ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

19 Tem 2015

Tim Burton kimdir?


Timothy William Burton, 1958 doğumlu, Amerikalı yönetmen, yazar ve kendine özgü stilin yaratıcısı. Özellikle stop-motion (fotograf karelerinin ardarda gösterilmesi) tekniğiyle çektiği animasyon filmlerindeki, insansı özelliklerini yitirmemiş, abartı karakterleriyle tanınan ünlü yönetmenin bazı filmleri ; “Beetlejuice” (1988) , “Edward Scissorhands” (1990) ve “Nightmare Before Christmas“(1993). Tim Burton, 25 Ağustos 1958 yılında, Bill Burton ve Jean Erickson‘ın ilk oğulları olarak dünyaya geldi. Hayal gücünün genişliği çocukluğuna kadar dayanan Burton, ev ve okul yaşantısını güç bulduğundan, günlük hayatın gerçekliğinden, korku filmleri ve düşük bütçeli filmler izleyerek kaçtı. Düşük bütçeli korku filmlerindeki rolleriyle meşhur,Vincent Price ismi, Burton’ın ilerideki kariyerine oldukça etki edecek olan önemli bir sinema figürüydü. Lise yıllarında California Institute of the Arts‘a girmek üzere bir Disney bursu kazandı. 3 yıl süreyle animasyon eğitimi aldıktan sonra, animatör çırağı olarak Walt Disney Stüdyolarına girmeyi başardı. Projesinde çalıştığı ilk film bir Ralph Bakshi uyarlaması olan “The Lord of the Rings” idi ancak yapımda adı geçmedi. Sonrasında, o zamanlarda çok da istemediği bir yönde; “The Fox and the Hound” için çizimler yaptı. Film karakterlerinin genel sevimli yapısının dışında olması nedeniyle Burton’ın çizimleri Disney tarafından reddedildi. Tim Burton, Disney’de bulunduğu günlerde pek mutlu değildi ancak ileride ünlü olacak “Nightmare Before Chrismas”‘ın temelini oluşturan şiir ve ilüstrasyonlarını burada olduğu dönemde yaptı. 1982 yılında, Burton, ilk 6 dakikalık stop-motion filmini, kendisini Vincent Price olarak hayal eden küçük bir çocuk hakkında yaptı. Bunu Barret Oliver, Daniel Stern ve Shelley Duvall‘ın rol aldığı “Frankenweenie“(1984) adlı kısa film takip etti. Siyah-beyaz çekilen ve James Whale‘in “Frankenstein“ından ilham alınarak yapılan bu film, bir araba kazasında öldükten sonra onu yeniden canlandıran bir çocuk hakkındaydı. Festivallerde övgü kazanmasına rağmen, Disney bu filmi, çocuklar için fazlasıyla korkutucu bularak, rafa kaldırdı. Ancak 1992 yılında video olarak gösterime sunuldu. Filmlerinin henüz geniş bir kitleye gösterime sunulmamasına rağmen, Burton, film endüstrisinin dikkatini çekmeyi başardı. Aktör ve yapımcı Griffin Dunne, Burton’a, “After Hours” adlı komedi filmini çekmesi için yaklaştığında; “The Last Temptation of the Christ“‘ın çekimlerinde maddi sıkıntı yaşayan Martin Scorsese‘in bu filme ilgi göstermesi nedeniyle, Burton kendi isteğiyle projeden çekilmeye karar verdi. Ünlü yönetmen, çok geçmeden, 7 milyon dolarlık bir bütçeyle “Pee-Wee’s Big Adventure” (1985) adlı filmi çekti ve 40 milyon doların üzerinde bir hasılat yaptı. Oingo Boingo adlı müzik grubunun hayranlarından biri olan Burton, bu grubun şarkı sözü yazarı ve vokalisti olan Danny Elfman‘a bu filmin müziklerini yapmayı teklif etti. O zamandan beri, “Ed Wood“(1994) dışındaki tüm Burton filmlerinde birlikte çalıştılar. “Alfred Hitchcock Presents” ve Shelley Duvall’ın “Faerie Tale Theatre” gibi televizyon dizilerini yönettikten sonra, Burton, sıradaki büyük projeyi kabul etti. Evleri garip bir aile tarafından istila edilen, ölümden sonra yaşamla başa çıkmaya çalışan genç bir çiftin anlatıldığı olağandışı komedi, “Beetlejuice” adlı filmi 1988 yılında çekti. Alec Baldwin, Geena Davis ve Micheal Keaton‘ın başrollerini paylaştığı bu film, 80 milyon doların üzerinde hasılat yaptı ve en iyi makyaj dalında Oscar‘ı aldı. Tim Burton’ın düşük bütçelerle, büyük filmler yaratabiliyor olması, yapımcıları etkiledi ve ilk büyük bütçeli film projesi batman’i 1989‘da kabul etti. Londra tabanlı bu mega-bütçeli yapım, başta oyuncu seçimleri olmak üzere yapımcılarla bir çok problem yaşanarak çekildi. Burton, ortalama fiziki görünümüne, aksiyon filmlerindeki deneyimsizliğine ve komedi filmlerindeki ününe bakmaksızın, önceki filminden Michael Keaton’ı Batman rolü için uygun görürken, bu seçim büyük tartışmalara yol açtı. Sonunda; suçluları korkutmak için iri bir yarasa kostümü giyen adamın, gerçekte yapılı olmasının saçma olduğunu savunan Tim Burton kazandı. Batman hayranlarından tepki göreceğine inanılmasına rağmen, sonuç muhteşemdi. “Joker” karakteri için Jack Nicholson‘ı seçmesi de ayrıca, normalde bir süper kahraman filmine ilgi göstermeyecek yetişkin kesimin de etkilenmesini sağladı. 1989’da film gösterime girdiğinde o zamana dek yapılmış en iyi pazarlama ve satış kampanyasıyla birlikte Batman, Amerika‘da 250 milyon dolar ve dünya çapında 400 milyon doların üstünde hasılat yaptı. Çetin görünümü ve psikolojik derinliğiyle Batman filmi, geleceğin süper-kahraman filmlerine de Superman tarzının ötesinde bir yol açtı. 1989 yılında Alman sanatçı, Lena Gieseke ile evlenen Tim Burton, “Batman Returns”ün çekimlerinden kısa bir süre sonra boşandı. 1990 yılında, Burton, Johnny Depp ile işbirliğinin başladığı; Caroline Thompson ile beraber yazdığı senaryoyu,”Edward Scissorhands”‘i yönetti. Jonny Depp,Edward rolünde, yaşlı bir mucitin ölümüyle yarım kalan, insan görünümüne rağmen, mucitinin ani ölümüyle elleri makas olarak kalmış bir genci canlandırdı. Florida’da çekilen filmin bönliyö seti, Burton’ın çocukluğunu geçirdiği, Burbank’a benzetilerek, Edward’ın bir bakıma Tim olduğu iddia edildi. Sonrasında, Burton, ilk Batman başarısının ardından, tüm kontrolün kendisinde olması koşuluyla, Warner Bros ile “Batman Returns“(1992) için anlaştı. Batman rolü yine Keaton’a verildi ancak bu defa karşısındaki düşmanlar, Danny De Vito(Penguin), Michelle Pfeiffer(Catwoman) ve Christopher Walken idi. Çocuklar için fazla korkutucu bulunan filmde, izleyiciler dahi seksilik unsurunun fazlalığından rahatsız olup, kedi-kadının kostümünün fetiş bir yaklaşımla dizayn edildiğini düşündüler. Eleştirmenlerden bazıları, Batman’i gereğinden fazla düşmanın bulandırdığını iddia ederken, film, gişede de beklenenin altında iş yaptı. 160 milyon dolar hasılat, başarısızlık sayılmazdı ancak Burton, bu filmle beraber Batman serisine kendi adına son verdi. Sonradan, yapımcılığını üstlendiği “Batman Forever“(1995) içinse, ” kafan güzelken yaptırdığın dövme gibi ” dedi. 1993 yılında, yazarlığını ve yapımcılığını üstlendiği ancak zamanlama problemi nedeniyle yönetmenliğini kendisinin yapamadığı “The Nightmare Before Chrismas”‘ı çekti. Yönetmen koltuğunda Henry Selick‘in oturduğu film, Michael McDowell ve Caroline Thompson tarafından, Burton’ın orjinal hikayesine, dünyasına ve karakterlerine bağlı kalarak yeniden kaleme alındı. Bir sonraki filmi, “Ed Wood”(1994), yayınlandığı dönemdeki tanıtım başarısızlığına rağmen, eleştirmenler tarafından iyi karşılandı ve Ed Wood Jr. filmlerine halkın ilgisini yeniden canlandırarak gözle görülür bir hayran kitlesi oluşturdu. “The Nightmare Before Christmas” yapımı sırasında harcadığı üstün yaratıcı çaba nedeniyle Danny Elfman “Ed Wood” projesini reddedince, görev “Howard Shore“‘a verildi. Elfman ve Burton, “Mars Attacks!” için 1996 yılında tekrar biraraya geldiler. Bu film, 1950’lerin bilim kurgu filmlerine göndermeler yaparken, “Independence Day” gibi ünlü bilim-kurguları hicvetti. Jack Nicholson, Pierce Brosnan, Michael J. Fox, Sarah Jessica Parker ve Rod Steiger gibi bir kadroya sahip olmasına rağmen, eleştirmenlerce acımasızca eleştirildi ve yerli seyirci tarafından ilgi görmedi. Ancak yurtdışında oldukça beğenilen bu film, sonrasında televizyondaki gösterimlerinde ve DVD satışlarında istenilen ilgiyi toplamayı başardı. 1999 sonbaharında “Sleepy Hollow” güçlü kadrosuyla Burton’ın elinden vizyona girdi. Johnny Depp, Michael Gough, Jeffrey Jones, Christopher Walken ve Christina Ricci‘nin bir araya geldiği film, genelde eleştirmenlerden olumlu yanıt aldı ve Elfman’ın da yardımıyla yaratılan Gothic atmosfer sayesinde Best Art Direction dalında Oscar’ı aldı. Gişe başarısına da sahip bu film Burton için de bir dönüm noktası oldu. Özel hayatındaki değişikliklerle beraber, Burton, bir sonraki proje için stilini de değiştirerek “Planet of the Apes“‘i (2001) çekti. Açılış haftasında yaptığı 68 milyon dolarlık hasılatla Planet of the Apes tanıtım başarısı olsa da, eleştirmenler tarafından acımasızca eleştirilmekten kurtulamayarak, orjinalinin çok altında gözüyle bakıldı. Film, Burton’ın stilinden öyle uzaktı ki, filmin gerçekten Burton’ın mı yoksa ünlü yönetmenin sadece istenileni yapan “kiralık bir silah” mı olduğu yönünde tartışmalara yol açtı. Burton filmin çekimleri sırasında stüdyo ile ciddi anlaşmazlıklar yaşadı ve hatta bu anlaşmazlıklar, bir gün seti terk etmesine kadar vardı. Burton film kariyerine üçü de “Best Animated Feature Film” dalında Oscar’a aday gösterilen; “Big Fish“(2003), “Charlie and the Chocolate Factory(2005) ve Corpse Bride(2005) ile devam etti. Film yapımlarına ek olarak “The Melancholy Death of Oyster Boy and Other Stories” adında, hayatın dışındaki karakterlerden oluşan bir de kitap yazdı. 1992’den 2001’e kadar Lisa Marie adlı manken ve oyuncuyla nişanlı kalan Burton, 2001 yılından beri oyuncu Helena Bonham Carter ile birlikte Londra’da yaşıyor. 2003 Kasım ayında dünyaya gelen, Billy-Ray Burton adında bir oğulları var.

Kaynak:Biyografi.net.tr