ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

30 Kas 2016

Dik göğüsler için neler yapılmalı?

​Yaşınız ne olursa olsun daha dik ve çekici göğüsler için bu egzersizler size yardımcı olabilir.

Göğüslerin zaman geçtikçe formlarını kaybettikleri ve bu durumun, özellikle vücut görünümüne çok önem verenler için, oldukça sıkıcı olduğu kesin. Aslında vücut şeklimiz günlük yaşantımıza bağlı olarak belirleniyor.

Çok sık kilo alıp vermekten, hatalı egzersizlerden ya da spor yapmamaktan dolayı, kimi kişilerde göğüsler erkenden sarkıp esnekliğini kaybedebiliyor. Bu kişiler çoğunlukla dolgulu sutyen kullanmadan bir şey giyemez, hiçbir kıyafeti kendilerine yakıştıramaz oluyor.

Eğer hala bu tür sorunlarla karşılaşmadıysanız da bunu mümkün olduğunca geciktirebilir, bu egzersilerle göğüslerinizin formunu uzun seneler koruyabilirsiniz.

DAHA DİK GÖĞÜSLER İÇİN BUNLARI YAPIN

Şınav çekin

Şekildeki gibi elleriniz ve dizlerinizin üzerinde durun. Dirsekleriniz yana doğru bakmalı. Kollarınızı dirseklerinizden büküp aşağı yukarı doğru inip kalkarak şınav çekin. Bu hareketi 12 kez tekrarlayın. Hareketler sırasında düzenli olarak nefes alıp vermeyi kesinlikle unutmayın. Bu hareketle göğüs ve arka kol kaslarını çalıştırmış olacaksınız. Bunun dışında ön omuz kaslarınız da aktif hale gelecek. Şınav, özellikle kuvvetsiz olanlar ve yeni başlayanlar için oldukça iyi bir başlangıç hareketi aynı zamanda.

Etrafınızda daire çizin

Yere dümdüz, sırtüstü uzanın. Bacaklarınız dizlerinizden bükük şekilde durunuz. İki elinize dambıl ya da 1'er litrelik su şişeleri alın. Şimdi dambıl fly hareketini yapmaya başlayabilirsiniz. Bunun için, Kollarınız gergin bir şekildeyken havada yukarıdan aşağıya büyük daireler çizin. 12 kez tekrarlayacağınız bu hareket göğsünüzün tam açılmasını yarıyor ve sarkmaları önlüyor.

Açıp, kapayın

Yerde, dizlerinizin üzerinde durun. Gövdeniz mümkün olduğunca dikey olsun. Ellerinize yine ağırlıklar alın ve kollarınızı dirseklerden bükük şekilde ortada birleştirin. İki kolunuzu da yanlara doğru açınız. Ardından ilk pozisyonunuza dönün. Bu açıp kapama hareketini aynı şekilde 12 kez tekrar tekrar yapınız.

Ve biraz zorlanın.

Son egzersizimiz tam şınav çekme. Kollarız tamamen gergin olsun. Tüm vücut ağırlığınız kollarınızın üzerinde. Yine düzenli nefes alış verişine dikkat ederek şınav çekiniz. Ancak karnınızın yere değmemesine dikkat ediniz. Bunun için 4 -5 cm. bir alçalma yapmanız yeterli. Başta zorlansanızda 12 kez yapmayı ihmal etmeyin. Bu sayıyı gün geçtikçe daha da artırabilirsiniz. Bu hareketin tüm göğüs kaslarınızın çalışmasını sağladığını da ekleyelim.

Son derece pratik bu egzersizler, göğüslerinizin kısa sürede forma girmesini ve daha dik durmasını sağlayacak.
                 

4 Eki 2015

Mars suyu içilebilecek mi?


Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezinde (BTM) görevli Astronom Dr. Bülent Yaşarsoy: Oraya giden insanoğlu, suyu buradan çok fazla götürmek zorunda kalmayacak. Filtrasyon sistemleri sayesinde Mars'taki su, içilebilir su formuna dönüştürülebilecek.


Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezinde (BTM) görevli Astronom Dr. Bülent Yaşarsoy, Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA), sıcak aylarda yüzeyinde tuzlu su aktığına dair kanıtlar elde edildiğini açıkladığı Mars'ın çok yakın gelecekte insanoğlunun adeta ikinci evi olacağını söyledi

Dr. Bülent Yaşarsoy, yaptığı açıklamada, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitede doktorasını tamamladığını, bir süre önce de Bursa BTM’de astronom (gök bilimci) olarak çalışmaya başladığını anlattı.
SU VE BUZULLAR OLDUĞU YILLARDIR BİLİNİYOR

Mars’ta su ve buzullar bulunduğunun uzun yıllardır bilindiğini hatırlatan Yaşarsoy, NASA TV’de yapılan açıklamada, son gözlemlerin, "Kızıl Gezegen"de akan tuzlu su olduğuna ilişkin teorileri desteklediğini ifade etti.



Bu izlerin çok önemli olduğuna değinen Yaşarsoy, "İnsanoğlu olarak, 2030’lu yıllarda Mars’a gitmeyi düşünüyoruz. Sıfırın altında 23 dereceden daha sıcak ortamlarda Mars’ın kutup bölgelerindeki suyun akışkan hale geçmesi, o suyu kullanabilme imkanımızı da doğuruyor. Onun için bu bilgi çok önemli. Mars’ın yüzeyinde su bulunması eskiye dayanıyor ama o su hareket ediyor mu, etmiyor mu? Bununla ilgili çok araştırmalar yapılıyordu" diye konuştu.

SUYUN AKIŞKAN OLMASI ÖNEMLİ
 

Yaşarsoy, 2006’dan bu yana çevresinde dolanan uydularla Mars’ta akarsu olduğuna dair kanıt arandığını belirtti.

Söz konusu kanıtların, bilgi birikimi sayesinde ortaya çıktığını ve akan su izlerinin tuzlu suya ait bulgular olduğunun belirlendiğini aktaran Yaşarsoy, şöyle devam etti:

"Tuz sayesinde oradaki su, sıfırın altında 23 dereceden daha düşük sıcaklıklarda donuk halde duruyor. Mars’ın kutuplarındaki buzullar da sıcaklık arttığında erimeye başlıyor ve akışkan hale geçiyor. Akışkan hale geçtiği için de izler oluşturmaya başlıyor. Farklı dalga boylarında alınmış görüntülerin üst üste birleştirilmesi sonucunda da NASA tarafından Mars’ın o bölgesinde su akıntılarının oluştuğu bulundu. Suyun akışkan olması, o suyu hareket ettirebileceğiniz, toplayabileceğiniz veya taşıyabileceğiniz anlamına geliyor.

'ORADAKİ SU İÇİLEBİLİR HALE DÖNÜŞTÜRÜLEBİLECEK'

Oraya giden insanoğlu, suyu buradan çok fazla götürmek zorunda kalmayacak. Filtrasyon sistemleri sayesinde oradaki su, içilebilir su formuna dönüştürülebilecek. Bu da insanoğlu için Mars’ta sürdürülebilir bir yaşam imkanı sağlıyor. Gelecek yüzyıllarda Mars bizim ikinci evimiz olacak. Onun için oradaki suyun akışkan olması bizim için önemli."

NASA’nın, Mars’ta su bulunabilmesi için farklı metotlar üzerinde de çalıştığı bilgisini veren Yaşarsoy, topraktaki hidrojenle havadaki karbonioksidin birleştirilerek su oluşturulması amacıyla cihazlar geliştirildiğini dile getirdi.

Birçok ülkenin, NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) önderliğinde Mars’a gitmek için uğraş verdiğine dikkati çeken Yaşarsoy, "Mars’a gitmek bir Dünya projesi. NASA’nın önderliğinde yapılan çalışmalarda 2035’te insanların Mars’a gitmesi planlanıyordu. NASA, tarihi 5 yıl öne çekti ve 2030’da göndermek istediğini açıkladı" ifadesini kullandı.


'2030'DAN SONRA MARS YAŞANABİLİR BİR ORTAM OLACAK'  

Yaşarsoy, Mars yüzeyiyle ilgili 1964’ten bu yana araştırmalar yapıldığına işaret etti.

"Kızıl Gezegen"de sürdürülebilir yaşamın oluşturulabilmesi için NASA’nın keşfettiği akarsu izlerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Yaşarsoy, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Mars mı, dünya mı? Bunu gelecek gösterecek. 1950’lerde Türkiye’de yolculukların çoğu otobüslerle yapılıyordu, özel araçlar bile azdı. 2000’li yıllarda insanlar artık uçakla seyahat ediyor. Bugün Amerika’ya bile 12 saatte gidebiliyoruz. Süreler kısaldıkça ’Mars-Dünya’ kıyaslaması yapılabilir ama şunu unutmamak gerekiyor: Mars’ta yapay bir yaşam oluşturulacak, Dünya’da doğal bir yaşam olacak. Onun için her zaman Dünya ağır basacak. Dünya’dan başka doğal yaşam alanımız yok, yapmamız gereken onu korumak.

Onu korurken, ’Nasıl olsa elimizde Dünya var, Mars’ı da araştırmayalım’ demiyoruz. Evreni araştırdığımız gibi en yakın komşumuz Mars’ı araştırmaya ve onunla ilgili bilgiler elde edip, yaşamı sürdürülebilir hale getirmeye çalışıyoruz. İnsanoğlu için 2030 olmasa bile 2030’dan sonraki yıllarda Mars gidilebilir, yaşanabilir bir ortam olacak."



Kaynak: AA

5 Ağu 2015

İnsanlar 50 yıl içinde robotlarla ilişki yaşayabilecek!

İnsanların yakın gelecekte robotlarla "cinsel ilişkiye" girebileceği iddia edildi.
İngiltere’de bulunan Sunderland Üniversitesi’nden Prof. Dr. Helen Driscoll, teknolojideki gelişmeler sayesinde insanların robotlarla ilişkilerinin gelecek yıllarda radikal olarak değişeceğini söyledi. Cinsellik ve ilişki psikolojisi alanında otorite olan Dr. Driscoll, seks teknolojisi alanında şimdiden çok hızlı bir ilerleme kaydedildiğini ve 2070’e kadar fiziksel ilişkilerin ‘ilkel” görüleceğini söyledi. Robofili şu anda yabancı bir sözcük gibi gelebilir fakat yakın gelecekte teknolojiyle birlikte davranışların değişmesiyle bu size çok normal gelebilir.

ŞİMDİKİ NORMLARA GÖRE DÜŞÜNMEYİN
The Mirror’ın haberine göre; Dr. Driscoll, “Sanal gerçeklik, daha gerçekçi, kapsayıcı oldukça ve insan bir partnerle seks deneyimini taklit edip, hatta geliştirince, bazılarının bunu tercih etmesinin anlaşılır olacağını” söyledi ve ekledi “İnsanlar sanal gerçek partnerlerine âşık olmaya başlayabilir.” Sanal gerçeklik, robotik seks gibi meseleleri şimdiki normlar çerçevesinde değerlendirmeye eğilimli olduğumuzu aktaran Dr. Driscoll, “Bundan 100 yıl önce seks hakkında var olan sosyal normları düşünürsek, bunların çok hızlı ve radikal bir biçimde değiştiği çok açık” dedi. Şimdiden internet üzerinden 'manken partner' sipariş edilebiliyor. Fakat robotik, interaktif ve hareket algılama teknolojisi, muhtemelen birkaç yıl içinde cinsellik endüstrisinde çok daha merkezi olacak gibi görünüyor. Dr. Driscoll'a göre; bu, gerçekten 'manken partnerleri' hayata geçirmeye olanak sağlayabilir.



Kaynak:Posta.com.tr