ANASAYFA       SONDAKİKA       GÜNDEM       MAGAZİN       SİYASET      

2 Mar 2016

Erdoğan ve Davutoğlu'ndan Demirtaş'a sert tepki!


Başbakan Davutoğlu, KKTC Başbakanı Kalyoncu ile ortak açıklama yapıtığı anlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan da Nijerya'da resmi temaslarda bulunurken konuştu. Her ikisinin hedefinde de HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın Sur'a yürüyüş çağrısı vardı.

ERDOĞAN'IN TEPKİSİ

Batı Afrika ziyareti kapsamında bugün Nijerya'da resmi temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Başkanı Buhari ile ortak basın toplantısı düzenledi. Erdoğan Güney Doğu'da yaşanan gelişmelere ilişkin bir soruyu yanıtlarken, "Ortada açıkça Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik bir faaliyet söz konusudur. Demirtaş'ın çağrısı teröre davettir. Kimse'nin ülkenin huzurunu bozmaya hakkı yoktur. Savcılar görevini yapmalıdır." dedi.

DAVUTOĞLU'NUN TEPKİSİ

Davutoğlu'nun da Demirtaş'a tepkisi sert oldu. Davutoğlu "Türkiye'nin her santi metre karesinde kamu düzenini sağlama bizim görevimiz. Bundan taviz vermeyiz. Bütün güvenlik birimleri talimatlandırılmıştır. Bazı sokağa çıkma yasağının devam etmesi vatandaşlarımızın zarar görmemesi için alınmış bir tedbirdir. İçeride kim kalmış kim varsa çıkabilmesi için her türlü ortam yaratılıyor. Sur'da içeride olanlar teslim olsunlar. Demirtaş'ın provokatif çağrı yaptığını herkes biliyor. Silahlanın çağrısı yaptığı da biliniyor. Canlarımız sokakta yatarken devleti katil olarak gösteriyordu. Bunların hepsi Demirtaş'ın sicilidir."

KKTC BAŞBAKANI İLE ORTAK AÇIKLAMA

AYM'nin Can Dündar ve Erdem Gül kararı sonrası Başbakan Davutoğlu'ndan henüz bir yorum yapılmamıştı. Öte yandan İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Demirtaş arasındaki 'Sur'a yürüyüş' polemiği tansiyonu iyiden iyiye yükseltirken gözler Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndaydı. KKTC'ye su temini projesi kapsamında ortak basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Dautoğlu, Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki kararıyla ilgili tartışmalar ve HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın Sur'a yürüyün çağrısıyla ilgili sorulara cevap verdi:

AYM'NİN CAN DÜNDAR VE ERDEM GÜL KARARI

Bu meseleye 3 açıdan bakmak gerekiyor. Olan her şey halkın gözü önünde oluyor. 2 gazeteci otoritenin talimatıyla benim de Dışişleri Bakanı olarak misyonundan haberdar olduğum bir yardım konvoyunun haince engellenmesi sürecidir. Mesele iki gazetecinin görüş beyan etmesi meselesi değil.

Bayırbucak'ta dökülen kanın her damlasının sorumluları bu operasyonları yapanlardır. Bütün devlet kayıtlarında bu durum ortadadır. Türkiye'ye umut bağlayan sınırötesindeki kardeşlerimize yardımımız sürmüştür ve sürecektir. Yine ileride bu yardımların nasıl devam ettiği görülecektir. Bir taraftan Bayırbucak Türkmenler'e yardım gitmiyor diyeceksiniz bir taraftan bölye operasyon yapacaksınız. Bu 2 gazeteci aradan çok uzun süre geçmesine rağmen gizli kalması gereken belgeleri kendilerine verilen ve yayınlanması kanuni bakımdan sakıncalı belgeleri yayınlamışlardır.

Dünyada hiç bir ülkede bu ülkenin istihbaratının yürttüğü çalışmadan dolayı devlet içine sızmış çete bağlamında basın özgürlüğünden bahsedilemez. Dava başladığında tutuksuz yargılama esastır dedim. Yine aynı şeyi söylüyorum; önemli bir gelişme yoksa yine tutuksuz yargılanması gerektiğini düşünüyorum. O zamanki hakimler şüpheyle adım atmış olabilir.

Anayasa Mahkemesi'nin kararına geldiğimizde; ortada yürüyen bir dava var. AYM'ye bireyse başvuru imkanını biz getirdik. Bütün yargı süreçlerinden sonra AİHM'e başvuru yapılıyordu. AYM usule yönelik bir karar alabilir ama davanın esası devam ediyor. O dava sürerken bu davanın esasından kopartılıp bir basın davası şeklinde yansıtılması davanın esas içeriğine müdahale anlamı taşır. Yargı kararları eleştirilebilir. Bundan doğal bir şey yok. Siyasiler eleştiriden azade değilse yargı da azade değildir. Cumhurbaşkanımızın da eleştiri hakkı var. Temel hukuk prensiplerine herkesin saygı göstermesi esastır.

SUR'DAKİ OPERASYONLAR VE DEMİRTAŞ'IN SUR'A YÜRÜYÜŞ ÇAĞRISI

Türkiye'nin her santi metre karesinde kamu düzenini sağlama bizim görevimiz. Bundan taviz vermeyiz. Bütün güvenlik birimleri talimatlandırılmıştır. Bazı sokağa çıkma yasağının devam etmesi vatandaşlarımızın zarar görmemesi için alınmış bir tedbirdir. İçeride kim kalmış kim varsa çıkabilmesi için her türlü ortam yaratılıyor. Sur'da içeride olanlar teslim olsunlar. Demirtaş'ın provokatif çağrı yaptığını herkes biliyor. Silahlanın çağrısı yaptığı da biliniyor. Canlarımız sokakta yatarken devleti katil olarak gösteriyordu. Bunların hepsi Demirtaş'ın sicilidir.

MECLİS BAŞKANI'NIN DAVETİNE AK PARTİ'NİN CEVABI

Biz de mektubumuzu Meclis Başkanlığı'na gönderdik. Biz CHP gibi bir dayatmada bulunmadık. Biz de 'başkanlık olmazsa biz de olmayız' demedik.

1 Mar 2016

Anayasa Mahkemesi'nden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cevap!


Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan: Talimatla karar verdiğimizi iddia eden haberleri kınıyorum. Övgüler de karalama amacıyla yapılan haberler de kararlılığımızı değiştirmez.

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün özgürlüklerine kavuşmalarına yol açan "hak ihlali" kararı sonrası tartışmaların odağı haline gelen Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, ilk kez AYM'ye Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Konferansı'nda değerlendirmelerde bulundu.

"AYM'NİN KARARLARI HERKESİ BAĞLAMAKTADIR"

Arslan, üstü kapalı olarak "AYM'nin kararına uymuyorum, saygı da duymuyorum" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a da cevap verdi."AYM’nin verdiği kararlar herkesi ve her kurumu bağlamaktadır" diyen Arslan, "Bu bir anayasa kuralıdır. 183. Madde kapsamında gerçek ve tüzel kişileri bağlar denmektedir" diye konuştu.

"YALAN VE İFTİRA HABERLERİNİ KINIYORUM"

"Kararlarımız hakkında övgüler de karalama yoluyla yapılan haberler de kararlılığımızı değiştirmez" vurgusu yapan Arslan, "Her türlü eleştiriye saygı duyuyoruz ancak mahkememizi talimatla karar veriyormuş gibi gösteren şahsıma ve mahkememize yalan ve iftirayla dolu haberleri kınıyor ve reddediyorum" ifadesini kullandı.

28 Şub 2016

Erdoğan: AYM'nin kararına saygı duymuyorum!


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün AYM kararıyla tahliye edilmesi hakkında konuştu: Ben Anayasa Mahkemesi'nin kararına sadece sessiz kalırım. Kabul etmek durumunda da değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fildişi Sahili ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Can Dündar ve Erdem Gül’ün Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla tahliye edilmesi hakkındaki soruya cevap verdi:

"Bu olayın ifade özgürlüğüyle uzaktan yakından alakası yoktur. Bu bir casusluk davasıdır. Bazı gerçekleri çok açık net görmeliyiz. Bana göre medyanın sınırsız özgürlüğü olamaz, dünyanın hiçbir yerinde de yoktur. Bu haberlerde bu ülkenin şu anki cumhurbaşkanına saldırı vardır.

Ben Anayasa Mahkemesi’nin kararına sadece sessiz kalırım. Kabul etmek durumunda da değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum. Bu bir beraat değil, tahliye kararıdır. Onlarla ilgili mahkeme kararında direnebilirdi. O zaman Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar boşa çıkacak, ya da tahliye edilen kişiler AİHM’e gidecekti.

Tayyip Erdoğan olarak şahsım, ifade ve düşünce özgürlüğünün sonuna kadar yanındayım. Ama ifade ve düşünce özgürlüğü maskesi altında, evet, bu ülkenin adına veya bu ülkeye saldırı hakkının da kimseye tanınmasına taraftar değilim. Çünkü bu bir casusluktur.

Bizim 13-14 yıllık iktidarlarımız, medyanın fikir ve düşünce özgürlüğü noktasında en ideal noktaya ulaştıkları dönemlerdir. Bizim dönemlerimiz, basın mensuplarının sürekli cezaevlerine doldurulduğu bir dönem değildir. Eğer yazılı ve görsel medya bu konuda samimi ise açsınlar bütün o künyelere baksınlar. Yüzlerce basın mensubunun cezaevlerine tıkıldığı dönemler bizden önceki dönemlerdir. Ve bizden önceki dönemlerde cezaevlerindeki bu yüzlerce insan acaba oralarda hangi suçlardan dolayı yatıyorlardı. Ve bizim iktidarımızda bunlar cezaevlerinden çıkmışlardır. Biz önlerini açtık. Biz yaptığımız yasal düzenlemelerle önlerini açtık."

Tutuksuz yargılanacaklar

Anayasa Mahkemesi, 92 gündür tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, "kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlâl edildiğine" 25 Şubat'ta karar vermişti. Kararın ardından iki gazeteci Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.

İki gazeteci, "MİT tırları" soruşturması kapsamında İstanbul Nöbetçi 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 26 Kasım 2015'te tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderilmişti. Mahkeme tutuklama gerekçelerini şu şekilde sıralamıştı: "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme", "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etme" ve "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama."

Dündar ve Gül, bu suçlamalarla tutuksuz yargılanmaya devam edecek. Haklarında bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

‘YPG koridorunu birileri destekliyor’

Suriye'nin üçe bölüneceği iddialarına ilişkin soruya cevap veren Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bu bölünmeyle ilgili endişeler şu anda herkeste var. Bu aynı şekilde bizde de var. Niye? Çünkü PYD ve YPG'nin kuzeyde sağlamak istediği koridoru birileri destekliyor. Bu destekleyenlerin kimler olduğunu sizler de bizler de takip ediyoruz. Biz Türkiye olarak Suriye'nin kuzeyinde böyle bir koridorun oluşmasına imkan veremeyeceğimizi daha önce söyledik ve bu konuda da üzerimize düşen neyse, bunu yapacağımızı da söyledik. Çünkü orada oluşacak böyle bir terörist örgütlerin koridoru, bizim için her an bir sıkıntıdır, tehlikedir. Buna fırsat veremeyeceğimizi tüm dostlarımıza söyledik. Özellikle koalisyon güçleriyle bunu paylaştık, paylaşmaya devam edeceğiz.”

'Bunlar milletten korkuyor'

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın yeni anayasa ve başkanlık sistemi için ayrı iki referandum yapılabileceği yönündeki açıklaması hakkında da konuştu:

“Bunun kararını parlamento verecektir. Referandum için 330 reye ihtiyaç var. Şu anda gördüğümüz kadarıyla yeni anayasa çalışması sıkıntıya uğramış vaziyette. Bu komisyon iş görür ya da görmez; tek başına iktidar partisi dahi kendisi önergesini hazırlar, parlamentoya sunar, parlamento da tavrını ortaya koyar. 330’u yakalarsa millete gidilir. Atatürkçüyseniz millete gidelim. ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletin.’ Bunlar milletten dahi korkuyorlar. Onun için bunlar kolay kolay millete gidemez.”