını ve daha çok üretmesini hepimiz çok isterdik ama bugün dahi ortaya çıkarılamayan karanlık güçler onu katlederek fikirlerini de öldüreceklerini düşündüler ama yanıldılar."

Uğur Mumcu’yu anmanın yanında O’nu "anlamak" gerektiğini vurgulayan Atila Sertel, "Ocak ayı gazeteciler için yürek burkan bir aydır. 9 Ocak’ta Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe’yi işkence ile öldürdüler. 11 Ocak’ta Onat Kutlar, bombalı saldırı sonucu katledildi. 19 Ocak’ta Agos Gazetesi sahibi Hrant Dink, 31 Ocak’ta Prof. Dr. Muammer Aksoy vurularak öldürüldü. Ve 24 Ocak 1993’te evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu Türkiye’nin aydınlık yüzü Uğur Mumcu öldürüldü. Üzerinden 23 yıl geçti ancak Uğur Mumcu cinayeti hala aydınlatılamadı. Uğur Mumcu; Türkiye sevdalısı, doğruları yazan, örnek araştırmacı yazar kişiliğe sahipti. Bu ülke içinde herkesin kardeşçe yaşamasını savunuyordu. Onun kanı akmaya devam ediyor. Faili meçhul cinayetler aydınlatılmazsa Türkiye demokrasisi bir adım ileri gidemez. Ancak bu iktidar ne Uğur Mumcu cinayetini ne de diğer faili meçhul cinayetleri aydınlatamaz" diye konuştu.

ÇGD UĞUR MUMCU ÖDÜLLERİ VERİLDİ
 
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Eskişehir Şubesi tarafından düzenlenen Uğur Mumcu Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende, yılın siyasetçisi dalında, CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, basın dalında Deniz Zeyrek, Sedat Bozok, Şaban Seviç, Tuluhan Tekelioğlu, Muharrem Sarıkaya, Pınar Türenç, bilim dalında Prof. Dr. Aziz Sancar, Prof. Dr. Hikmet Hassa, Prof. Dr. Bülent Görenek, hukuk dalında Ömer Kavili, sanat dalında Hakkı Kuş, Bilge Cezayirli, Ercüment Yılmaz, Gamze Kılıkçı, Şefika Kutluer, Ferdi Cansız, demokrasi dalında Can Dündar ve Erdem Gül, çevre ve kent dalında Rabia Özcan, sosyal proje dalında Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası ve Odunpazarı Belediyesi Halk Market ödüle layık görüldü. Ayrıca mücadele dalında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, spor dalında Dünya Kick Boks şampiyonu Yusuf Açık, Okul Sporları Dünya Atletizm Şampiyonası 1500 metre Dünya 1’incisi Ramazan Barbaros, Okul Sporları Dünya Atletizm Şampiyonası 1500 metre Dünya 2’ncisi Pınar Demirtaş, emek dalında Yılmaz Ayrancı’ya ödül verilirken yılın sanatçısı Vedat Sakman oldu.

Yaşam boyu başarı ödülünün sahibi ise İnci Çayırlı oldu.

Törene Eskişehir Vali Vekili Ömer Faruk Günay, CHP Eskişehir Milletvekilleri Gaye Usluer, Cemal Okan Yüksel, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, ilçe ve belde belediye başkanları, siyasetçi, sivil toplum kuruluşu başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Ödül töreninin ardından sanatçı Selda Bağcan konser verdi.





DHA

26 Ara 2015

Başbakanlık'tan flaş HDP açıklaması!


30 Aralık'ta Başbakan Davutoğlu ve HDP Eş Başkanları arasında yapılması planlanan görüşme, iptal edildi. Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'Artık aynı masayı paylaşmanın bir anlamı kalmamıştır' denildi.

Başbakan Davutoğlu, 30 Aralık'ta Kılıçdaroğlu ve Demirtaş'la 4 Ocak'ta da MHP lideri Bahçeli ile görüşecekti. Başbakanlık'tan bugün yapılan açıklamada HDP ile yapılacak görüşmenin iptal edildiği duyuruldu.

30 Aralık'ta yapılması planlanan Davutoğlu-Demirtaş görüşmesine ilişkin Başbakanlık'tan yapılan açıklamada 'Ancak, son bir hafta içinde, HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar, bu anlayış ile taban tabana zıt, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletimizin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansımasıdır. Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır.' denildi.

İşte Başbakanlık'tan yapılan açıklamanın am metni:

Sayın Başbakanımız 1 Kasım seçimlerinin ardından dört yıllık istikrar döneminde milletimizin beklediği köklü reformları, tüm kesimlerle diyalog içinde gerçekleştirebilmek için kapsamlı bir görüşme süreci başlatmıştır. Kendisinin hiçbir fark gözetmeden ülkemizdeki her görüş ve fikirden sivil toplum örgütleri, aydınlar, işçi-işveren temsilcileri ile diyaloga verdiği önem saygıdeğer kamuoyunun malumudur. Bu çerçevede 7 Haziran seçimlerinin ardından da benzer bir sürecin takip edildiği, ülkemizi çok daha ileri bir seviyeye ulaştırmak için ortak akla ulaşmak amacıyla mecliste grubu bulunan tüm siyasi partiler de dahil detaylı bir uzlaşma süreci yürütüldüğü hafızalardadır. 1 Kasım seçimlerinden sonra da Sayın Başbakanımız, 47.8 milyon geçerli oyun 23.6 milyonunun oyunu almış güçlü bir tek başına iktidar süreci başlamış olmasına rağmen demokrasi kültürüne saygı ve uzlaşmaya verdiği önem sebebiyle yine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan tüm siyasi parti genel başkanlarından ayrım yapmaksızın randevu talebinde bulunmuştur. Meclisin ve ülkenin önünde başta Yeni Anayasa olmak üzere gerçekleştirilmesi gereken önemli reformlar, meclis içtüzüğü ve bütçe konuları bulunmaktadır. Türk siyasi hayatında yeni bir gelenek tesis etmek için başlatılan bu süreç, uzlaşma kültürünü hakim kılmak için bir şanstır. Bu talep tüm siyasi partilere oy veren vatandaşlarımızın demokratik tercihlerine saygının da bir sonucudur.

Ancak, son bir hafta içinde, HDP yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar, bu anlayış ile taban tabana zıt, ülkeyi kutuplaştırmayı amaçlayan, asgari siyasi nezaketten uzak, milletimizin birlikte yaşama yönündeki kadim kültürü ile bağdaşmayan, çatışma ve gerilimden medet uman sığ bir siyasi tutumun yansımasıdır. Bu yaklaşım ile HDP yöneticileri siyaseti sorun çözme aracı olarak değerlendirecek bir siyasi olgunluğa sahip olmadıklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. Bu üslupsuz yaklaşımla görüşmenin, aynı masayı paylaşmanın anlamı kalmamıştır. Tüm bu süreç son derece şeffaf bir şekilde kamuoyunun gözleri önünde gerçekleşmiştir. Kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan algının tersine Sayın Başbakanımızın görüşme talebi asla terörle mücadeledeki kararlı tutumu tartıştırmak değildir.

Ülkemizin ve milletimizin huzuru ve refahı için yürüttüğümüz terörle mücadele süreci, kesinlikle pazarlık konusu değildir. Güvenlik güçlerimiz bu hedef doğrultusunda kararlı bir mücadele yürütürken, ilgili bakanlarımız ve kurumlarımız da, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için fedakâr bir çaba içerisindedirler. Milletimizi arkaik anlayışlarla; anti-demokratik, baskıcı söylemlerle ve silah tehdidi ile sindirmeye dönük eylemler içindeki tüm terör örgütleri ile mücadele kesintisiz devam edecektir. Sayın Başbakanımız ayak basmadık il bırakmadığı yurdumuzda aziz milletimizin tüm ‘çay ikramı’ davetlerini tereddütsüz kabul etmiş, gönlü geniş Anadolu insanının misafirperverliğinin simgesi olan bu daveti asla geri çevirmemiştir. Bu kültürle bağını koparmış kişilerle bu anlamda yürütülecek bir diyalog ortamı bulunmamaktadır. Yüce milletimizin desteği ve duası yegane dayanağımızdır.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Demirtaş DTK Olağanüstü Kongresi'nde konuştu!


HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, DTK Olağanüstü Kongresi'nde konuştu...

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Genel Kurulu Diyarbakır'da gerçekleştiriliyor. Kongrede bir konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Selhattin Demirtaş, hükümete sert sözlerle yüklendi.

Başbakan Davutoğlu'na 'Reisini de al Sur'a git' diyen Demirtaş, 'Artık gelecek yüzyılda Kürdistan olacak! Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak? Kürt halkı burada nasıl yaşamak istiyorsa önce Kürt halkı buna karar verir.' diye konuştu.

İşte Demirtaş'ın açıklamalarının satır başları:

Bizler çocuklarımıza sorun miras bırakmak zorunda değiliz. Cizre'de kadınlar ve çocuklar bu zulmü yaşıyorsa vebali biziz. Bu salondakilerdir. 10 yıl sonra 70 yaşındaki analarımızın cenazeleri sokakta kalıyorsa bize lanet okusalar haklıdırlar. Halkın iradesi silahtan daha güçlüdür. Bu kağıttan kaplanların ucuz kahramanlarıklarının sonu gelmiştir.

"REİSİNİ DE YANINA AL SUR'A GİT"

Başbakan'a çağrı yaptım sen git Cizre'ye. Niye Genelkurmay Başkanı'nın gönderiyorsun? Sen niye Cizre'ye gitmiyorsun? Al reisini de yanına sen git Sur'a. Gelin bu kurtardığınız Kürt halkı sizi nasıl karşılayacak? Yarın hemen Cizre'de miting yapın. Artık gelecek yüzyılda Kürdistan olacak! Özerk bölgeleri de olacak belki devleti de olacak? Kürt halkı burada nasıl yaşamak istiyorsa önce Kürt halkı buna karar verir. 1000 yıllık kardeşlik deniliyor ya 200 yılı sorunludur. Geri kalan 800 yılda Kürtlerin ana dili Türkçe değildir. O dönemde resmi dil Kürtçedir. YÖnetim şekli özerk haldedir. Bağımsızlığa yakın bir modeli vardır. Bizim yaşıyan dedelerimiz bunun canlı tanığıdır. Biz nasıl bunu yok sayıp AKP'nin modeline mahkum kalacağız.

"BEDELİ ÇOK AĞIR OLACAK DİYE ONURUMUZU MU YİTİRELİM?"

Bedeli çok ağır olacak diye onurumuzu mu yitirelim? Haysiyetsiz hale mi gelelim! Hepimizin mezar taşı olacak belki! Mezar taşı olmayanlar var! Diyalog kapısı hep açıktır. 7 Haziran'dan bu yana üst düzeyde diyalog talebinde bulunduk. İnfaz kararı aldılar. Kürt halkınun gücünü gördüler. İran bir güçtür, Türkiye bir güçtür. Irak ve Suriye yapay devletler olsa da bir dengedir. Bu ortadoğu dengesi içinde bir de Kürt gücü doğsun istemiyorlar. Üstelik bu Kürt gücü gerici bir güç de değil. Emekten yana kadından yana bir öncüye sahip. Bunu ezebildikleri kadar ezmek onlar için tarihi bir görev.

Kürt halkı özerk olacak diye tüm Türkiye'ye özerklik getirmek zorunda değiliz. Bölgesel dar bir özerklik mi yapıalcak, bunu da konuşalım.

"DİKTATÖRLÜK MÜ ÖZ YÖNETİM Mİ?"

Biz bölgeyi PKK'ya bırakmayız. PKK mı yönetecek burayı? Hayır, seçim olacak bölgeyi kim kazanırsa o yönetecek! Halk MHP'nin siyasetine destek veriyorsa saygı duyacağız. Ortam demokratik olarak inşa edilsin seçimi Cizre'de MHP kazansın ona da saygı duyacağız. Şimdi tarihi kırılmanın yaşandığı bu günlerde halkımız buna karar verecek. Diktatörlük mü, öz yönetim mi?

Direnen, dik duran bizi mahçup etmeyecek düzeyde bir duruş sergileyen yoldaşlarımıza teşekkür ediyorum, şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum. Kongremiz bir kez daha hayırlara vesile olsun.

21 Ara 2015

Şırnak'ta HDP'li vekillerin de bulunduğu gruba müdahale!


Şırnak il merkezinden Cizre ve Silopi'ye doğru yürümek isteyen, aralarında bazı HDP'li milletvekillerinin de yer aldığı gruba polis müdahalede bulundu.

Şırnak’ta toplanıp Cizre ve Silopi ilçelerine doğru yürümek isteyen gruba polis müdahale etti.

Alınan bilgiye göre, HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan ve Van Milletvekili Lezgin Botan ile Şırnak Belediye Başkanı Serhat Kadırhan’ın da aralarında bulunduğu grup, HDP ve DBP’nin çağrısı üzerine parti binası önünde toplandı.
 

İzinsiz yürüyüşe geçen grup, Tekser Lojmanları mevkiinden Çevre Yolu’na ulaştı.
 
Çevre Yolu’nda güvenlik önlemi alan polis ekipleri, grubun geçişine izin vermedi. Buna rağmen yürüyüşü gerçekleştirmek isteyen grup, polisin biber gazıyla müdahalesi sonucu dağıldı.
 


20 Kas 2015

Selçuk Özdağ'dan Leyla Zana'ya: Zaten affedersin ilkokul mezunu bir kadın


Meclis'teki yemin töreni sırasında metindeki 'Türk' ifadesini 'Türkiye' şeklinde okuması bir anda gündeme oturan Leyla Zana hakkında AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'dan tartışma yaratacak sözler geldi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, HDP Milletvekili Leyla Zana’nın milletvekili yeminine ilişkin olarak tartışma yaratacak sözler sarf etti. Yeniçağ gazetesinin Ankara Temsilcisi Ahmet Takan'a konuşan Selçuk Özdağ, “Bu zaten affedersin ilkokul mezunu, ortaokul ve liseyi dışarıdan almış bir kadın” ifadelerini kullandı.

Yeniçağ yazarı ve Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, dün yayınlanan yazısında, “Leyla Zana’nın yemin krizinden sonra Meclis kulislerinde tek bir AKP’liden eleştiriye şahit olmadık” diye yazmıştı. Bugünkü yazısına dünkü yazısında yer alan bu sözleri hatırlatarak başlayan Ahmet Takan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın bu yazı üzerine kendisini arayarak ‘cevap hakkını kullandığını’ belirterek aralarında geçen konuşmayı aktardı.

Takan’ın aktardığına göre Selçuk Özdağ, “Leyla Zana’nn vekilliğinin düşürülmesi gerektiğini” söyleyerek şöyle devam etti:

“Yemin edeceğim derse girer genel kurula yeminini yapar. Ama yemin etmeyeceğim derse maaşını alır. Zaten genel kurula gelse ne olur gelmese ne olur. Bu zaten affedersin ilkokul mezunu, ortaokul ve liseyi dışarıdan almış bir kadın. Şov yapma lüzumu hisseden bir tane ucuz polemik konusu oluşturmak istiyor başka bir şey değil ki. Gündeme gelmek istiyor. PKK ciddi darbe alıyor şu an Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da, çok ciddi darbeler alıyor. Bu mücadeleyi de sürdüreceğiz.


Posta.com.tr

17 Kas 2015

Selahattin Demirtaş ameliyat oldu!


1 Kasım erken genel seçiminin ardından dün Eşbaşkan Figen Yüksekdağ başkanlığında toplanan HDP Meclis grubu, seçim sonuçlarının değerlendirilmesinin yanı sıra partinin Meclis yönetiminde görevlendireceği isimleri belirlemeye çalıştı.

Bugün Meclis’te yapılacak yemin törenine HDP bir eksikle katılacak. Milliyet'in parti kaynaklarından edindiği bilgiye göre Eşbaşkan Selahattin Demirtaş, geçirdiği sinüzit operasyonu nedeniyle büyük olasılıkla bugünkü açılışa katılmayacak. Demirtaş’ın İstanbul’da tedavisine devam edileceği, iyileşmesi halinde önümüzdeki günlerdeki Meclis oturumunda yemin edeceği bildirildi.

HDP MECLİS BAŞKAN ADAYINI BELİRLEYECEK

HDP’nin Meclis grubunun toplantısı uzayınca bugüne ertelendi. Toplantıda, Meclis Başkanlığı ve Başkan Vekilliği ile diğer görevlendirmelere ilişkin parti yönetimi milletvekillerini bilgilendirdi. Talebi olanların kendi isimlerini partiye bildirmeleri istendi. HDP’nin TBMM başkan adayı pazar günü yapılacak başkanlık seçimi öncesi belirlenecek..

1 Kas 2015

Parti merkezlerinde son durum!


AKP Genel Merkezi'nde her seçimde görülen düzen görülüyor. CHP, genel merkezler içinde en heyecanlı görüneni. MHP ise, seçimlerde oy verme işleminin sona ermesine sadece dakikalar kala, en sessiz olanı. HDP Genel Merkezi'nde ise "tedbir" hakim.

TBMM'de temsil edilen dört partinin Ankara'daki genel merkez binaları, 1 Kasım seçim sonuçları için hazır.

AKP'DE "BALKON" HAZIR

Oy verme işleminin sona ermesine sadece dakikalar kala, AKP Genel Merkezi'nde tüm sistem kurulmuş durumda. Seçim sonuçlarının gelmesine yakın, genel merkezdebomba araması dahil, tüm güvenlik önlemleri alındı. AKP Genel Merkezi'nde daha önceki seçimlerde üst katta olan seçim koordinasyon merkezi, bu kez zemin kata taşındı.

AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, seçim sonuçları ne olursa olsun, "Balkon konuşması" yapacağını söylemişti. Balkon, daha sonuçlar belirlenmeden, bu konuşma için hazırlandı; Çiçeklerle süslendi, ses sistemi kuruldu. AKP Genel Merkezi'nde gazeteciler için de yine diğer seçimlerde olduğu gibi sonuçları izleyebilmeleri için özel bir bölüm, canlı yayınlar için de özel bir platform hazırlanmış durumda.

CHP, BAYRAKLARLA SÜSLENDİ

CHP Genel Merkezi, tüm genel merkezler içinde en "heyecanlı" görünen merkez. CHP'nin bahçesi, parti bayrakları ile süslenmiş durumda. Ayrıca, seçim sonrası konuşması için bir platform ve ses düzeni ile, dev ekran da kuruldu.

MHP SESSİZ

MHP Genel Merkezi, daha önceki seçimlerde de olduğu gibi, 1 Kasım'da da en sakin genel merkez. MHP'de henüz parti yetkililerinin çoğu genel merkeze gelmedi. Ancak seçim sonuçlarının değerlendirilmesi için koordinasyon merkezi göreve hazır.

HDP GENEL MERKEZİ'NDE "TEDBİR" HAKİM

HDP Genel Merkezi'nde ise, oy verme işleminin bitmesine dakikalar kala "tedbir" hakim. Daha önce birkaç kez saldırıya uğrayan, son olarak da 7 Haziran seçimleri sonrasında kundaklanan HDP Genel Merkezi'nin önündeki iki şeritli yol, trafiğe kapatıldı.

Polis güvenliğinin dışında, HDP'liler de parti binasına gelen herkesi teker teker arayıp, genel merkeze öyle alıyorlar. HDP, elektrik kesintisine de hazır; PTT'den olası elektrik kesintilerine karşı seyyar bir jeneratör de parti binasına getirilmiş durumda.



(Hürriyet/Zeynep GÜRCANLI- Aysel ALP)

Tarkan oyunu kullandı, zafer işareti yaptı!


1 Kasım seçimleri için sandık başına giden Mega Star Tarkan oyunu kullandı, hayranlarıyla objektiflere böyle poz verdi.

Ünlü Sanatçı Tarkan oyunu Tarabya'da kullandı. Tarkan oyun kullanmaya saat 16.00 sıralarında geldi. Oyunu kullanan Tarkan yaptığı açıklamada, "Ülkemiz ve milletimiz için hayırlısı neyse o olsun. Bu seçim sonucunda huzur ve barış olsun inşallah. Biraz artık güzel günler görelim istiyoruz" diye konuştu. Ünlü sanatçı oyunu kullandıktan sonra kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyenleri kırmadı. Polisler de dahil birçok kişiyle fotoğraf çektirdi.



Sandık başında Ak Parti- HDP'li kavgasına, polisten biber gazlı müdahale!


Kocaeli'nin Darıca İlçesi'nde oy kullanma sırasında Ak Partili'ler ile HDP'liler arasında çıkan kavgaya polis biber gazıyla müdahalede bulundu.


Olay, Doğu ve Güneydoğulu vatandaşların yoğun olarak yaşadığı Piri Reis Mahallesi’ndeki Servet Yalçın İlkokulu’nda meydana geldi. Burada 80 yaşındaki bir kadına oy kullanma sırasında yardımcı olmak isteyen akrabaları ile sandık müşahitleri arasında tartışma çıktı.
  İddiaya göre Ak Partili sandık müşahidi, yaşlı kadının sandığa atmak üzere olduğu oy zarfını alıp yırttı. Büyüyen tartışma daha sonra HDP’liler ile Ak Partili’lerin kavgasına dönüştü. Olay yerine polis ekipleri çağırıldı. Kavga önlenemeyince polisler biber gazı kullanarak kavgayı ayırdı. Soruşturma sürüyor.

 

DHA

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş oyunu kullandı!



HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul Sultanbeyli'deki Mevlana Ortaokulu'nda oyunu kullandı.

Demirtaş, oyunu kullanmasının ardından açıklama yaptı. Demirtaş 'Bütün Türkiye'nin en fazla arzuladığı şey huzur ve barıştır' dedi.

Demirtaş şu açıklamayı yaptı:

"Umut ediyorum ki bugün yapılacak seçimlerde ortaya çıkacak siyasi sonuçlar bütün ülke hepimiz açısından en hayırlı sonuç olacaktır. Bütün Türkiye'nin en fazla arzuladığı şey huzurdur, barıştır. Seçim dönemi zorlu sıkıntılı bir seçim dönemi kampanyası oldu. Maalesef ki yitirdiğimiz canlar oldu.
 

Bugün sandıktan ne çıkarsa çıksın herkes açısından geleceğe umutla bakmayı gerektirecek bir sonuç olacağından kuşku duymuyoruz. Herkes bugün oylarını kullansınlar."

LİDERLER NEREDE OY KULLANACAK

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi'nde oyunu İstanbul'da Saffet Çelebi İlkokulu'nda kullanacak.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, memleketi Konya'da Şükrü Doruk Kız Anadolu imam Hatip Lisesi'nde sandık başına gidecek.
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli oyunu Çankaya'da Anıttepe İlkolu'nda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çukurambar'da Arjantin İlkokulu'nda oyunu kullanacak.

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Sivas Fevzi Paşa İlkokulu'nda oyunu kullanacak.

18 Eki 2015

HDP'li Yüksekdağ: Katliam tweetlerinin atıldığı hesaplar MİT'in!


HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Ankara'daki bombalı saldırıların öncesinde patlama olacağına dair paylaşımların yapıldığı twitter hesaplarının MİT tarafından kullanıldığını ve yönlendirildiğini öne sürdü.

Seçim çalışmaları için Gaziantep’e gelen HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin Gaziantep milletvekili adayları ile birlikte basın toplantısı düzenledi. 7 Haziran seçimlerinin ardından savaş ve gerilim siyaseti izlendiğini ileri süren Yüksekdağ, "7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan gerilim, çatışma, kutuplaştırma, ayrıştırma dili ve siyaseti, yine tırmanan askeri ve siyasi operasyonlar bunların her birisi Türkiye’yi adeta bir çatışma gerilim zeminine dönüştürdü. Böyle bir zemin içerisinde Ankara katliamı gerçekleştirilmiştir" dedi.

Ankara katliamının sorumlularını açığa çıkarmak için hükümetin tutumunun yetersiz olduğunu söyleyen Figen Yüksekdağ, "Ankara katliamını gerçekleştiren güçlerin kim olduğu bizim bakımımızdan çok açıktır. Siyasi sorumluları da tetikçileri ve bombanın pimini çekenler de çok nettir. IŞİD ve canileri tarafından gerçekleştirilen bu kanlı katliamın siyasi sorumluları AKP ve saray iktidarıdır. Bizim açımızdan bu gerçek net ve güçlü bir noktaya, aşamaya gelmiştir. Katliamın üzerinden bir hafta geçmiş olmasına rağmen hala siyasi iktidar kendisinin dışında yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan verilerin çeyreği kadar çaba sergilememiştir" diye konuştu.

"TWİTTER HESAPLARINI MİT KULLANIYOR"

Ankara’da meydana gelen bombalı saldırılar öncesinde sosyal medyada bombanın patlayacağına dair yapılan paylaşımları da hatırlatan HDP’li Yüksekdağ, söz konusu twitter hesaplarının MİT’e ait olduğunu öne sürerek şöyle dedi:
"HDP üyelerini bu katliamda bilgisi olan sorumluluğu olan insanlar gibi yansıtmaya çalıştılar, sahte sosyal medya hesapları üzerinden. Son yapılan araştırmalar gösterdi ki; o hesaplar MİT hesapları. MİT tarafından kullanılan ve yönlendirilen twitter hesabı. Urfa’da HDP’li bir arkadaşımız o sahte hesabın sahibi olduğunu söylemesi için işkenceye uğradı. İşkence yapıldı. Kafasına silah dayanarak ’ben kontrgerilla şefiyim’ diyen kişinin işkencesi altında MİT’in hesabının kendisine ait olmasını itiraf etmesi için işkenceye uğradı. Yalanın bin türlüsü, suçun üzerini örtme manevrasının bin türlüsüyle karşı karşıya kaldık. Ama başaramadılar. Katliamdaki sorumluluğun üzerini örtemediler, örtemeyecekler."

"1 KASIM’DA REFERANDUM YAPILACAK"

1 Kasımda yapılacak seçimin, diktatörlük ile demokrasi arasında bir referandum gibi gördüklerini anlatan Figen Yüksekdağ, "1 Kasım referandumdur. 1 Kasım’da Türkiye halkı bir şeye karar verecek; diktatörlük mü demokrasi mi? Bu ikisinden birisini seçecek. 1 Kasım’da bütün hesabı bozarsak bu savaş, gerilim, çatışma ve katliam, ölüm siyaseti son bulabilir. Yok eğer şer siyaseti kazanırsa emin olun Türkiye toplumuna büyük şerri, belayı, büyük savaş ve kaosu dayatacaklar" dedi.



DHA-Gaziantep - Hasan KIRMIZITAŞ-Metin Faruk TAMER

17 Eki 2015

Gül'den ders gibi sözler!


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Selahattin Demirtaş'ı aradığı için kendisini eleştiren AK Partili Şamil Tayyar'a isim vermeden cevap verdi.

Son dönemde yaşanan terör olaylarına değinen Gül, “Kanlı olaylarda kaybettiğimiz askerler, polisler ve bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Suruç’ta, Diyarbakır’da, Ankara’da canlı bombalarla hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımızın, genç, kadın, çoluk, çocuk, hepsini rahmetle anıyorum. Hem bütün milletimize başsağlığı diliyorum hem de hepsinin ailelerinin acılarını paylaşıyorum” dedi. Gül, “Bugün ölülerimize başsağlığı dilediğimizde, bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak? Veyahut da ölülerin olduğu bir ortamda birbirlerine başsağlığı dilediğinizde, ’Ya, ne oluyor?’ diye sorular ortaya çıkarsa, o zaman sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kavramamız gerekiyor” dedi.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Topkapı Eresin Otel'de Ehlibeyt Vakfı'nın düzenlediği iftar programına katıldı. İftara Gül’ün yanı sıra Dünya Ehlibeyt Vakfı Başkanı Fermani Altun, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Yıldırım Ak, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Milli eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, İstanbul Büyükşehir eski Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Türk Halk Müziği sanatçısı Bedia Akartürk ile diğer davetliler katıldı. Verilen iftarın ardından kürsüye davet edilen Abdullah Gül, konuşmasına terör saldırılarında hayatını kaybeden kişilerin ailelerine başsağlığı dilemekle başladı.

“BÜTÜN ŞEHİTLERİMİZE ALLAH'TAN RAHMET DİLİYORUM”

Abdullah Gül, “İslam tarihinde de, kendi tarihimizde de bu tip acıların olduğunu maalesef görüyoruz. Ama önemli olan bütün bunlardan ders almak, bunları tekrarlamamak. Bu iftarların özellikle bugünlerde olması ayrı bir anlam da taşıyor. Gerek dünya olayları, gerek bölgemizdeki olaylar, gerek memleketimizdeki gelişen birçok olaylar sevginin, saygının karşılıklı ve herkesin birbirine değer vermesinin önemini bir kez daha ortaya çıkartıyor. Bu vesileyle özellikle son dönemde hiç aklımızdan geçmeyecek şekilde yaşanan kanlı olaylar ve bu olaylarda kaybettiğimiz subaylar, askerler, polisler, bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum” dedi.

“AİLELERİNİN ACILARINI PAYLAŞIYORUM”

Terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyen Gül, “Son günlerde artık gazetelerde çok küçük şekilde haber olunuyor ama maalesef olaylar ve şehitler devam ediyor. Yine aynı şekilde yine son dönemde hiç aklımızın almayacağı şekilde Suruç'ta, Diyarbakır'da, Ankara'da canlı bombalarla hayatını kaybeden çok sayıda vatandaşımızın, genç, kadın, çoluk, çocuk bunları da rahmetle anıyorum. Hem bütün milletimize başsağlığı diliyorum hem de hepsinin ailelerinin acılarını paylaşıyorum” diye konuştu.

“HEPİMİZİN BERABERLİK İÇERİSİNDE, BİRLİK İÇERİSİNDE OLMAMIZ İLK ŞART”

Abdullah Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir zamanlar bu tip olaylar bizim coğrafyamızın çok uzağında, canlı bombalar, bizden bu tip insanlar çıkmaz diye düşünüp, bunlar bize yaklaşmaz derken bugün ne yazık ki bunları kendi topraklarımızda yaşar hale geldik. Dolayısıyla bu böyle devam etmemesi gerekiyor. Hepimizin beraberlik içerisinde, birlik içerisinde olmamız ilk şart."

“YAKIN SİYASİ TARİHİMİZE BAKTIĞIMIZDA ALINACAK ÇOK ŞÜPHESİZ Kİ DERS VAR”

Siyasi tarihe bakılarak hataların tekrar edilmemesi gerektiğine değinen Abdullah Gül, “Eminim ki önümüzdeki seçimler yapıldıktan sonra Türkiye'de yeni bir iklim oluşur ve bu yeni iklim içerisinde herkes üstüne düşen sorumluluğu layıkıyla yapar. Bunun yolu da şüphesiz ki demokrasiyi en iyi şekilde ülkemizde gerçekleştirmekten geçer. Aslında siyasi tarihe baktığımızda, dünya tarihine, kendi tarihimize hatta kendi yakın siyasi tarihimize baktığımızda alınacak çok şüphesiz ki ders var. Hataları tekrarlamamak gerekiyor.

Demokrasi, hukukun üstünlüğü, evrensel hukuk kendiliğinden ortaya çıkmış değil. Bir kişinin oturup da veya bir bilim adamanın oturup da yazdığı kurallar değil. Bunlar, ülkelerin, insanlığın kavgaları, savaşları, yıkımlar, acılar neticesinde ortaya çıkan sistem. Onun için ülkemizde de bu acıları yaşamadan, bu acıları çoğaltmadan gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne dayalı, evrensel hukuku gören ve gerçek anlamda çoğulcu bir demokrasiyi derinleştiren bir yapıyı muhakkak ki oluşturmamız gerekiyor. Bunları yaparken, bunlar kendi değerlerimize, inançlarımıza da hiç aykırı değil.

Hak, hukuk, adalet, hesap vermek, şeffaflık, bütün bunlar aslında bizim kendi terminolojilerimiz. Bunları İngilizce, Fransızca olarak söyleyebiliriz ama bütün bunlar aslında kendi terminolojilerimiz. Dolayısıyla bunlara sahip çıktığımız süre içerisinde inanıyorum ki problemlerimizi de hep beraber aşmanın yolunu bulacağız” şeklinde konuştu. Gül, “Tabi bölgemize baktığımızda bunlar, bütün diğer İslam ülkeleri için de hepsi için de geçerli. Hatta Orta Çağ'da Avrupa'nın, Hristiyan dünyanın yaşadığı mezhep savaşları, bugünkü çağda, haberleşme teknolojisinin bugün en ileri noktaya geçtiği, dünyanın her köşesinde olup bitenlerin önümüze anında canlı olarak geldiği bir dönemde yaşıyor olmak ise hem çok acı hem de hepimiz için utanç verici tabi. Onun için buradan da kurtulmanın yolu yine karar verenler, ülkeleri yönetenlerin doğru politikalar ve cesaretle atacağı adımlarla olacaktır” dedi.

Gül, “Bir kez daha Ehli Beyt Vakfı'nı, değerli başkanını ve kendisiyle yıllardır hep beraber olan arkadaşlarını tebrik ediyorum. Bu geleneğiniz güçlü bir şekilde devam etsin, daha da genişlesin, kıymetini bilmemiz lazım. Bugün öyle ki başsağlığı dilediğimizde bunu bile garipseyen bir ortam ortaya çıkıyor. Bu ortam içerisinde nasıl beraber yaşayacaksınız, nasıl uzun süre herkes birbiriyle beraber olacak. Veyahut da böyle bir ortamda, ölülerin olduğu bir ortamda bile birbirlerine başsağlığı dileyemezsiniz, dilediğinizde; 'Ya ne oluyor?' diye sorular ortaya çıkarsa o zaman sorunun ne kadar derin olduğunu bir kez daha kavramanız gerekir. Onun için bu şekilde farklı farklı düşünceleri olabilir, hayat tarzları olabilir, insanların bir araya gelmesi, samimi olarak bir araya gelmesi çok değerli.

Hele Türkiye gibi nüfusu bu kadar büyük, coğrafyası bu kadar büyük olan, realiteleri, gerçekleri her yerde ayrı ayrı olan, farklılıkları gerçek olan böyle bir ülkede, böyle büyük bir insan topluluğu, nüfus içerisinde farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeyip, farklılıklarımızı tehdit olarak görürsek o zaman beraber yaşamanın şartlarını kendi kendimize berhava etmiş oluruz” diye konuştu.



Posta.comtr

16 Eki 2015

CHP Milletvekili Hakverdi hakkında fezleke!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Ankara Milletvekili Hakverdi hakkında, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan fezleke düzenledi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi hakkında, "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan fezleke düzenledi. Başsavcıvekili Hüseyin Şahin tarafından düzenlenen fezleke, TBMM Başkanlığına sunulmak üzere Adalet Bakanlığına gönderildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, 14 Eylül 2015’te başsavcılığa dilekçe vererek, Hakverdi’nin 7 Eylül 2015’te, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı hakkında vatana ihanet suçundan suç duyurusunda bulunduğunu" bildirdi.

Aydın’ın dilekçesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamenter Suçları Soruşturma Bürosu'nun, Cumhurbaşkanı'nın ancak vatana ihanetten dolayı suçlanabileceğine hükmeden Anayasa’nın 105. maddesini gerekçe göstererek Hakverdi’nin suç duyurusunu işleme koymadığı belirtildi.

Cumhurbaşkanı hakkındaki suç duyurusunun tamamen iftira kastıyla kaleme alındığı kaydedilen dilekçede, "Suruç’ta meydana gelen canlı bomba saldırısının araştırılmasına yönelik Mecliste verilen önergenin reddi yönündeki oyları Cumhurbaşkanı’na izafe etmenin, her şeyin sorumlusunun Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğuna dair patolojik bir hal arz eden düşüncenin yansıması olduğu" ifade edildi.

Dilekçede, suçlamaya dayanak kılınan, Cumhurbaşkanı’nın 6 Eylül 2015’teki açıklamasında geçtiği iddia edilen ifadelerin gerçek dışı olduğu belirtilerek, bunun dayanağı olan paylaşımın tepkiler üzerine, yalan ve yanlış olduğu kabul edilerek kaldırıldığı ve okuyuculardan özür dilendiği hatırlatıldı.

Avukat Hüseyin Aydın’ın dilekçesinde, Hakverdi’nin, "yalan ve yanlış bilgilerle ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na izafe edilemeyecek, başkalarına ait açıklamalar ve verilen oylara dayalı olarak ’vatana ihanet’ gibi ağır bir suçlamada bulunmak suretiyle büyük bir sorumsuzluk sergilediği" kaydedildi. Dilekçede Hakverdi hakkında "iftira" suçundan kamu davası açılması istendi. İfade hürriyeti sınırlarını aştı

Bunun üzerine yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan fezlekede, şikayet edilen Hakverdi’nin beyanlarının eleştiride bulunma, kanaat açıklama ve ifade hürriyeti sınırlarını aştığı ve Hakverdi’nin "Cumhurbaşkanına hakaret" suçunu işlediği kaydedildi. Fezlekede, Hakverdi hakkında Anayasa’nın 83. maddesine istinaden dokunulmazlığının kaldırılması talebinde bulunulması gerektiği kanaatine varıldığı bildirildi.



AA

11 Eki 2015

Katliamda hayatını kaybedenler için Ankara'da anma ve uğurlama!



Barış mitingini düzenleyen ve katılan kurumların temsilcilerinden oluşan Koordinasyon Komitesi, bugün önce katliamın gerçekleştirildiği noktada hayatını kaybedenleri anacak, ardından katliamda hayatını kaybedip kimlik bilgileri netleşenler için Sıhhiye Meydanı'nda toplu anma ve uğurlama töreni düzenleyecek.

Ankara'da barış mitingini organize eden KESK, DİSK, TMMOB ve TTB'nin yanı sıra mitinge katılan kurumların temsilcilerinin yer aldığı Koordinasyon Komitesi, bugün katliamda hayatını kaybedenler için toplu anma ve uğurlama töreni düzenliyor.

Saat 10.00'da miting çağırıcısı ve katılımcı kurum temsilcileriyle birlikte Ankara TCDD garı önünde, katliamın gerçekleştiği yere karanfiller bırakılacak. Saat 11.00'de ise Sıhhiye Meydanı'nda hayatını kaybedenler için toplu anma ve uğurlama töreni gerçekleştirilecek.

Koordinasyon Komitesi, "Yastayız, İsyandayız, Barışta Israrcıyız" başlığı ile yayınladığı açıklamada, bugünkü programı şöyle açıkladı:

"Daha fazla kan akmasın, çocuklarımız yaşamlarını yitirmesin, daha fazla acı ve gözyaşı olmasın diye Ankara'da toplanan on binlerce barış savunucusunun ortasında alçakça patlatılan bombalarla 100'ün üzerinde yoldaşımız, arkadaşımız, canımız yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı.

Yastayız, isyandayız…



Bedeli ne olursa olsun barış ve demokrasi mücadelesinde ısrarcıyız... Fail belli… İktidar ve saltanat peşinde koşanlar onlarca karanfilimize kıydılar…

Alçaklığa ve savaşa inat karanfillerimizle karanfillerimizi sonsuzluğa uğurlayacağız.

11 Ekim Pazar günü, saat 10.00'da miting çağırıcısı ve katılımcı kurum temsilcileriyle birlikte Ankara TCDD garı önünde, katliamın gerçekleştiği yere karanfillerimizi bırakacağız.

Saat 11.00'de Sıhhiye Meydanı'nda barış şehitlerimizi toplu anma ve uğurlama töreni gerçekleştireceğiz.

Yüreği barıştan yana atan tüm kesimleri karanfilleriyle beraber, saat 11.00'de Sıhhiye Meydanı'nda olmaya davet ediyoruz.

Barış şehitlerimiz illerde karanfillerle karşılanıp, on binlerle sonsuzluğa uğurlanacaktır.

Ayrıca barıştan yana olduğunu bildiğimiz ve inandığımız halklarımızı, tüm kesimleri Pazartesi ve Salı günleri yapacağımız greve katılmaya, hayatı durdurmaya çağırıyoruz."

10 Eki 2015

Ankara'da Barış Mitingi öncesi patlama!



Ankara'da Tren Garı'na giden köprü altında saat 10.00 sıralarında iki patlama meydana geldi. Doğan Haber Ajansı'nın geçtiği ilk bilgilere göre en az 20 kişi hayatını kaybetti.

Patlamanın olduğu bölgeye, sağlık ekipleri ve itfaiye gönderildi.

Sıhhiye Meydanı’nda bugün "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi, Barış Emek Demokrasi" konulu toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenecekti.

Mitingin toplanma yeri tren garı olarak belirlenmişti.
 

Patlama Ankara'da tren garına giden köprü altında meydana geldi
Tarihi tren garının da büyük hasar aldığı öğrenildi.

Görgü tanıkları, tren garının bulunduğu bölgede peş peşe iki bombanın patladığını ve canlı bomba olabileceğini iddia etti.

Sağlık Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, bölgeye ilk andan itibaren çok sayıda ambulans sevk edildi.

Patlamada yaralananların, Dışkapı, Numune, Gazi, Hacattepe, Mustafa Kemal Atatürk Hastanelerine kaldırıldığı öğrenildi.

Yaralılar için kan vermek isteyenlerin hastanelere başvurması istendi.


'OTOPSİ İÇİN DOKTOR YETMEDİ'

Ankara Adli Tıp cenaze kapasitesi dolduğu için Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde ek Adli Tıp Merkezi oluşturuldu. Hastanelerde bulunan cenazelerde otopsi için burada toplanacaklar.

Cenaze sayısı fazla, otopsi doktorlarımız yetmediği için ihtiyaç doğdu. İstanbul Adli Tıp Kurumundan takviye doktor geliyor.
 

Polis olay yerinde delil incelemesi yapıyor

'KESİN OLMAMAKLA BİRLİKTE İKİ CANLI BOMBA...'

Kesin olmamakla birlikte iki canlı bomba üzerinde duruyoruz. Tanınmayacak halde olan cenazelerin hepsine DNA testi yapılacak tabii bu da biraz zaman alacak. Ancak kimlik teşhisi için DNA yapılması gerikiyor." dedi.

KAN İHTİYACI ÇAĞRISI

Yaralılar için kan vermek isteyenlerin hastanelere başvurması istendi. Mitinge katılan ve bölgede yaşayanların yakınları hastanelerin kapısına asılan yaralı listelerini inceleyerek yetkililerden bilgi almaya çalışıyor.







Kaynak:DHA