ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

25 Kas 2015

Türkiye'nin Moskova Büyükelçiliği'ne saldırı!


Moskova'daki Türk Büyükelçiliği önünde toplanan protestocular, elçilik binasına taşla saldırdı.

Rusya Savunma Bakanlığının, Su-24 tipi savaş uçağının düşürüldüğünü açıklamasında sonra Türkiye’nin Moskova Büyükelçiliği önünde protesto yapan bir grup, binanın camlarına yumurta attı. Çeşitli sloganlar atan protestocular, elçilik binasına taşlarla saldırdı. Binanın 2. ve 3. katındaki camlar kırıldı.


İşte taşlı saldırı sonrasında Moskova'daki Türk Büyükelçiliği önündeki o görüntüler....




Fotoğraflar Twitter / @mynameisphilipp





Fotoğraflar Twitter / @alekseevamarin

22 Kas 2015

Kedisinin 'tecavüz' sonucu ölmesini afişle protesto etti!


Mersin'de hayvansever Yasemin Açık, evinde beslediği 80 kedi arasında yer alan 2 yaşındaki dişi kedinin 'tecavüz' sonucu öldüğünü öne sürerek, evinin kapısına protesto afişi astı.

Merkez Toroslar İlçesi Korukent Mahallesi'nde oturan hayvan sever Yasemin Açık, 'Nehir' adlı dişi kedisinin 21 Eylül günü kaybolduğunu ve 2 gün sonra evinin bahçesinde kan içinde bulduğunu söyledi. Götürdüğü veterinerde kediye 'tecavüz' edildiğinin söylendiğini belirten 33 yaşındaki Yasemin Açık, bir aylık tedaviye rağmen kedinin kurtarılamadığını anlattı.

Veteriner Rahmi Mazlum'un kedinin kliniğe getirildiği gün verdiği raporda ise, "Semptomlar, hastanın anüsünde sert ve tahminen 3-4 santim çaplı bir cismin uzunca bir süre kaldığını gösterir" ifadeleri yer aldı.

AFİŞLİ PROTESTO

Olayı ilginç bir yöntemle protesto eden Yasemin Açık, ölen kedisinin fotoğrafını afiş yaptı. Yasemin Açık, kedinin fotoğrafıyla birlikte "Bu kedi bu mahallede bir 'insan' erkeği tarafından tecavüze uğradı. Makatı yırtıldı. 1 aylık veteriner tedavisine cevap vermedi, öldü" yazısı bulunan afişi evinin bahçe kapısına astı. Sosyal medyada da 'Sapık mahalle' başlığı ile afişi paylaşan Açık, polise şikayette bulunmasına rağmen gerekli ilginin gösterilmediğini söyledi.

'SAPIKLA YAŞAMAK KİMSENİN UMRUNDA DEĞİL'

Aralarında felç, sakat ve yavruların da bulunduğu onlarca kediyi evinde besleyip onları tedavi eden Yasemin Açık, "Çok sayıda hayvana baktığım için mahallede sevilen biri değilim. Hakarete uğruyorum, kediler yüzünden sürekli tacize uğruyorum. Mahallede bir sapıkla yaşamak ise kimsenin umurunda değil" dedi.

Tecavüz olayını gerçekleştiren kişinin yakalansa dahi para cezası ile kurtulabileceğini belirten Açık şunları söyledi: "Çünkü bizde hayvanlar hala mal kapsamında değerlendiriliyor, yaşam haklarına saygı duyulmuyor. Hayvanlara yaptıklarını en sonunda insanlara yapıyorlar ve ceza uygulanıyor ama çok geç oluyor. Karakolda resmi bir şey yapamıyorum. O yüzden bu mahallede bir sapık olduğunu ve insanların kendini koruması gerektiğini belirtmek için böyle bir afiş hazırladım."



Ali Ekber ŞEN / İbrahim MAŞE - DHA

9 Eyl 2015

Dün yakıldı.Bugün öyle bir pankart asıldı ki!

Kırşehir'de dünkü terörü protesto olayları sırasında yakılan işyeri sahibi 'Yüzyıllardır bir bütünüz ve bir bütün kalacağız' yazılı pankart astı.
Kırşehir'de dünkü terörü protesto olayları sırasında yakılan işyerleri arasında bulunan konfeksiyon mağazasının sahipleri Servet ve Hüseyin Beydoğan kardeşler, olaylardan Kırşehir halkın sorumlu olmadığını söyledi.

YÜZYILLARDIR BİR BÜTÜNÜZ VE BİR BÜTÜN KALACAĞIZ
Kentte sahibi oldukları işyerinin 75 yıldır faaliyette olduğunu, babaları İhsan Beydoğan’dan işi devraldıklarını belirten Beydoğan kardeşler, yakılan konfeksiyon mağazasına birinde 'Yüzyıllardır bir bütünüz ve bir bütün kalacağız' yazılı olan iki pankart astı. Diğer pankartta ise şu ifadeler yer aldı: "Mağazamıza yapılan bu saldırı Kırşehir halkı tarafından değil, şehrimize dışarıdan gelen ve ülkemizi iç savaşa sürüklemeye çalışan provokatörler tarafından yapılmıştır."

KARDEŞÇE YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Olayları, Türk- Kürt kardeşliğine, altına atılan bir ateş olarak gördüklerini belirten Servet Beydoğan, "İnşallah bundan sonraki süreçlerde böyle devam etmez, buna izin vermeyeceğiz. Mağazamıza devam edeceğiz. Bu şehir hepimizin. Kardeşçe yaşayacağız, yaşamaya da devam edeceğiz. Toplumu germemek lazım, kutuplaştırmamak lazım. Bunu biz bir eğitim zayiatı olarak görüyoruz. Bütün halkımız sağduyulu olsun" dedi.

Dün Kırşehir'de ateşe verilen bir iş yeri...

30 Tem 2015

Gezi dayağı 'işkence' sayılmadı!

Eskişehir'deki Gezi protestoları sırasında, üniversiteli Tevfik Caner Ertay'ı saklandığı otoparkta 'teknik takiple' yakalayıp feci şekilde dövülmesine ilişkin, savcılık, polis müfettişinin bile disiplin cezası istediği amirler için kovuşturmaya gerek görmedi.

Eskişehir’de, Gezi Parkı gösterileri sırasında üniversiteli Tevfik Caner Ertay’ı sığındığı otoparkta bulup döven iki polise “nitelikli yaralama” suçundan en az 8 yıl, bir polise de “suça yardım” iddiasıyla en az 4 yıl hapis cezası istendi. Ancak savcılık, polis müfettişlerinin bile disiplin cezası verilmesini istediği bir emniyet müdür yardımcısı ve iki şube müdürü ile dört polis hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre; polis müfettiş raporunda, Ertay’ı AKP il binası önünde ikinci kez dövmeye çalışan ve dayaktan haberdar olan üç amir hakkında ‘ resmi sıfatın gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarstıkları’ için 16 ay, dört polise de ‘bilgi sakladıkları’ için dört ay disiplin cezası istenmişti.

Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianameye göre; 2-3 Haziran 2013’teki Gezi Parkı gösterileri sırasında kaçarak bir otogara sığınan üniversiteli Tevfik Caner Ertay, polis memurları Adem Arslan ve Ahmet Kızıl tarafından “sebepsiz yere tekme ve tokat vurularak” dövüldü. Polis İzzet Erkan ise bizzat vurmasa da iki polisin yanında durarak, saldırıya destek verdi. Ertay’ın bindirildiği aracı kullanan polis Mevlüt Saldoğan tanık olarak alınan ifadesinde, gencin bu polisler tarafından dövüldüğünü söyledi. Savunmalarında her ne kadar “Biz hiç karşılaşmadık” deseler de Araç Takip Sistemi ve kamera kayıtlarına göre üç polisin, olay saatinde eski otogarda bulunduğu anlaşıldı. Polis Arslan ve Kızıl’a Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 87/3. maddesine göre “kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak süretiyle kasten yaralama” suçundan en az sekiz yıl hapis cezası verilmesi istendi. Erkan’a ise suça yardım ettiği gerekçesiyle dört yıl hapis cezası talep edildi. Eskişehir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması için 3 Kasım 2015’e gün verildi.

POLİS MÜFETTİŞİ BİLE DAHA ÇOK POLİSE CEZA İSTEDİ 
Bu arada, üç polis dışındaki şüpheli polisler hakkında takipsizlik kararı verildi. Kararda, Ertay’a yönelik eylemin işkence kapsamına girmediği, çünkü sistematik olmadığı savunuldu Ertay’ın konduğu aracın gözaltı aracı olduğu ve bu amaçla kullanıldığı savunulurken; araçla götürüldüğü AKP il binası önünde eski İl Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ve iki şube müdürü tarafından dövüldüğü iddiasının doğrulanmadığını ifade edildi. Oysa bu iddia, yalnızca Ertay tarafından değil, gencin bulunduğu aracı süren polis Mevlüt Saldoğan tarafından da dile getirilmişti. Ayrıca Polis Başmüfettişi Zeki Acar’ın hazırladığı disiplin soruşturması raporunda Ertay’ın cep telefonunun önleyici dinleme kapsamında takip edildiği ve saklandığı yerin böylece bulunduğu ortaya çıkmıştı. Raporda, polis Adem Arslan, Ahmet Kızıl ve İzzet Erkan’ın gelip Ertay’ı yakaladığı ve ‘darp ederek’ eski otoparkın avlusuna indirdikleri belirtilmişti. Avluda Komiser Yardımcısı Murat Umutlu ile polisler Mevlüt Saldoğan, Ömer Faruk Albayrak, Emre Koç, Mehmet Nuri Eliaçık ve Adil Çavdar’ın beklediği kaydedilerek, “Bu noktada üçüncü darp olayının yaşadığı iddiasının mevcut olduğu” ifade edilmişti. Son olarak aracın AKP il binasının önünde durdurulduğu, eski Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Aygün ile şube müdürleri Mustafa Arık, Ayhan Karayel ve Halil Kısalar’ın burada beklediği ve dördüncü darbın bu anda gerçekleştiği vurgulanmıştı. Raporda, “Darp eyleminin de vatandaşın canını koruma görevini yasalarla üstlenmiş olan görevliler tarafından hiçbir mukavemet yaşanmaksızın yakalandıktan sonra ve tekerrür halinde gerçekleştirildiği ve sorumlu amirlerin de bilgisinin bulunduğu öğrenilmiştir” denilmişti. Arslan, Erkan ve Kızıl’a ‘Emniyet binalarına getirilenleri dövmek’ten 12 ay süreli, 4 polis hakkında ‘amirlerden bilgi saklamak’tan 4 ay kısa süreli, Aygün, Karayel ve Umutlu hakkında ise ‘Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak’tan 16 ay süreli durdurma cezası talep edilmişti. Ertay’ın avukatı Pınar Çelik Arpacı polis müfettiş raporunun bile gerisinde bir iddianame yazıldığını belirterek, “Müfettiş raporunda bile hem amirlerin hem de olayı gören polislerin amirlerine haber vermemelerinden kaynaklı sorumlu oldukları söyleniyor ve ceza isteniyor. İddianame müfettiş raporunun bile gerisinde kalmıştır. İşkence suçu değerlendirilmeyip sadece yaralama olarak ele alınmıştır. Oysa bizce olay, somut bir işkence suçudur. Polis gözaltı değil, işkence amaçlı davranmıştır” dedi.

Kaynak:Radikal